İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Ateş;
Var oluşum soğuk Şubat aynın dokuzuncu gecesini, onuncu gününe bağlarken, şuan hissettiğim öfkem ve beni esir alan ateş.
Hırslıydım hayata, insanlara ise inanılmaz kinliydim. Şu anki soy adımın, ailemin ne olduğu önemli değildi. Pervin hanım son derece soy sop meraklısı asalak kadının tekiydi.
Kişiler kendi ailelerini kendileri seçebilme imkanına sahip olsaydı dünya da kötülük, yokluk var olabilir miydi? Ya da kimsesizlik diye bir etiket insanların kaderine kara bir yazı ile yazılabilir miydi?
Bir tek Pervin hanım değildi tabi. Benim üvey evlat olduğumu bilen çoğu kişi hep dışlamış ve havadan servete konmuş bir yaratık muamelesi göstermişlerdi.
İyi de ben değil, onlar beni seçmişti. İnsanlar bu gerçeği görmezden geldikçe deliriyor, bağıra, bağıra 'buda benim tercihim değildi' diyerek haykırmak istiyordum.
Yaman oturduğum yerden beni kollarına alıp kucağına alarak sıkıca sarılmıştı. Ailesi ile ne zaman bir araya gelsek bu durumlar hep yaşanıyordu fakat bu akşam ki olay çok farklıydı.
İlk kez babamın gözleri önünde gerçekleşen bu konu Yaman'ın her zamankinden çok daha fazla mahcup olmasına neden oldu.
Derin bir soluk alıp "senin suçunun olmadığını hepimiz biliyoruz sevgilim". Ona ender zamanlarda böyle hitap ederdim. Şu anki zaman ise oldukça hassas bir andı.
Yaman sıkkın bir soluk alıp "öp beni". Mızmız bir çocuk gibi sızlanırken tebessüm ederek dudaklarına derin bir öpücük kondurup geri çekildim. Yaman "dünya dursa karşımda yine de bırakmam seni".
Bir an irkilerek bakmıştım gözlerine. Vücudumdaki tüyler ürperirken Yaman parmak uçları ile açıkta kalan tenime dokunup "bu gece her ne olursa olsun yaşanacak".
Gözlerinden tutku, dudaklarından ise arzu dolu bir tını dökülmüştü. Dokunuşları arsız ama muhtaç bir şehvetin kanatları ile üzerimi örterken ona kapılıp yaşadığımız o zamanı unutup, hayatı şuan da durdurdum.
+18 ⛔ (Rahatsız olanlar bu bölümü atlayabilirler)
Beni kucağına alıp dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan merdivenlerden çıkart yatak odamıza getirdi. Ayaklarım yere değdiğinde dudaklarımız birbirinden ayrılmıştı.
Elleri elbisemin fermuarına uzandıgında inanılmaz bir yavaşlıkla üzerimden çıkardı. Altımda südyen olmadıgı için karşısında g string iç çamaşırım ile kalmıştım.
Vücuduma bakıp agırca yutkundu. O yutkunduk sıra aşağı yukarı doğru inen adem elmasını agzıma alıp emdim ve üzerindeki gömleği yakalarından tutup ortadan ikiye ayırdım.
Kopan düğmeler parke üzerinde tiz sesler çıkarmıştı. Yaman yere düşen düğmelere bakarken kafasını sağa sola sallayıp gülümsedi!
"Sabah ki parçaladığın gömleğimin rövanşı aşkım!".
Bana çapkın bir gülücük attığın da hemen hızla dudaklarına yapıştım.
O iri dudaklarımın üstünde ustaca haraket ediyordu! Bu kadar tecrübeli olması içimde ilkel bir kıskançlıga yol açıyordu!
Birden dilini ağzımın içine ittiginde zevkle kabul edip dilini emdim!
Elim pantolonun kemerine ulaştığında düğmeyi açmadan fermuarı açtım ve heybetli erkekliğini serbest bıraktım. İki elimle kavradıktan sonra ileri geri hareket ettirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Narrativa generaleKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...