Şifâ binti Abdullah (radıyellâhü anhâ) Mekke’de hicretten önce İslâm’la şereflenen bir hanım sahâbî!..
Cahiliye döneminde de insanlara hizmet etmeyi seven, akıllı, zekî ve fazîlet sâhibi bir hanım...
Okuyarak bazı hastalıkları tedâvî eden, ağzı duâlı ve şifaya vesile olan bahtiyar bir hanımefendi...O, Mekkeli olup, Kureyş kabilesinin Adiy koluna mensuptur. Babası, Abdullah İbni Abdişşems, annesi de Fâtıma binti Vehb bin Amr’dır. Asıl ismi Leylâ iken hastaları tedavi konusundaki bilgisi ve bu alanda yaptığı hizmetler sebebiyle Şifâ diye tanındı. İslâm’ın ilk yıllarında Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimize biat ederek İslâm’la şereflendi.
O, Ebû Hayseme İbni Huzeyfe ile evlenmişti. Bu evlilikten Süleyman ve Merzuk (bazı rivayetlerde Merzuk ile evlenmiş ve ondan Ebû Hâkim adında oğlu olmuştur.) (radıyellâhü anhümâ) adında iki oğlu oldu. İlk çocuğuna nisbet edilerek kendisine “Ümmü Süleyman” künyesi verildi.
Şifâ binti Abdullah (radıyellâhü anhâ) akıllı zeki, bilgili, görgülü bir hanımdı. Araplar arasında yazı yazmanın az olduğu bir sırada Arapça yazı yazardı. Hizmeti de severdi. Ferâset sâhibiydi.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin evine teşrif ettiğinde oturması ve istirahat etmesi için husûsi bir minder ve yer yatağı hazırlamıştır.
Şifa (radıyellâhü anhâ) Medine’ye hicret edince, Fahr-i Kâinat (sallahu aleyhi vesellem) Efendimiz onu oğlu Süleyman (radıyellâhü anh) ile birlikte Mescid’e yakın bir mahalleye yerleştirdi. Onu sık sık ziyaret ederdi.
İki Cihan Güneşi (sallahu aleyhi vesellem) Efendimiz öğle namazından sonra Şifâ (radıyellâhü anhâ) ’nın evine kaylûle için giderdi. O da evine şeref verdiğinde bu minderi ve yer yatağını sererdi. Allah Rasûlüne olan gönlündeki sevgisini bu şekilde görtermeye çalışırdı. Onun aziz hâtırasını hayatı boyunca sakladı. Vefatından sonra bunlar çocuklarına kaldı. Daha sonra bu kıymetli, manevî değere sâhip eşyalar Emevî hükümdarlarından Mervan’a intikal etti.
Şifâ (radıyellâhü anhâ) ağzı duâlı bahtiyar bir hanımdı. Cahiliye devrinde Siyircik denen, vücutta çıkan kabarcıkların, ateşli ve bulaşıcı bir nevi sivilcelerin iyileşmesi için okurdu. Allah Teâlâ da şifasını verirdi. Onun evi bu gibi hastalığa tutulanların ocağı haline gelmişti. İslâm’la şereflendikten sonra bu iş için Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem) 'den izin istemek üzere huzuruna vardı. Hazreti Hafsa (radıyellâhü anhâ) annemizde yanındaydı. Gönlünü tırmalayan bu durumu Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem) 'e anlattı.
İki Cihan Güneşi (sallahu aleyhi vesellem) Efendimiz onun bu hizmete devam etmesine işaret etti ve:
“Yazı yazmayı öğrettiğin gibi bu duâyı Hafsa’ya da öğret!” buyurdu.Şifâ (radıyellâhü anhâ) kendisine müsade edilince bu hizmete gönül huzuru içerisinde devam etti. Bu tedavi ile ilgili bilgileri Hazreti Hafsa (radıyellâhü anhâ) annemize de öğretti.
Şifâ (radıyellâhü anhâ) nezâket sâhibi, hassas yürekli ve müttaki bir hanımdı. Karşılaştığı bir hadiseyi şöyle anlatır:
“Bir gün soru sormak için Rasûlullah (sallahu aleyhi vesellem) ’in yanına gittim. Namaz vakti olduğundan bana özür beyan etti ve namaza başladı. Ben de oradan çıkarak Surah bin Hasene (radıyellâhü anh) ile evli olan kızımın evine gittim.Namaz vakti olmasına rağmen Surah (radıyellâhü anh) evdeydi. Ona hitaben:
“Namaz başladı, sen hâlâ evdesin.” dedim ve epeyce şeyler söyledim.Surah (radıyellâhü anh) ise:
“Teyzeciğim beni ayıplama! Çünkü benim bir elbisem vardı. Bugün Rasûlullah (sallahu aleyhi vesellem) bize gelip ödünç elbise istedi. Hemen onu verdik. Başka elbisemiz olmadığından dışarı çıkamadım.” dedi. Ben de:
“Anam babam sana fedâ olsun. Ben senin bu durumunu anlayamadım.” diyerek özür diledim.( Okyanus _Gibi : Bu satırları okuduktan sonra halen eksiklerim var diyeceksin , halen elbiselerim bana yetmiyor mu diyeceksin ey nankör nefsim. Yemen'e , Arakan 'a , Afrika'ya bir bak açlıktan ölüyor çocuklar. Yâ Hû açlıktan ölüyorlar. Sen halen yeni elbiseler alma peşindesin...)
Şifâ (radıyellâhü anhâ) görüşlerinden faydalanılan, bilgili, görgülü ve hürmete lâyık bir hanımdı. Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) herhangi bir görüş alma konusunda onu başkalarına tercih ederdi. Onun zekî ve fazilet sâhibi bir hanımefendi olduğunu bilirdi. Onun görüşlerinden istifade eder ve pek memnun olurdu.
Şifâ (radıyellâhü anhâ) birgün yavaş konuşan ve ağır ağır yürüyen riyakâr tavırları olan bir takım kimseler gördü. Onları göstererek:
– “Bunlar kimlerdir?” diye sordu. Kendisine:
– “Bunlar zâhidlerdir.” diye cevap verildi. Bunun üzerine Şifâ (radıyellâhü anhâ) şöyle mukabelede bulundu:
– “Allah’a yemin olsun ki, Hazreti Ömer (radıyellâhü anh), Allah hakkı için bir söz söylediği vakit işittir. Yürüdüğü vakit hızlı yürür, dövdüğü zaman acıtırdı. Bununla birlikte o hakkıyla âbid ve zâhid idi.” dedi.
Şifâ binti Abdullah (radıyellâhü anhâ) ’ın Rasûlullah (sallahu aleyhi vesellem) Efendimizden birkaç hadis rivayetinde bulunduğu nakledilir. Bir tanesi şudur. Kendisi şöyle rivayet eder:
Birgün Rasûlullah (sallahu aleyhi vesellem) ’e:
– “Ya Rasûlallah! Hangi amel daha fazîletlidir?” diye sordum.
Fahr-i Kâinat (sallahu aleyhi vesellem) Efendimiz bana şöyle cevap verdi:
– “Allah’a iman, onun yolunda cihad ve makbul bir hac.” buyurdu.
Adı geçen Şifâ Hatun hakkında elimizde bundan fazla bilgi yoktur.
Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir.
ALLAH TEÂLÂ ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.
Rabbımız cümlemizi Şifâ (radıyellâhü anhâ) ’nın şefâatine nâil eylesin.
ÂMÎN.Leyla isminin anlamı :
1. Çok karanlık gece.
2. Arabi ayların son gecesi.~~~
Şifa isminin anlamı :
1.İyi olma,
2.kurtulmaŞifa isminin sözlük anlamı :
(şifa:) Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma: -Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi. –N. F. Kısakürek.■》■》■》■》■》■》■》■》■》■》■》
Aşağıdakilerden hangisi haram aylar adı verilen aylardır?
A ) Muharrem.
B ) Safer.
C ) Rebülevvel.
D ) Ramazan
《■《■《■《■《■《■《■《■《■《■《■
HAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.HAYRLA KALIN.
RABBİME EMANET OLUN.
SELÂM VE DUA İLE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
SpiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...