HAZRETİ SAFİYYE ( RADIYELLÂHÜ ANHÂ)

74 12 23
                                    

Hazreti Safiyye (radıyellâhü anhâ)

Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem) efendimizin sevgili halası...

Ana baba bir olan Hazreti Hamza (radıyellâhü anh) 'ın kızkardeşi...

Zübeyr İbni Avvam (radıyellâhü anh)'ın anneciği...

İlk müslümanlardan...
Cesâret ve şecâat sâhibi bir hanım sahâbî...
Elinde kılıcıyla savaşa katılan ilk İslâm kadını...

O, Abdülmuttalib'in kızıdır. Annesi, Hâle binti Vehb'dir. Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi vesellem) 'in teyzesi, Hazret-i Âmine'nin de kızkardeşidir.

Cahiliyye devrinde önce, meşhur Ebû Süfyan'ın kardeşi Hâris bin Harb bin Ümeyye ile evli iken, Bir oğlu oldu. Hâris öldükten sonra Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ) annemizin kardeşi Avvam İbni Huveylid ile hayat kurdu. Bu evlilikten üç oğlu oldu. Zübeyr, Sâib ve Abdülkâbe.

Hazreti Safiyye (radıyellâhü anhâ) yeğeni Sevgili Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) 'i çok seviyordu. Onu küçük yaşından beri bir anne şefkatiyle bağrına basdı. Ona annesizliğini hissettirmemek için elinden gelen fedakârlığı yaptı. Onun ileride insanlar arasında mühim bir hizmet göreceğini tahmin ediyor ve sabırsızlıkla büyümesini bekliyordu.

Mekke'de dost düşman herkes yeğeni Muhammed (sallallâhu aleyhi vesellem) 'i seviyor ve ona tereddütsüz güveniyordu. Kureyşli'ler tarafından Ona "Muhammedü'l-Emîn" lâkabını vermişlerdi.

Aradan yıllar geçti. Sevgili yeğeni peygamberlikle vazifelendirildi. İnsanları İslâm'a davete başladı. Allah Teâlâ "Önce en yakın akrabanı uyar. Sana uyan müminlere merhamet kanadını indir (yumuşak davran)." (Şuâra Sûresi 214-215) âyetini indirdi.

Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) akrabalarını topladı ve:

"Ey Kureyş topluluğu! Kendinizi ateşten kurtarınız. Ey Haşimoğulları! Ey Abdülmuttalib oğulları! Kendinizi ateşten kurtarınız. Ey Muhammed'in Kızı Fâtıma! Ey Abdulmuttalib'in kızı Safiyye! Kendini ateşten kurtar. Ben size Allah'tan gelecek bir zararı önleyemem. Ama benim malımdan dilediğinizi isteyin." buyurdu.

Hazreti Safiyye ile oğlu Zübeyr (radıyellâhü anhümâ) birlikte İslâm'la şereflendiler. İmana gelmekte hiç tereddüt göstermediler. Sevgili Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) 'e büyük destek verdiler. İslâm'ın yayılması için canla başla çalıştılar. Hazreti Safiyye (radıyellâhü anhâ) , kardeşi Ebû Leheb'in müslüman olması için de çok gayret etti. Fakat kaderin garib bir tecellisidir ki, Ebû Leheb sevgili yeğenine düşmanlık etmekte başı çekti. Müslümanlara işkence yaptı. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem) efendimize engel olmak istedi. Hakaretler, eziyetler yaptı. Hatta zorbalığa kalkıştı. Hazreti Safiyye (radıyellâhü anhâ) yeğenini devamlı müşrik kardeşlerine karşı korumağa çalıştı. Birgün Ebû Leheb'in sevgili yeğenine hakaret ettiğini, gönlünü incittiğini duydu. Doğru onun yanına vardı. Akrabalık, amcalık gururunu okşayarak:

"Ebû Leheb!...
Kardeşinin oğlunu ve onun dinini yardımsız bırakmak sana yakışır mı? Ehl-i kitab âlimleri Abdülmuttalib'in soyundan bir peygamber çıkacağını bildiriyorlar. İşte o peygamber yeğenimiz Muhammed'dir" dedi.

Ebû leheb'in akrabalık damarlarını harekete geçirerek onu İslâm'a kazanmak istedi. Fakat her şey nasîb meselesiydi. Ebû Leheb'in gözünü kin ve öfke kaplamıştı. Kardeşinin bu yaklaşımına:
"Zâten kadınların sözleri erkeklere ayak bağıdır." diyerek aşağılayıcı bir tavır sergiledi. İnadından kibir ve gururundan imana gelemedi. Herkesin sevgilisi yeğenini sevemedi. Üstelik onun karşısında cephe aldı. Ebu Leheb'e laf anlatmanın, hak ve hakikatı kabul ettirmenin mümkün olmadığını anlayan Hazreti Safiyye (radıyellâhü anhâ) mahzun bir şekilde oradan ayrıldı.

✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin