HAZRETİ HABÎBE BİNT-İ SEHL (RADIYELLÂHÜ ANHÂ)

68 11 5
                                    

Habibe Binti Sehl (radıyellâhü anhâ)

Habibe binti Sehl (radıyellâhü anhâ) İslam’da muhâlaa yoluyla ilk boşanma hadisesinin gerçekleşmesinde adı geçen bir hanım sahâbî…
Sâbit ibni Kays (radıyellâhü anh) ’ın âilesi…

( Habibe isminin anlamı :
Habib 'in dişi ismi demek.

Habib isminin anlamı:
Sevgili.
Seven,
dost )

O, Medineli olup Neccar oğullarından Beni Sâlebe kabilesine mensuptur. Kays ibni Şemmas’ın oğlu Sâbit (radıyellâhü anh) ile evlenmiştir. Bu evlilikleri uzun sürmedi.

Habîbe (radıyellâhü anhâ) ince, nârin ve zarif ruhlu bir hanımefendiydi. Kocası ile ünsiyet kuramadı. Sâbit ibni Kays (radıyellâhü anh) ise iri yarı ve kısa boylu bir yapıya sahipti. Biraz da sert ve haşindi. Bir gün öfkeli bir vaziyette hanımına çıkıştı. Şiddete vardıracak kadar da ileri gitti ve Habibe (radıyellâhü anhâ) ’yi çok incitti. Hatta onu dövdüğüne dâir rivâyetler bile nakledilmekte.

Habîbe (radıyellâhü anhâ) eşinin bu kaba hareketlerinden çok üzülmüştü. Bir türlü onu gönülden sevememişti. Artık ondan hiç hoşlanmaz olmuştu. Bu sebebten birkaç kez Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimize kocasını şikayette bulundu ve şöyle dedi:

“- Yâ Rasûlallah, emin olun ki eğer Allah’tan korkmasaydım yüzüne tükürecektim. Ondan ayrılmayı istiyorum” diyerek eşiyle beraber yaşayamacağını ifade etti.

Habibe (radıyellâhü anhâ) ’nın müteaddit defalar Rasûlullah (ﷺ ) Efendimize müracaat ettiği rivayetlerine bakılırsa kocasının kendisini dövdüğüne dair bilgiler olduğu gibi bir başka sebebten şikayet ettiğine dair bilgilerinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki:

Buhari’nin rivayetinde geçen: ”Ey Allah’ın Resülü! Sabit ibni Kays’ın ne dinine ne de huyuna bir diyeceğim var. Fakat müslümanlıkta küfran-ı nimetten veya küfür derecesinde bir hata işlemekten çekinmiyor” cümlesi bunu göstermektedir.

Habibe (radıyellâhü anhâ) kendine özgüveni olan, azim ve irâde sâhibi bir hanımdı. Sabit (radıyellâhü anh) ile evliliğin çekilmez olduğuna karar verince bir sabah vakti alaca karanlığında Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin kapısına dayandı. İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin evinden çıkmasını bekledi. Bundan sonraki safhalar hadîs-i şeriflerde şöyle anlatılmaktadır:

“- Habîbe binti Sehl el-Ensariye (radıyellâhü anhâ) ’den rivayet olunduğuna göre kendisi Kays ibni Şemmas’ın oğlu Sâbit’in nikahlısı idi. Rasûlullah  (sallallahu aleyhi vesellem) sabah namazını kılmaya çıkınca onu alaca karanlıkta kapısının önünde beklerken buldu ve:

“-Kimsin? ”dedi.

O da cevaben:

“-Ben, Sehl’in kızı Habîbe’yim Yâ Rasûlallah!” dedi.

Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ona:

“-Neyin var?” dedi.

Habîbe (radıyellâhü anhâ) mahzun bir şekilde;

“-Kocam Sâbit ibni Kays ile evli kalmamız imkansız” diye cevap verdi.

Sâbit ibni Kays (radıyellâhü anh) gelince Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) ona:

“-Bak (zevcen) Habîbe neler söylüyor?” dedi. Habîbe:

“-Yâ Rasûlallah! Mehir olarak verdiklerinin hepsi yanımda (dilerse geri veririm)”dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Sâbit ibni Kays (radıyellâhü anh) ’a:

“-Mehir olarak verdiklerini ondan geri al!” buyurdu.

Sâbit onları geri aldı. Habîbe (radıyellâhü anhâ) da kocasından ayrılarak ailesinin yanında kaldı.” (Ebû Dâvûd, Talak,17-18/2227)

İslâm hukûkunda bu tür evlilikleri sona erdirmeye muhâlaa denir. Muhâlaa ile ilgili olarak Kurân-ı Kerim’de şöyle bir âyet-i celîle vardır:

Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara (daha önce) verdiklerinizden (boşama esnasında) bir şey almanız size helal olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah’ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. Eğer Allah’ın çizdiği sınırları ikisinin de çiğnemesinden korkarsanız , kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de bir sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” (Bakara suresi/229)

Arap dilinde “muhâlaa” kelimesinin kendisinden türedigi Hal’ ve Hul’ kökleri elbiseyi çıkarmak, bir şeyi koparıp ayırmak, görevden azletmek gibi anlamlara gelir. İslam hukûkunda muhâlaa ve hul’ ise kadının kocasına vereceği bir bedelle evlilik bağından kurtulmasını ifâde eden bir terimdir.


Habîbe binti Sehl (radıyellâhü anhâ) bu evlilikten kurtulmak istediğini belirtince Rasûlullah (sallallahu aleyhi veselle) Efendimiz ona:

“-Sâbit’e (mehir olarak aldığın) bahçesini geri verirmisin?” diye sordu.

O da:

”-Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz , Sâbit ibni Kays (radıyellâhü anh) ’a :

”- Bahçeyi geri al ve onu boşa” dedi. (Bûhârî, Talak, 11)

***

Evlilik karşılıklı sevgi ve saygı ile yürüyen, maddî olduğu kadar mânevî ve rûhî birlikteliği de gerektiren bir hayat arkadaşlığıdır. Kadının evlilikten kurtulmak istemesi ve aldığı mehri de geri vermesi durumunda ,kocanın bu evliliği zorla sürdürmesinin imkânı yoktur. İslâm’da muhâlaa yoluyla ilk boşanma bu şekilde gerçekleşmiş oldu.

Habîbe binti Sehl (radıyellâhü anhâ) iddet müddeti bitince Übey İbni Kâ’b (radıyellâhü anh) ile evlendi.

O, hâne-i seâdete sık gider gelirdi. Annelerimize hizmet ederdi. Efendimizden (sallallahu aleyhi vesellem) duyduğu sözleri naklederdi. Hadis kitaplarında birkaç tane rivâyetinden bahsedilmektedir.

Bunlardan biri Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem)’in hâne-i seâdetinde bulunuyorken duymuş olduğu bir hadîs-i şerîfdir. Şöyle ki:

Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuşlardır ki:

“-Müslüman bir anne babanın üç çocuğu âkil bâliğ olmadan ölürlerse, bu çocuklar kıyamet günü Cennetin kapısına getirilip durdurulurlar ve onlara:

“-Girin cennete!” denir.

Onlar da :

“-Anne ve babamız girmeden biz girmeyiz “ derler.

Bu, iki veya üç kez tekrar eder. Sonra onlara denilir ki; “- Siz ve anne babanız birlikte cennete giriniz.

Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) , Habîbe (radıyellâhü anhâ) ’ya :
”-Sen bunu Allah Rasûlünden duydun mu? “ diye sordu.

O da :

“- Evet ! “ cevabını verdi.
(İbn Hacer, el-İsâbe , VII , 576 ,no: 11026. İbn Sa’d, Tabakât , VIII , 445)


İslâm’da çok önemli bir konunun bizlere kadar ulaşmasına vesile olan Habîbe binti Sehl (radıyellâhü anhâ) ’nın hayatı ile ilgili olarak maalesef fazla bir bilgiye sahip olamıyoruz. Nerde ve ne zaman vefat ettiğine dair kaynaklarda bir bilgi bulunmamaktadır.





Allah ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.

Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin.
ÂMÎN












HAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.

HAYRLA KALIN.

RABBİME EMANET OLUN.

SELÂM VE DUA İLE.

✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin