HAZRETİ SEVDE BİNTİ ZEM'A (RADIYELLÂHÜ ANHÂ)

195 30 38
                                    

Hazreti Sevde binti zem'a (radıyellâhü anhâ)

Hazreti Aişe (radıyellâhü anhâ) onun hakkında "Kadınlardan en çok kendisine benzemeyi sevip arzuladığım Sevde binti Zem'adır" demiştir.

Sevde bint Zem'a (radıyellâhü  anhâ), Hazreti Peygamber (ﷺ)'in Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ)'nin vefatından sonra Mekke 'de evlendiği ikinci hanımıdır.

Hazreti Sevde'nin (radıyellâhü anhâ) babası Kureyş' in Âmir b. Lüey kolunda Zem'a b. Kays olup annesi ise yine Kureyşli Şemmus binti Kays'dır.

Sevde isminin anlamı :" Siyahlık, esmerlik.
Esmer güzeli." geliyor.






Mekke müşrikleri, açık davetin başlamasından itibaren Hazreti Peygamber (ﷺ)'in tebliğ faaliyetini ve ona tabi olan insanların artmasını engelleme ye çalıştılar.

Bu baskılardan en çok Rasûlullah (ﷺ) etkilenmişti. Müşrik liderler aynı zamanda uyguladıkları fiilî baskı ve işkenceler sebebiyle Mekke'yi de ilk Müslümanlar için yaşanmaz hale getirmeye, üstelik onların canlarına kast etmeye başlamışlardı. Ashabının maruz kaldığı psikolojik ve fiziksel zulüm ve işkenceleri engellemeye gücü yetmeyen ve onların ölüm korkusu sebebiyle dinlerini terk etmelerinden endişelenen Allah Rasulü (ﷺ), özellikle şehirde himayesiz kalan bir kısım müminlerine Habeşistan'a hicret etmeleri tavsiyesinde bulundu.

Hz. Peygamber (ﷺ) 'in teklifi ve talimatı üzerine 615 yılında on bir erkekle dört kadından oluşan ilk hicret kafilesi Habeşistan'a ulaştı. Onların hicret ettikleri ülke de huzur ve güvenlik içinde yaşadıkları bilgisinin alınması üzerine, yaklaşık bir yıl sonra daha yoğun katılımlı olarak 82 erkek ve 18 kadından müteşekkil ikinci bir heyet Habeşistan hicretini gerçekleştirdi.

Zem'a'nın kızı Sevde (radıyellâhü anh) ile kocası, aynı zamanda amcasının oğlu Sekrân b. Amr (radıyellâhü anh), daha başından beri İslamiyet'i kabul etmiş ve Habeşistan'a birlikte göç etmişlerdi. Bunlar bir müddet Habeşistan'da kaldıktan sonra bazı muhacirlerle birlikte tekrar Mekke'ye döndüler.

Dönüşlerinden kısa bir sonra Sekrân Mekke'de öldü. Bu fedakâr ve muhterem kadın kimsesiz bir dul olarak kaldı. Bazı kaynaklarda, Sekrân'ın Habeşistan'da İslam'ı bırakıp Hristiyanlaştığı ve orada öldüğü de belirtilmektedir. İster Habeşistan'da Hristiyan, isterse Mekke'de Müslüman olarak ölmüş olsun, onun dul eşi olan bu muhterem kadın, bizzat ailesinden gördüğü bütün eziyet ve sıkıntılara rağmen dinini muhafaza etmiştir.



Hazreti Peygamber (ﷺ) ilk eşi Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ)'nin vefatından sonra evini idare edecek, küçük yaştaki çocuklarına bakacak ve kendisini yalnızlıktan kurtarıp teselli edecek bir hanımefendiye ihtiyaç duyunca Sevde (radıyellâhü anh) ile evlenmeye karar verdi.

Hazreti Sevde (radıyellâhü anh) İslam için büyük fedakârlıklarda bulunmuş olan ve bu uğurda Habeşistan'a hicret eden yaşlı ve dul bir kadındı. Allah Teâlânın Rasulü (ﷺ) dini uğruna yurdunu terk etme fedakârlığını gösteren bu hanım ile evlenmek suretiyle hem öksüz çocuklarına bir anne, hem de muhterem dul bir hanıma bir şeref kazandırmayı düşünmüştür.

Hazreti Sevde (radıyellâhü anhâ), Allah Teâlânın Rasulü (ﷺ)'nün yapmış olduğu evlilik teklifini olumlu karşıladı, ancak bu hususta babasından da izin alınması gerektiğini bildirdi. Babası, bu evliliğe muvafakat ettiğini bildirince miladi620 (hicretten 3 yıl önce) ramazan ve ya şevval ayında evlilik gerçekleşti.

Böylece Rasûlullah Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ)'den sonra ikinci evliliğini yapmış oldu. Hazreti Sevde (radıyellâhü anh)'nin gerçekleştirmiş olduğu bu evliliğe o dönemde henüz Müslüman olmayan kardeşi Abd b. Zem'a şiddetle karşı çıkmıştı. Hatta nikâh esnasında hac yapmakta olan Abd, haccını yarıda keserek geri döner, saçını başını yolarak bu evliliğe razı olmadığını gösterir.

✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin