İyi okumalar dilerim...
Yazardan anlatım...
Kaygı;
Günler gecelerin değil, geceler günlerin esiri haline gelmişti. Hayatta temiz ve kazanarak yaşamayı hedefleyen yüreklerin mücadelesi kaldığı yerden devam ediyorken karşılarına ummadık çakıl taşları ile kaplı yol ayrımları çıkıyordu.
Cihat her ne kadar Tuğçe'yi bu olayların dışında tutmak istese de onlar bu yola birlikte çıkmışlar ve her şeyi yine birlikte göze almış olan sevdalardı.
Zaman hiç olmadığı kadar hızlı ilerliyordu. Yaman Buket'i bulamamanın öfkesine kapılırken Pınar adı gibi emindi o tatlı kız Cihat Beye çalışıyordu.
Bu yüzden Yaman'ın delirmelerini zevk ile izlerken yaptığı her hatayı fırsata çeviriyor ve ona gerçek aile olan insanlar için gizliden gizliye çalışıyordu.
Bu hikayede kimin kötü ya da kimin iyi olduğu belli olmazken Pınar tek bir isimden emindi.
Cihat Bey;
O amcası tarafından gerçek anlamda kullanılan bir maşa idi. Fakat işlerin seyrini değiştiren tüm detaylar ise yine onların zamanında organize olarak çalışmaları ve Tuğçe'nin bu günaha bulaştırılması ile gün yüzüne çıkmıştı.
Şimdi her birinin önünde zirveye adım adım yürümek için onlarca basamak vardı. Her adım yeni bir katliam, bambaşka leş kan kokuları.
Özgürlük kolay olmayacaktı fakat hak edenler hak ettiğini yaşayacaktı.
***
Tuğçe oturduğu koltuktan kalkıp onu çeken mis kokuları takip ederek mutfağa doğru adımladı. Cihat her şeyi unutmuşçasına kız kardeşi için makarna yapıyordu. Domates sosunu tencereye bırakıp tahta kaşık yardımı ile karıştırırken onu aşkla izleyen karsından bihaberdi.
Tuğçe ise kalbini delen o özleme yenik düşerek temkinli ve minik adımlarla kendine has betimlemesi ile cehennemin cenneti olan sevdiğinin yanına gitti. Kollarını açıp arkasından sarıldı. Başını sırtına yaslayıp ellerini göğsüne bastırdı.
"Özledim sevgilim, kokunu duymayı özledim".
Cihat duyduğu naif ses ve kelimeler ile gerildi. Biliyordu bu özlemlere daha büyük hasretlerin ekleneceği günler de gelecekti. Kısa bir dalgınlık yaşayıp vücudunda dolaşan küçük ellerle kendine geldi.
"Ne olursa olsun ayrılmayacağız Cihat. Bir kez daha bana sırtını dönüp gitmeyeceksin".
Bu sözlerle daha çok gerildi genç adam. Ne olursa olsun diyordu fakat her yolun sonu ölüm tehlikeleri ile doluydu.
Tuğçe bu sessizliğin bir kabulleniş olmadığının farkındaydı. Ama Cihat'ın unuttuğu bir gerçeği vardı. Kalbini aşkı ile delecek olan kadın en az onun kadar inatçı ve aşıktı.
"Bana yardım eder misin güzelim?".
Tuğçe içinin sızısı ile geri çekilirken bu sefer o sessizlik yemini etti.
Cihat göz ucu ile eşine bakarken Tuğçe derin bir nefes alıp eline bıçak alarak salatalıkları doğramaya başladı. Genç adam elektronik ocağın ısı derecesini düşürüp dikkatle sevdiğine bakmaya başladı. Tuğçe'nin kirpiğine takılmış bir damla yaşı gördü ve o an sessizliğinin pişmanlığı ciğerine hançer gibi saplandı.
Bu sefer kollarını açıp o sarıldı canını canında taşıyan kader arkadaşı, sırdaşı ve tek aşkı olan kadına.
"Kalbin yanarsa ölürüm, kirpiğin ıslanırsa kışa döner ruhum. Sessizlik benim yeminim Tuğçe'm, eğer ki gitmem gerekirse giderim".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Narrativa generaleKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...