Adından çok künyesiyle tanınır. Annesi Huzâa kabilesinden Ümeyme bint Ubeyd’in kızıdır. Ümmül-Hayr (Radıyellâhü anhâ) Müslümanlar henüz Dârülerkam’da iken İslâm’ı benimsedi ve Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’e biat etti. Kocası Ebû Kuhâfe’nin İslâmiyet’e girişi ise Mekke’nin fethine kadar gecikti.
Kaynaklarda adı genellikle Hz. Ebû Bekir’in (Radıyellâhü anh) hayatı içinde zikredilir. Nitekim onun Müslüman olması hikâyesi de aslında Ebû Bekir’le (Radıyellâhü anh) ilgilidir.
Buna göre Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anh), Müslümanların henüz kırk kişiye bile ulaşmadığı bir dönemde insanları İslâm’a davet etmek için Kâbe’nin yanında bir konuşma yapmış, ancak aralarında Utbe b. Rebîa’nın da bulunduğu müşriklerin saldırısına uğrayarak öldüresiye dövülmüştür.
Bu olay üzerine kendinden geçen Ebû Bekir (Radıyellâhü anh) kabilesi Benî Teym mensuplarınca, hayatından ümit kesilmiş bir durumda evine taşındıktan sonra babası ve akrabaları ölüp ölmediğini anlamak için onu konuşturmaya çalıştılar.
Ancak akşama kadar baygın kalan Hz. Ebû Bekir’in (Radıyellâhü anh) ayıldığında ilk söz olarak, “Resûlullah iyi mi?” deyince ona öfkelendiler ve bakımını annesi Ümmü’l-Hayr (Radıyellâhü anhâ)’ya bırakarak yanından ayrıldılar.
Hazreti Ebû Bekir (Radıyellâhü anh), annesi kendisine bir şeyler yedirip içirmeye çalışırken o Resûl-i Ekrem’in ne durumda olduğunu öğrenmek için ısrar ediyordu. Ümmül-Hayr (Radıyellâhü anhâ) da, “Arkadaşının durumunu bilmiyorum” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anh) annesinden, Hz. Ömer’in daha önce İslâm’a giren kız kardeşi Ümmü Cemîl Fâtıma’nın (Radıyellâhü anhâ) yanına gitmesini ve ondan Hz. Peygamber (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’in durumunu sormasını istedi.
Ümmü Cemîl’in (Radıyellâhü anhâ) evine giden Ümmü’l-Hayr ona, Ebû Bekir’in Muhammed'in(ﷺ) nasıl olduğunu öğrenmek istediğini söyledi.
Müslümanlığını gizlemek zorunda kalan ve Ümmü’l-Hayr’ın müşrikler tarafından gönderilmiş olabileceğinden endişelenen Ümmü Cemîl (Radıyellâhü anhâ),
“Ben senin ne oğlunu ne de Muhammed’i tanırım, fakat istersen seninle birlikte oğlunun yanına gelebilirim” deyince birlikte eve geldiler.Hz. Ebû Bekir, Ümmü Cemîl’e(Radıyellâhü anhümâ) Resûl-i Ekrem (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’in durumunu sorduğunda Ümmü Cemîl (Radıyellâhü anhâ) henüz Müslüman olmayan Ümmü’l-Hayr’a bakarak, “Annen duyacak” dedi.
Ancak Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anh) ondan dolayı endişelenmemesini söyledi, o da Resûlullah (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’in iyi olduğunu ve Dârülerkam’da bulunduğunu bildirdi.
Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anh) de annesine Hz. Peygamber(صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’i görmek istediğini ve onu görmeden hiçbir şey yiyip içmeyeceğini bildirdi.
Ümmü’l-Hayr ve Ümmü Cemîl (Radıyellâhü anhümâ) kendisini geceleyin Resûl-i Ekrem(صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’in yanına götürdüler.
Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anh) O'nu (ﷺ) gördükten sonra,
“Yâ Resûlellah! O fâsığın yüzümde açtığı yaradan başka bir şeyim yok. Bu kadın benim annem Ümmü’l-Hayr’dır ve bana daima iyi bir annelik yapmıştır. Sen onu Allah yoluna çağır ve kendisi için dua et. Belki senin duanın bereketiyle Allah onu cehennem ateşinden kurtarır” dedi.Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) de annesi için duada bulundu ve kendisini İslâm’a davet etti; Ümmül-Hayr (Radıyellâhü anhâ) orada Müslüman oldu.
Ümmül-Hayr aynı zamanda Hz. Ebû Bekir (Radıyellâhü anhümâ) hakkındaki duasıyla tanınmaktadır. Ebû Bekir’den (Radıyellâhü anh) önceki çocukları doğum sırasında veya küçük yaşta öldüğünden Ümmü’l-Hayr, Ebû Bekir’i doğurduktan sonra Kâbe’ye yönelmiş ve,
“Allahım, bu çocuğu ölümden âzat edip (atîk) bana bağışla!” diye yakarmıştır.Hz. Ebû Bekir’in (Radıyellâhü anh) “Atîk” lakabıyla anılmasının sebeplerinden biri de annesinin duasında onun için bu kelimeyi kullanmasıdır.
Hicret izni çıktıktan sonra diğer Müslümanlarla birlikte Medine’ye gittiği anlaşılan Ümmü’l-Hayr’a (Radıyellâhü anhâ) (Ahmed Halîl Cum‘a, I, 324-325) hayatının daha sonraki safhaları hakkında bilgi yoktur.
Ancak Hz. Ebû Bekir, Ümmü’l-Hayr ve Ebû Kuhâfe’den (Radıyellâhü anhüm) önce vefat ettiği için ikisinin ona mirasçı olduğu, Ümmü’l-Hayr’ın da Ebû Bekir’den (Radıyellâhü anhümâ) birkaç ay sonra ve Ebû Kuhâfe’den (Radıyellâhü anh) birkaç ay önce vefat ettiği bilinmektedir.
Ümmü’l-Hayr’dan (Radıyellâhü anhâ) hiç bir hadis rivâyeti yapılmamıştır. Ancak, onun başından geçenleri bazı sahabeler anlatmaktadırlar. Ayrıca Ümmü’l-Hayr’ın Hz.Ebû Bekir’in (Radıyellâhü anhümâ) dışında başka çocukları var mı yok mu fazla bilgi yoktur. Gerçi Hz.Ebû Bekir’in (Radıyellâhü anh) iki kız kardeşinden bahsedilir. Bu kızların isimleri ise Ümmü Ferve ve Kureybe olarak geçer ancak bu kızların anneleri, Ümmü’l-Hayr (Radıyellâhü anhâ) değildir.
Şübhesiz ki en doğrusunu ALLAH TEÂLÂ bilir.
ALLAH TEÂLÂ onlardan razı olsun. Ruhuları şâd, kabirleri cennet olsun.
RABBİMİZ bizlere kendi hayatımızda onları rehber edinmeyi nasîb eylesin. Onların yüce duygularına ulaşabilmeyi hayat ölçümüz eylesin. RABBİMİZ bizleri şefaatlerine nâil eylesin,
ÂMÎN.Diğer yayınladığımız kitaplara bakmak ister misiniz? Profilime girip KİTAP DÜNYASI 📚 isimli kitapta tüm giriş bölümleri ile kolaylıkla inceleyebilirsiniz. :)
HAYRINI GÖRÜN اِنْ شَاءَ اللهُ تَعَالٰی
ÂMÎN.HAYRLA KALIN.
EN GÜZELİ OLAN الله EMANET OLUN.
SELÂM VE DUA İLE...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
SpiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...