Hind Binti Amr (radıyellâhü anhâ)
Hind binti Amr (radıyellâhü anhâ) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) efendimize hicretten sonra biat eden hanımlardan…
Allah ve Rasûlüne imânî bir aşk ile teslim olmuş, malını canını fedâdan çekinmeyen bir hanım sahâbi…
Uhud’da gösterdiği metâneti ve muhabbeti dillere destan bahtiyar, yiğit bir hanım...
O, Medine’nin iki büyük kabilesinden biri olan Hazrec kabîlesinin Benî Seleme koluna mensuptur.
Uhud Savaşında müslümanlardan ilk şehid olan Abdullah İbni Haram (radıyellâhü anh) ’ın kızkardeşidir.
Çok hadis rivâyet etmesiyle meşhur olmuş bir sahâbî olan Câbir İbni Abdullah (radıyellâhü anh) ’ın da halası olur. Annesinin adı Hind binti Kays İbni Kureym’dir.O, Benî Seleme kabîlesinin reisi, cömertliğiyle ve putlara aşırı bağlılığı ile tanınan Amr İbni Cemûh ile evlendi. Bu evlilikten dört oğlu oldu.
Hind binti Amr (radıyellâhü anhâ) Uhud günü, müslüman yaralıların tedâvisinde hizmet etmek üzere savaş meydanına kadar giden dokuz veya ondört hanımdan biri olarak bilinir.
O, akıllı, zeki, kendine güvenli, ibtilâlar karşısında sabır ve metânetini kaybetmeyen cesûr bir hanımdır.
O, Uhud savaşından sonra şehidlerini Medine’ye nakletme sırasında sergilediği davranışlarıyla, kalbinin Allah ve Rasûlünün sevgisiyle dopdolu olduğunu gösteren bir muhabbet eridir.
O, Uhud günü şehid düşen kocası, kardeşi ve oğullarını savaş meydanında ararken, cesedleri başında durup için için ağladı. Kendini ancak gönlündeki Rasûlullah sevgisiyle teselli etmeye çalıştı. “Rasûlullah sağ olduktan sonra hiç bir felâketin önemi yoktur.” diyerek büyük bir sabır ve matânet ile sergileyerek kendini teskin etti. Ancak bu sözlerle sükûnet buldu.”
O, şehid âile fertlerinin fâni bedenlerini bir deve üzerine yükleyip Medine’ye nakletmeyi istedi. Fakat buna muvaffak olamadı. Deve Medine tarafına yönlendirilince gitmiyordu. Bu nasıl bir duygu idi? Neden Uhud tarafına gidiyor da Medine’ye yönelince duruyordu? İlâhi bir sırrın var olduğunu anladı ve deveyi zorlamayıp kendi hâline bıraktı. İbretlik bir hâdise olarak Hind’in başından geçen bu olay şöyle nakledilir:
Hind binti Amr (radıyellâhü anhâ) Uhud savaşından sonra kocası Amr İbni Cemûh, oğlu Hallâd ve kardeşi Abdullah’ın (radıyellâhü anhüm) şehid bedenlerini bir deve üstüne yükleyerek Medine’ye götürüyordu. Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) annemiz de bir haber almak için Uhud’a giden yol üzerine çıkmıştı. Harre mevkiinde Hind (radıyellâhü anhâ) ile karşılaşınca ona olup bitenleri sordu ve:
“Geride ne haber var?” dedi.
Hind (radıyellâhü anhâ) zekî bir hanımdı. Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) annemizin merakını hemen gidermek için: “Rasûlullah sağ olduktan sonra hiç bir felâket önemli sayılmaz.” dedi.
Hind (radıyellâhü anhâ) bu sözleriyle hem gönlündeki Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) sevgisini açıklıyor, hem de Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) annemizi bekletmeden cevap vermiş oluyordu.
Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) annemizin gözleri devenin üstündeki cesedlere takılmıştı. Onları göstererek:
“Bunlar kimdir?” dedi.
Hind (radıyellâhü anhâ) hüzünlü bir sesle:
“Kardeşim Abdullah, oğlum Hallâd ve kocam Amr’dır” (radıyellahü anhüm) dedi.
Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) :
“Onları nereye götürüyorsun?” dedi.
Hind (radıyellâhü anhâ) :
“Medine’de Bakîa kabristanlığına defnetmek istiyorum.” dedi.
Hind (radıyellâhü anhâ) devesini sürdü. Fakat deve yürümedi. Biraz zorlayınca da yere çöküverdi. Hazreti Âişe (radıyellâhü anhâ) ona:
“Deve yükünün ağırlığından mı çöküyor acâba?” diye sordu.
Hind (radıyellâhü anhâ) da:
“Neden çöktüğünü bilmiyorum. Başka zamanlarda iki devenin yükünü taşırdı. Bugün onda farklı bir hal seziyorum.” dedi.
Bir müddet uğraştıktan sonra deve kalktı. Ancak Medine’ye yönlendirilince yine çöktü. Tekrar kaldırıldı. Yönü Uhud’a çevrildiğinde koşmaya başladı. Hind (radıyellâhü anhâ) devenin bu garip durumunu Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin yanına varıp anlattı.
İki Cihan Güneşi (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz ona:“Deve görevlidir. Amr sana bir şey söylemiş miydi? Onun herhangi bir vasiyeti var mıydı?” diye sordu.
Hind (radıyellâhü anhâ) de:
Topal olduğu için Bedir Gazvesine katılamayan kocasının Uhud’a giderken şöyle duâ ettiğini söyledi:
“Allah’ım! Bana şehidlik nasib et! Beni mahrum bir vaziyette; şehitliği kaybetmiş olarak zillet içerisinde âilemin yanına döndürme!” dediğini nakletti.
Bunun üzerine Fahr-i Kâinat (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz Hind (radıyellâhü anhâ) ’e:
“İşte bunun içindir ki, deve yürümez Ey Ensâr! Sizden her kim Allah’a yemin etmişse yeminine sâdık kalsın.
Ey Hind! Kocan Amr sâdıklardandır. O şehid edildiği andan itibaren melekler kanatlarıyla üzerine gölgelik yaptılar. Nereye defnedilecek diye bakıp durdular.”
Şehidler defnedildikten sonra Rahmet Peygamberi (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz sahâbesi Hind (radıyellâhü anhâ) ’i teselli etmek niyetiyle:
“Ey Hind! Cennette kocan Amr İbni Cemûh, oğlun Hallâd ve kardeşin Abdullah bir araya gelecek ve arkadaş olacaklar.” buyurdu.
Hind (radıyellâhü anhâ) bu müjdeyi alınca pek sevindi. Hemen fırsatı kaçırmadan Efendimize (sallallahu aleyhi vesellem) :
“Yâ Rasûlallah! Allah’a duâ et de beni de onlarla beraber bir araya getirsin” diye niyazda bulundu.Allah Teâlâ ondan razı olsun. Ruhu şâd, kabri cennet olsun.
Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin.
ÂMÎNHAYRINI GÖRÜN İNŞÂEالله
ÂMÎN.HAYRLA KALIN.
RABBİME EMANET OLUN.
SELÂM VE DUA İLE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)
SpiritualPEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SALLALLAHU ALEYHİ VESELEM) yaşadığı döneme ASR-I SAADET denir. İnsanlık tarihinin en saadetli zamanları o dönemde yaşanmıştır. Bu sebeple bütün MÜSLÜMANLAR hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar o kutlu Asra özenir , o kutlu asr...