Hazreti Zeynep (radıyellâhü anhâ), ailesine sadık, vefalı olmanın zirvedeki örneklerinden. Dünya kadınlığı onu tanımaya çok muhtaç. Toplumumuzda onun hak ettiği kadar bilindiğini söyleyemeyiz. Bu itibarla onun hayatını özetlemeye çalışacağız. Peygamber Efendimiz (aleyhissalatü ve's-selâm)'ın kızlarının yaşça en büyüğü. Kasım'dan sonra evlâtların ikincisi. Hicretten 23 yıl önce Efendimiz (ﷺ) 30 yaşında iken dünyaya geldi.
Annesi Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ) ile beraber on yaşında iken İslâm'la müşerref oldu. Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ) kadınların ilki ise, Zeynep (radıyellâhü anhâ) de genç kızlardan Müslüman olanların ilki.
Kendisinden sonra yaklaşık on yıl içinde dünyaya gelen kardeşleri Kasım, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma (radıyellâhü anhüm) ile beraber büyüdü. Annesine ev işlerinde ve kardeşleri ile ilgilenmede yardımcı olması ona erken yaşta iyi bir hayat tecrübesi kazandırdı.Efendimiz'in ((صَلَّي اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)) Hazreti Hatice'den (رَضِىَ اللهُ عَنْها) olan altı çocuğunun tamamı M. 610'da başlayan bisetten önce dünyaya geldi.
Yaklaşık on iki yılda altı çocukla şenlenen kutlu ve görgülü ailede abla olma sorumluluğu, ona erken dönemde büyük tecrübe kazandırdı. İki erkek kardeş Kasım ile Tahir'in çocuk yaşta vefatları ailede büyük hüzünlere sebep oldu. Hayat Zeyneb'i (radıyellâhü anhâ) pişirip olgunlaştırdı. Çabuk olgunlaşması onu evliliğe hazırladı.
Yakın akraba olması itibariyle o, evlerine gelip giden teyzesi Hale'nin oğlu Ebu'l-Âs b. Rebi'nin (radıyellâhü anh) dikkatini çekmişti. Hz. Hatice (radıyellâhü anhâ) de yeğeni Ebu'l-Âs'ı (radıyellâhü anh) dürüstlüğü, samimiyeti, asaleti, mahir bir ticaret erbabı olması sebebiyle takdir ediyor, kendi çocukları gibi seviyordu.
Ebu'l-Âs (radıyellâhü anh) , baba tarafından Beni Ümeyye sülalesine mensup idi. Ebu'l-Âs'ın (radıyellâhü anh) ailesi, onunla evlenmesi için Zeyneb'e (radıyellâhü anhâ) talip oldu.
Hazreti Hatice (radıyellâhü anhâ) onun bu temayülünü daha önce sezip memnun olmuştu. Hz. Peygamber'in (ﷺ) ve Zeyneb'in (radıyellâhü anhâ) de uygun görmesi neticesinde muhtemelen on beş yaşlarında iken onunla evlendi.
Evlendiği zaman kocası Müslüman değildi. O sırada Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle evlenmesini yasaklayan hüküm mevcut değildi. Zeyneb'in (radıyellâhü anhâ) ona münasip üslûp ile İslâm'ı anlatıp teşvik ettiği fakat Ebu'l-Âs'ın Resulullah'a (ﷺ) karşı çıkmamakla beraber, kavminin asırlık inançlarını da bırakmaya yanaşmadığı anlaşılıyor.
Karı koca birbirini sevip uyum içinde yaşıyordu. Kocası Zeyneb'in (radıyellâhü anhâ) dinine müdahale etmiyordu. Karısı da iyi bir eş olarak onu mutlu etmeye çalışıyor, onu sabırla İslâm'a hazırlamaya çalışıyordu. Belki de kocasının, kayın pederi ile karısından dolayı atalarının dinini terk ettiği intibaını uyandırmak istemediğini, dolayısıyla bir "mahalle baskısı" altında İslâm'a girmekten çekindiğini seziyordu.
Peygamberimiz bütün insanlığı şirkten kurtarmak için gönderilmişti. Fakat karşısına en başta çıkan kendi milleti, hattâ akrabaları ve amcası olmuştu.
Müslüman olanların sayısı birer ikişer arttıkça kavmi, rahatsızlığını tehdide, daha sonra da işkence etmeye dönüştürdü. Efendimiz (ﷺ) "Belâların en şiddetlisi peygamberlere yapılmıştır." hadîsinin bildirdiği muamelelere maruz kalmaya başlamıştı.
Güçsüzleri ve köleleri öldüresiye işkence etmekle kalmayıp Mekke'nin en şerefli ailesinden olmasına, hem de liderlerinden Ebû Talib'in kefaleti altında olmasına rağmen Peygamber Efendimiz'i de aşağılamaya girişiyorlardı.
Mesela Kâbe'de namaz kılarken hakaret ediyorlar, secdede iken üzerine deve işkembesi bırakarak ona eziyet etme ve kirletme gibi muamelelere maruz bırakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
SpiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...