Habibe Binti Cahş (radıyellâhü anhâ) (
Kadınlara mahsus hallerden özür kanı (istihâze) ile ilgili bir hükmün icra olmasına, ortaya çıkmasına vesîle olan bir hanım sahâbî...
Habîbe binti Cahş (radıyellâhü anhâ) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize çift yönden hısım olan bir bahtiyar hanım!..
Kadınlara mahsus hallerden özür kanı (istihâze) ile ilgili bir hükmün icra olmasına, ortaya çıkmasına vesîle olan bir hanım sahâbî...
Müminlerin annesi Zeynep binti Cahş (radıyellâhü anhâ) 'ın kızkardeşi...
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) 'in baldızı...
Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh)'ın hanımı...O, Mekkeli'dir. Babasının adı Cahş İbni Riab'dır. Annesi Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin halası bulunan Ümeyye binti Abdulmuttalib'dir.
( Habibe isminin anlamı :
Habib 'in dişi ismi demek.Habib isminin anlamı:
Sevgili.
Seven,
dost )Habîbe binti Cahş (radıyellâhü anhâ) zekî, bilgili bir hanımdı. Kalbi, İslâm'ı öğrenme aşkıyla dolu idi. Gönlünü tırmalayan, zihnine takılan soruları vakit kaybetmeden hemen Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimize sorup öğrenirdi. O, öğrendiklerini hayatına yansıtan bir ilim âşıklısı hanımefendi idi.
O, iki yönden Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize akraba oluyordu. Birincisi, müminlerin annesi bulunan, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) hanımı Zeynep binti Cahş (radıyellâhü anhâ) onun kızkardeşidir.
Bu vesîle ile hâne-i seâdete rahatlıkla girebilirdi.
İkincisi; kendi öz annesi Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) halası olduğu için ayrıca yakın bir akrabalık bağı vardı. Bu çift yönlü hısımlıktan istifâde ile sıkıntılı anlarında Allah Rasûlüne (sallallahu aleyhi vesellem) müracaat eder, hâlini arzeder, sıkıntısını giderirdi.Habîbe (radıyellâhü anhâ) 'ın sağlık-sıhhat konusunda başına bir sıkıntı gelmişti. Kadınlara mahsus özel bir durumu ile o sanki bir imtihana tâbi tutulmuştu. Tam yedi yıl istihâze (adetten başka olarak damar çatlamasından dolayı kan gelme) haline müptelâ oldu.
O, özür sâhibi olarak ne yapacağını, nasıl ibadet edeceğini bilemiyordu. Edeb ve hâyâsından durumunu da kimseye açıklamak istemiyordu. Fakat bu dînî bir konuydu, mutlaka öğrenmeliydi. Dînî konularda utanma olmazdı. İnsan bilmediği şeyi sorup öğrenmek zorundaydı. Bunun için Habîbe (radıyellâhü anhâ) bir fırsatını bulup Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize geldi. Başına gelen hâli arzederek ibadetlerdeki durumunun ne olacağını sordu ve şöyle dedi:
" - Yâ Rasûlallah! Ben istihâze gören biriyim. İbadetlerimi nasıl yapacağım?" dedi.
Fahr-i Kâinat (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz Habîbe binti Cahş (radıyellâhü anhâ) 'nın sorusunu şöyle cevapladı:
"O, ancak damar (dan çıkan bir kan) dır. Yoksa hayız değildir. Her namaz vakti abdest alarak namazını kıl." buyurdu.Habîbe binti Cahş (radıyellâhü anhâ) ibadete düşkün, takvâ üzere yaşayan bir hanımefendiydi. Sünneti seniyyeye tam ittibâ etmeye gayret ederdi. İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize bu yönüyle de mânevî yakınlığını artırmaya önem verirdi.
Nesebî yakınlık tek başına ebedî beraberlik için yeterli değildi. Bu sebebten ahirette de ona yakın olabilmek için onun sünneti üzere bir hayat geçirmenin şart olduğuna inanırdı. Zira Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin çok sevgili kızı Fâtıma (radıyellâhü anhâ) 'yı bile devamlı bir sûrette:
"Kızım, sakın baban olduğum için bana güvenme. Yarın için kendine bir şeyler hazırla." diye uyardığını biliyordu.
Habîbe (radıyellâhü anhâ) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin baldızı ve hala kızı olarak sıhrî yakınlıkla birlikte manevî yakınlık bağını oluşturmaya çok önem veriyordu. Bu bakımdan Onun sünnetine ittibâ ederek getirdiği hakîkatlerin doğrultusunda yaşamaya çalışıyordu. Kitab ve sünnetten asla taviz vermek istemiyordu. İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizden aldığı bu cevaptan sonra her namaz vakti için yeni abdest alırdı. Namazlarını hep abdest tâzeleyerek edâ ederdi.
Habîbe (radıyellâhü anhâ) başına gelen bu hastalık hâlini Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize sorarak öğrenen bir hanım sahâbî olarak kendinden sonra gelen müslüman hanımlara bu konuda ışık tutan, derdlerine çare olan bir bahtiyardır.
O, aşere-i mübeşşereden olan Abdurrahman İbni Avf (radıyellâhü anh) ile evlenmişti. Bu evlilikten çocuğu olmamıştır. Evine ve beyine karşı hizmetleriyle mesud bir hayat geçirmiştir.
Bu bahtiyar hanımın nerede ve ne zaman vefat ettiğini bulamadık.
Allah ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.
Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin.
ÂMÎN.HAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.HAYRLA KALIN.
RABBİME EMANET OLUN.
SELÂM VE DUA İLE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
SpiritualitéPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...