HİND BİNTİ UTBE ( radıyellâhü anhâ )
Kadın sahâbîlerden. Mekke kâfirlerinden Utbe bin Rebi’a bin Abd-i Şemsî bin Abd-i Menâf kızı,
Ebû Süfyânın hanımıdır.
Hazreti Mu’âviyenin annesidir.Hind binti Utbe Mekke’de doğmuş olup, doğum târihi bilinmemektedir. Büyük dedesi Abd-i Menâf Kureyş’in ileri gelenlerinden ve başkanlarından idi.
Hind binti Utbe, evvelâ Mahzûm kabîlesinden Fâkıhe İbn-i Mugayze ile daha sonra ise Ebû Süfyân ile evlendi. Bu evlilikten Hazreti Muâviye dünyaya geldi.
Hind, Mekke’de müşriklerin içerisinde bulunmuş ve onlarla birlikte olmuştur.
Bedir gazâsında babası Utbe bin Rebi’a’yı Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’yı öldürmüştü. Hind, harbe (küçük mızrak) atmasıyla meşhûr olan Habeşli köle Vahşî (radıyellâhü anh) 'ye: “Babam Bedir günü öldürüldü. Eğer sen üç kişi, Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) , Hazreti Hamza ve Hazreti Ali ( (radıyellâhü anhümâ) ’den birini öldürürsen hürsün âzâd olacaksın. Çünkü ben Kureyş içerisinde babamın intikamına karşılık olarak başka bir kimse göremiyorum” dedi.
Bedir’den sonra Uhud savaşına katılan Hind, Vahşiye çok şeyler va’d ederek babasının intikamını almak istiyordu. Daha sonra müslüman olup, Eshâb-ı kiramdan olan Hazreti Vahşî diyor ki: “Ben Uhud’da Hazreti Peygamberin (sallallahu aleyhi vesellem) üzerine varmaya hiç cesâret edemeyeceğimi biliyordum. Çünkü Eshâbı, onu bir an yalnız bırakmaz ve de kimseye de teslim etmez.
Vallahi Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’yı uyurken bulsam heybetinden uyandırmağa korkarım. Ama Hazreti Ali (radıyellâhü anh) ’ye gelince onu öldürmeye bir fırsat kollıyayım dedim.
Harb sahasında Hazreti Ali (radıyellâhü anh) ’yi aradım ve buldum. Kendisi son derece tedbirli, girişken, çevik ve etrâfına çok bakınan bir kimseydi. Kendi kendime benim aradığım ve hakkından geleceğim bir zât değil dedim.
O sırada Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’yı gördüm. Önüne gelenleri orağın otları biçtiği gibi kesip biçiyor, öününde hiç kimse duramıyordu. Ona yaklaşıp vurmak fırsatını bulmak için kayanın arkasına gizlendim. Sibâ bin Ümmü Enmâr “Var mı benimle çarpışacak yiğit” diye bağırıyordu. Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ona vurduğu gibi göz açtırmadan yere serdi. Ve boynunu uçurdu. Sonra süratle benden tarafa gelirken beni gördü. Sel sularının açtığı derede ayağı kayıp yere düştü. Harbemi (küçük mızrak) istediğim yerinden vurmak için attım. Böğründen vurdum. Hatta mızrağımın ucu arkadan çıktı. Diğer Eshâb yetiştiler fakat şehîd olduğunu anlayınca dağıldılar.
Onlar uzaklaşınca hemen Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’nın yanına varıp karnını yardım ciğerlerini çıkarıp Hind binti Utbe’ye götürdüm. Hind binti Utbe, Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’nın ciğerini alıp ağzında çiğnedi Yutamayınca dışarı attı.” Suyunu mu yoksa posasını mı attığı bilinmemektedir. Çünkü Hind eğer ele geçirebilirse azılı müşrik olan babası Utbe bin Rebi’a’yı öldüren Hazreti Hamza’nın ciğerini yemeğe and içmişti.
Hazreti Peygamber ( aleyhisselâm ), Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) ’nın ciğerinin Hind tarafından çiğnendiği haber verilince Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) “Ondan bir şey yedi mi?” diye sordu. Eshâb “Hayır” dedi. Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) “Hamza’nın etinden bir şey tadanı, Allahü teâlâ ebedî olarak Cehenneme haram kılmıştır yaktırmayacaktır” buyurdu.
Peygamberimiz ( aleyhisselâm ), Mekke fethinde görüldüğü yerde öldürmelerini emir buyurdukları kimselerin içerisinde Hind binti Utbe de vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
EspiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...