✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)

HAZRETİ CÜVEYRİYE (RADIYELLÂHÜ ANHÂ)

Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ)

Mustalikoğulları kabile reisi Harris b. Ebi Dirar’ın kızıdır.
İlk ismi Berre olup İki Cihan Güneşi (ﷺ) Efendimiz onun ismini Cüveyriye olarak değiştirdi.

Çünkü Berre “iyilik, hayır” manâlarına geliyordu. Sevgili Peygamberimiz: “Berre (iyilik, hayır) “Rasûlullah’ın yanından çıktı” denilmesinden hoşlanmıyordu. Ona “küçük kız , küçük kadın” anlamına gelen Cüveyriye adını verdi. O, bu sırada yirmi yaşlarında bulunuyordu.

Hicretin altıncı yılında Mustalikoğulları Medine’ye saldırı için hazırlık yapmaya başladılar. Durumu öğrenen Resûlullah Efendimiz (ﷺ) onlardan önce davranarak harbi kazanmıştır.

Harp sonunda alınan esirler, savaşa katılan mücahitler arasında taksim edilmekte idi. Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ), Sabit bin Kays ile amcaoğlunun hissesine isabet etmişti.

Beni Mustalik reisinin kızı olan Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) o harpte, amcasının oğlu ve aynı zamanda zevci olan Safvan’ı kaybederek dul kalmıştı.
Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) yirmi yaşlarındaydı.

Hazreti  Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) için, dokuz okkiye altın, kurtuluş fidyesi olarak tespit edildi. Kurtuluş fidyesini temin edemeyince Hazreti Peygamber’imize (ﷺ) gelerek:

“Ey Allah’ın Peygamberi, benim başıma gelen felaketi biliyorsun. Sabit beni dokuz okkiye altın kurtuluş fidyesi ile serbest bırakacak. Bu işte bana yardımcı olunuz.” dedi.
Resûlullah Efendimiz (ﷺ ) cevap olarak buyurdular ki:
“Ondan daha hayırlı bir teklifim var, kabul eder misin?” Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ):
“Teklifiniz nedir ya Resûlallah?” diye sordu.
Resûlullah Efendimiz (ﷺ)
“Kurtuluş fidyeni öder sonra da seninle evlenirim.” buyurmuşlardır. Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) “Ey Allah’ın Resûlü dediğiniz daha hayırlı olur.” diyerek bu evliliği kabul eder.

Bu teklifi kabul ederek esaretten kurtulan Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) Müslüman olur. Hazreti  Cüveyriye’nin (radıyellâhü anhâ) babası Haris bin Dırar, kızını esaretten kurtarmak için, yanına birçok deve alarak Medine yolunu tutmuştu.
Akik vadisine geldiği zaman, getirmekte olduğu develerden ikisini bir kuytu yere sakladı. Sonra Peygamber Efendimiz’in (ﷺ) huzuruna gelerek:
“Ya Muhammed, kızımı esir etmiş bulunuyorsunuz. Şu develer, onun hürriyete kavuşması için getirdiğim kurtuluş akçesidir.” dedi. Resûli Ekrem Efendimiz (ﷺ):
“Akik’de, dağ arasında ve falan kuytuya sakladığın develer nerede.” buyurdular. O:
“Allah’a yemin olsun ki bunu benden başka bilen yoktur.” diyerek, kelimei şehadet getirip Hazreti Cüveyriye’nin (radıyellâhü anhâ) babası da Müslüman oldu.

Beni Mustalik reisinin İslamiyet’i kabul etmesi üzerine onun oğlu ve kavminden olup da yanında bulunan kimseler de Müslüman olmuşlardır. Kızını esaretten kurtarmak için gelmiş iken, küfrün zincirlerini kırıp kendini kurtardı.

Evlilik haberi hemen yayıldı. Halk ellerinde bulunan esirleri, biz Allah (ﷻ) elçisinin hısımlarını nasıl esir olarak tutabiliriz diyerek, tüm esirleri adeta birbirleriyle yarış yaparcasına azad ettiler.

O gün, yüz tane esir kadın hürriyetine kavuşmuş oldu. Bu manzara karşısında serbest kalanlar ve diğer Müstalikoğulları da İslamiyet’le şereflenmişlerdir.

Hazreti  Aişe (radıyellâhü anhâ) validemiz: “Ben Cuveyriye kadar, kendi kavmine hayır bereket getiren bir hatun görmedim.” buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (ﷺ) kurtuluş fidyesini ödeyerek Hazreti Cüveyriye’yi (radıyellâhü anha) hürriyetine kavuşturdu. Bundan sonra araya koyduğu elçi ile Hazreti Cüveyriye’yi (radıyellâhü anhâ) babasından istetti.

Bunun üzerine babası, Efendimiz’in (ﷺ) huzuruna gelerek
“Ey Allah’ın Resûlü, anam babam sana feda olsun, kızımı sana veriyorum.” dedi. Bunun üzerine 400 dirhem mehir karşılığında nikâh akdi yapılarak, Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) Peygamber Efendimiz’in (ﷺ ) pak zevceleri arasına katılmış oldu.

Bu mutlu evlilik Hazreti Cüveyriye’nin (radıyellâhü anhâ)  gördüğü bir rüyanın tahakkuk safhasına çıkmasıydı. Peygamber Efendimiz (ﷺ) savaşmak üzere Beni Mustalik yurduna gelmeden üç gün önce Hazreti Cüveyriye (radıyellâhü anhâ) rüyasında, Medine tarafından yürürcesine gelmekte olan ayın, kendi gömleğinin içine, koynuna girdiğini görmüştü. Bundan kimseye bahsetmedi ve günlerce tesiri altında kaldı. Nikâh akdinin yapılması ile sır ve hikmet perdesi aralanmış ve görülen rüya fiilen tabir edilmiş oldu.

Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) annemiz gayet metin, izzeti nefis sahibi bir hatun idi. Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) çok oruç tutar ve çok namaz kılardı.
Hayrı sever, kendisi aç durur, yoksulları doyururdu.

Bir gün Resûlullah Efendimiz (ﷺ) O’nu sabah namazını kıldıktan sonra dua ve zikirle uzun zaman meşgul olurken görmüş ve kendisine şöyle buyurmuştu: “Ben senden sonra üç kere, dört kelime söyledim ki, bugün sabahtan beri senin söylediklerinle tartılsa, onlardan daha ağır gelir. Dikkat et, o kelimeleri sana da öğreteyim:

‘SUBHANELLAHİ VE Bİ HAMDİHİ ADEDE HALKIHİ VE RIDA-ENNEFSİHİ VE ZİNETE-ARŞİHİ VE MİDADE KELİMATİHİ’

cümleleridir.” buyurdu.

Bir Cuma günü Peygamber Efendimiz (ﷺ), yanına gelmişlerdi. O gün Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) oruçluydu. Efendimiz (ﷺ ) buyurdular:
“Yarın sen oruç tutacak mısın?” Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) annemiz
“Hayır” diye cevap verdi. Resûlullah Efendimiz (ﷺ)
“Dün oruçlu muydun?” Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ)
“Hayır” Resûlullah Efendimiz (ﷺ) “Öyle ise iftar et” buyurmuşlardır.

Hazreti Cuveyriye (radıyellâhü anhâ) annemiz hicretin 56. yılında Medine-i Münevvere’de vefat etmiştir. Cenaze namazını Medine valisi Mervan b. Hakem kıldırmıştır. Annemiz Baki mezarlığına defnedilmiştir.

Allah Teâlâ ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.

Cenâbı Hak annemizi hakkımızda şefaatçi eylesin.
ÂMÎN.

HAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.

HAYRLA KALIN.

RABBİME EMANET OLUN.

SELÂM VE DUA İLE.