HZ. Ümmü Mâbed Radıyellâhü Anhâ

58 13 49
                                    

Ümmü Mâbed (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) hicret yolunda bir bekçi...

Rasûlullah (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimizi hicrette misâfir edip, süt ve et ikram eden bahtiyar bir hanım...

Kıtlık senesinde çadırına uğrayan yolcuların su ve yiyecek ihtiyaçlarını gideren cömertliğiyle meşhur bir hanım sahâbî...

Rasûlullah (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) ’in duâsı ve mübârek ellerinin sürülmesiyle kısır koyunundan süt sağıp misâfirlere ikram eden gönlü sevgi dolu bir ana...
Ümmü Mâbed (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) Mekke’nin Kudeyd bölgesinde bir çadırda otururdu. Asıl adı Âtike’dir. Ümmü Mâbed künyesiyle meşhur olmuştur. Baba adı Hâlid İbni Huleyf’dir. Huzâa kabîlesine mensuptur.

Ümmü Mâbed (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) , akıllı, iffetli ve güçlü bir kadındı. Amcasının oğlu Temim İbni Abdiluzza ile evliydi. Mekke’ye yakın Kudeyd bölgesinde çölde yaşardı. Koyun sürüleri vardı. Eli açık, cömert bir kadındı. Çadırına uğrayan yolcuların su ve yiyecek ihtiyaçlarını görürdü. İçecek olarak süt, yiyecek olarak da koyun keser pişirir et ikram ederdi. Onun bu güzel ahlâkı İslâm’ın nûruna kavuşmasına vesile oldu. İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed Mustafa (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimizi, hicrette çadırında karşısında buldu.

ÜMMÜ MÂBED'İN (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) SÜT VERMEYEN KOYUNU

O, sevgi dolu, eli açık, gönül zengini cömert bir ana idi. Gündüzleri hep çadırın dışına çıkar otururdu. Gelen geçen yolculara ikram etmek için beklerdi. Bir gün Allah Rasûlü (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ)’in çadırına uğrayacağını nereden bilebilirdi? İki nur yüzlü insanın karşısına gelip de kendinden yiyecek-içecek bir şeyin var mı? diye soracaklarını nasıl tahmin edebilirdi? Onların vesîlesi ile nice bereketlere ereceğini, kısır bulunan koyunundan bile süt alacağını ve uzun seneler o hayvancağızın sütü ile ikramda bulunacağını nasıl düşünebilirdi?

Hele hele o nurlu insanlar sayesinde İslâm’ın nûruna kavuşacağını nereden ümit edebilirdi? İşte onun bu güzel ahlâkı ve İslâm’la şerefleniş hikâyesi:

Ümmü Mâbed kendi çevresinde cömertliğiyle tanınan, misâfirperver, saf ve temiz kalbli bir hanımdı. Kuraklık, kıtlık yıllarında Kudeyd’deki çadırının önünde oturur, gelen geçen yolcuların, su ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamağa çalışırdı.

İki Cihan Güneşi (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimiz de hicret yolculuğunda arkadaşları Hazreti Ebû Bekir , Âmir İbni Füheyre ve Abdullah İbni Ureykıt (رَضِىَ اللهُ  عَنْهم)  ile birlikte Ümmü Mâbed’in (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) çadırına uğradı. Efendimiz (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ), o’na:
Süt bulunur mu?” diye sordu.

Ümmü Mabed (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) da:
“Yoktur vallahi!” diye cevap verdi. Resûl-i Ekrem (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimiz çadırın yakınında küçük, zayıf bir hayvan gördü. “Bu nedir?” dedi.

O da:
“O sürüden geri kalmış, zayıf, dermansız kısır bir koyundur.” dedi.

Efendimiz (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) :
Onu sağmama müsade eder misiniz?” dedi.

Ümmü Mâbed (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) de:
“Eğer onda süt bulabilirsen, sağ.” dedi.

Koyunu tutup yanına getirdi. Fahr-i Kâinat (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) Efendimiz, Besmele çekerek hayvanın memelerini sıvazladı ve:
Ey Allahım! Koyununu bereketli kıl!” diye duâ etti. Koyunun memeleri birden sütle doldu. Efendimiz (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) bir büyük kabı dolduruncaya kadar süt sağdı.
Önce sütü Ümmü Mâbed’e (رَضِىَ اللهُ  عَنْها) uzatıp içmesini söyledi.

✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin