Şifâ Hatun (radıyellâhü anhâ), Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin dünyaya teşrifleri sırasında hizmetiyle tanınan bir hanımefendi...
Hazreti Âmine annemize ebelik yapan bir hizmet eri...
Allah Rasûlû’nün nûr bedenlerini yeryüzünde ilk olarak görme şerefine eren bir bahtiyar hanım...
Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh) ’ın annesi..O Mekke’de doğdu. Babası Avf İbni Abd İbni el-Haris’dir. Annesi, Selmâ binti Âmir’dir.
O, Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin dünyaya geldiği gece Hazret-i Âmine annemizin yanında kaldı. İki Cihan Güneşi Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in nuruyla ilk defa o tanıştı. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in dünyaya teşriflerini ilk olarak o gördü. Hârikulâde yaşanan hallere bizzat şâhit oldu.
Şifâ Hatun (radıyellâhü anhâ) akıllı, zeki ve firaset sahibi bir hanımdı. O gecede yaşanan hâdiselerin manâsız, boş olmadığını anlamıştı. Doğacak çocuğun büyük ve değerli bir insan olacağı, insanlığın kurtuluşuna vesile olacağı kanaati kalbine kesin olarak yerleşmişti.
Bu beklentiler içinde günlerini geçirmekteydi. Yeni doğan bu çocuğun hayatını izlemeye başlamıştı. Çocukluk ve gençlik devresinde onun hiç yalan konuştuğu görülmemişti. Ondaki dürüstlük herkesin hayran kaldığı ve ittifakla kabul ettiği bir güzellikti. Putlara tapan Mekke halkı bile ona herkesten fazla güveniyor ve kıymetli eşyalarını emânet edebiliyorlardı. Toplumun itimadını kazanmıştı. Halk ona henüz yirmi yaşlarında iken “Muhammedü’l-Emîn” diye isim vermişti.
Zaman ilerledikçe halkın sevgisini kazanan o canlar cânı kırk yaşına ulaşınca, Cenâb-ı Hakk’ın seçtiği bir kul oldu. Risâlet vazifesi verildi. İnsanlığın beklediği son peygamber oldu. Son kitap Kur’ân-ı Kerîm ona nâzil olmaya başladı. Cebrâil (aleyhisselam) ona geldi.
İslâm güneşi Mekke’de doğmuştu. Gönüller birer birer aydınlanmaya başlamıştı. Şifa Hatun (radıyellâhü anhâ) da beklentilerinde yanılmamıştı. Son Peygamberin çıktığı ve yeni dinin geldiğini duyar duymaz İslâm’ın nûruna koştu. Hiç vakit kaybetmeden gizlice Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz’in huzuruna varıp teslim oldu. Ona biat etti. Kelime-i şehadet getirerek İslâm’la şereflendi.
Şifa (radıyellâhü anhâ) samimi bir müslüman olarak Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimize İslâm’ı tebliğde destek oldu. Çocuklarını da Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in huzuruna getirerek müslüman olmalarını sağladı.
Şifa Hatun (radıyellâhü anhâ) hak ve hakikate âşık bir gönle sahibti. Hayatının sonuna kadar Allah Rasûlün (sallallahu aleyhi vesellem) 'e yapmış olduğu biate sâdık kaldı. Çocuklarının eğitimine önem verdi. Müslüman olarak yaşayabilmeleri için gayret etti.
Şifa Hatun (radıyellâhü anhâ) , Avf İbni Abdi Avf ile evlenmişti. Bu evlilikten dört çocuğu olmuştu. Çocuklarının hepsini güzel yetiştirmişti. Terbiyelerini herkesin gıbta edeceği şekilde vermişti. Oğlu Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh) İslâm’ın nûruna ilk kavuşan gençlerden ve Cennetle müjdelenen meşhur on sahâbiden biri olmuştu. Allah Rasûlü yolunda malını, canını fedâ eden yiğitler arasına katılmıştı. Bedir’den itibaren bütün savaşlarda bulundu. Şifa Hatun (radıyellâhü anhâ) ’ın diğer oğlu Evsed (radıyellâhü anh) ’dir. İki tane de kız evlâdı vardı. Onların adı da Atike ve Emânet (radıyellâhü anhümâ) idi. Hepsi çocuk yaşlarında müslüman olmuşlardı. Anneleri Şifâ Hatun (radıyellâhü anhâ) ile birlikte İslâm’a hizmet etmişlerdir.
Şifâ Hatun (radıyellâhü anhâ) muhacir olmuştu. İnancını daha iyi yaşayabilmek için doğup büyüdüğü Mekke’den çıkıp gitmek zorunda kaldı. Oğulları Abdurrahman ve Esved (radıyellâhü anhümâ) ile birlikte Medine’ye hicret etti. Ömrünün sonuna kadar bu güzel peygamber şehrinde yaşadı. İslâmî kardeşlik içerisinde Hakk’a hizmet ile vakitlerini geçirdi. Nihayet fânî ömrünü tamamlayıp ecel şerbetini içerek âhirete irtihal etti.
Oğlu Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh) anneciğinin vefatından sonra ona nasıl hizmet edebileceğini düşündü. Onun adına bir köle azâd etmek istedi. Bu konuda Fahr-i Kâinat (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimize danışmak üzere huzuruna geldi ve:
“ – Yâ Rasûlallah! Annem adına bir köle azâd edebilir miyim?” diye sordu.
İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin de:
“ – Evet, âzâd edebilirsin.” buyurdu.
Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh) bu cevaba pek sevindi ve bir köle âzâd ederek, annesine hizmet etme arzûsunu yerine getirdi. Annesinin ruhunu kabrinde şâd eyledi.
ALLAH TEÂLÂ ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.
Rabbımız cümlemizi Şifâ Hatun (radıyellâhü anhâ) annemizin şefaatlerine nâil eylesin.
ÂMÎN.Şifa isminin anlamı :
1. İyi olma,
2. kurtulmaŞifa isminin sözlük anlamı :
(şifa:) Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma:
-Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi.–N. F. Kısakürek>>●>>●>>●>>●>>●>>●>>●>>●>>●>>●>
Tebeut Tabiin aşağıdakilerden kimlere denir?
A ) Sahabeleri gören kimseye.
B ) Sahabeye.
C ) Hülefâ-yi Raşidin'e .
D ) Sahabeleri görenleri gören kimseye.
<<●<<●<<●<<●<<●<<●<<●<<●<<●<<●<
HAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.HAYRLA KALIN.
RABBİME EMANET OLUN.
SELÂM VE DUA İLE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
EspiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...