HAZRETİ ATİKE (RADIYELLÂHÜ ANHÂ )

67 12 26
                                    

Atike binti Abdulmuttalib (radıyellâhü anhâ)
Rasûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in halası... Kureyş’in en fasîh konuşan hanımlarından...
Mersiyeleriyle meşhur bir şâir... Gördüğü rüya ile şöhreti yayılan bir hanım sahâbî...

O Mekke’de doğup büyüyen hanımların ileri gelenlerindendir. Babası Abdûlmuttalib ibni Hâşim’dir. Rasûlullah (ﷺ) efendimizin dedesi olur. Annesi Fâtıma binti Amr’dır.

(Atike isminin sözlük anlamı:

1. Eski.
2. Özgür.
3. Soylu.
4. Güzel, genç kız.)



Âtike (radıyellâhü anhâ) şâir ruhlu bir gönüle sahipti. Mersiyeler söylerdi. Babası hakkında söylediği mersiye onun edebî zevkini ve hassas gönlünü aksettiriyordu. Şöyle:

“Mâtem göz yaşları döküp ağlayın, göğsünüzü döğüp çağlayın. O zât için bunları yapın ki, o övülecek sıfatlara sahiptir. Düşkün değil, cihânın zorluk ve musîbetlerine karşı tek başına bir ordu mesâbesindeydi. Çalışması güzel, tesir gücü yüksek, haysiyetini himayede gayretliydi. Doğruluk, cömertlik, sadakat ve cesârette örnekti. Halka yardımcı, şan ve şeref sahibiydi.”

Âtike binti Abdulmuttalib (radıyellâhü anhâ) mersiyeleriyle meşhur olduğu kadar kahramanlık şiirleriyle de meşhurdur. Onu tarih sayfalarında yer almasına ve büyük bir şöhrete ulaştıran şey Mekke’de gördüğü rüyâ idi.


Bütün Mekke’lileri korku ve endişe içinde bırakan bu rüyanın kısa zamanda gerçekleştiği görülünce Âtike (radıyellâhü anhâ) ’nin şöhreti etrafa yayılıvermişti.

Hazreti Âtike (radıyellâhü anhâ) gördüğü rüyâyı ilk olarak kardeşi Abbas (radıyellâhü anh) ’a anlatmayı uygun gördü. Hazreti Abbas (radıyellâhü anh) ’a haber gönderip yanına çağırdı. Ona:

“Kardeşim! Vallahi, geceleyin gördüğüm rüya beni çok sarstı. Kavminin başına bir felaket ve musibet gelmesinden korkuyorum!

Sana anlatacağım bu rüyayı gizli tut, kimseye söyleme!” dedi.

Hazreti Abbas (radıyellâhü anh) :

“Ne gördün, anlat” dedi.

Hazreti Âtike (radıyellâhü anhâ) :

“Gördüm ki; deveye binmiş bir adam gelip Ebtah’ta (Muhassab ile Mekke arasında) durduktan sonra yüksek sesle:

‘ Ey vefâsız cemaat! Üç güne kadar, muharebe mahalline, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!’ diyerek üç kere bağırdı!

Onu gören halk, onun başına toplandılar.

Sonra o adam Mescid-i Haram’a girdi.

Halk da kendisini takip ediyordu.

Etrafı sarılmıştı. Devesi Kâbe yakınında durdu. Aynı şekilde yüksek sesle:

‘Ey vefâsız cemaat! Üç güne kadar, muharebe mahalline, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!” diyerek üç kere bağırdı.

Sonra, devesi Ebu Kubeys dağının başında durup, orada da aynı şekilde yüksek sesle:
‘Ey vasıfsız cemaat! Üç güne kadar, muharebe mahalline, vurulup düşeceğiniz yerlere yetişiniz!” diyerek üç kere bağırdı.

Sonra da, bir kaya tutup yuvarladı.

Kaya yukarıdan aşağıya doğru yuvarlanarak, dağın dibinde parçalandı.

Mekke evlerinde isabet etmedik bir ev, bir mahal kalmadı!” dedi.

Hazreti Abbas (radıyellâhü anh) :

✔️Hanım Sahabeler (Asr-ı saddet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin