Kusura bakmayın bayağı geç geldi bölüm.Malum sınavlar falan neyse şu an sayımız az olmasına rağmen yakında artacağına inanıyorum okuyanlar lütfen devam etsinler çok ilginç ve yeni sürprizlerle birlikte olucaz.Ama şimdi karşınızda Sıla ve sil baştanla yeni bölümümüz iyi okumalar
Bu konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Ne sevgilisinin öldüğünü ne de onun kendisini böyle suçladığını. Ama o ne yapabilirdi ki sonuçta elinden geleni yapmıştı. Daha fazlasını da yapmak istemişti ama olmamıştı. Bu yüzden kendini suçlamamalıydı. Ölüm suçluluk duvarlarını bu kadar üzerine örebilir miydi insanın? İlla birini mi suçlamak su serper miydi ki yüreğinin üzerine atılmış toprağa. Ferahlatır mıydı nefesini, kurtarır mıydı gün be gün kendi yaşamına boğulmaktan. Sarılsam geçer miydi? Sarabilir miydim acılarını? Saramasam da acısının bir parçasını dahi hissedebilirdim içimde. Bu yüzden sarmaladım bedenini. Bir yandan ona sarılıp en sevdiğim montuma göz yaşlarını akıtmasına izin verirken. Ayy ne diyorum ben şimdi bunun zamanı mı?
Neyse... Donuğa dedim ki: "Senin suçun değildi. Sen elinden geleni yaptın daha fazlasını da yapmak istedin ama olmadı. O yüzden kendini suçlama. Tamam mı? Hadi kalk eve gidelim. Bi daha seni böyle sulu gözlü görürsem kaydeder arkadaşlarına postalarım. İşte o zaman o bitmek bilmeyen forsun yerle bir olur haberin olsun. " Vayy ne güzel konuşmuştum ya... Of gene başladım kendimi övmeye. Bu kendi kendine konuşup, kendini övme ve saçmalama yeteneği hep bana "Playboyla zoraki evlilik" kitabındaki Dilaydan geçti. Eee ne olmuş yani o Dilay Karahanlıysa ben de Sezen Aykutum yani. Off Sezen ne diyosun öyle bu gidişle Dilayı da geçiceksin diyip arabaya bindim.
Yolda giderken radyo dinleyelim diye radyoyu bir açtım bütün şarkılar ya ayrılık ya ölümle ilgili sanki yaraya tuz basar gibi. Ben de öyle olunca radyoyu kapadım . Donuk anlamış olucak ki radyoyu açtı ve bana dönerek : " Endişelenme artık o kadar kötü değilim. Yani sorun etmene gerek yok. " dedi. Ben de bunun üzerine donuğa: "Donuk aklıma bir şey takıldı. O zaman sen yazın napıyorsun? Denize girmiyosun havuza girmiyosun. Eee o zaman yazın seni sıcaktan havuzdan mı kazıyorlar." dedim . Cümlem bitince ne kadar saçma ve gereksiz olduğunu fark ettim.
Donuğun bana sinirli sinirli bakmasını beklerken o birden kahkaha atmaya başlamıştı. Ölümüne gülüyordu sanki. O böyle gülmeye devam edince iki kolumu bağlayıp yüzümü de çevirdim ve ona trip atmaya başladım. Donuk da "Sezen sen iyi misin o nasıl bi saçmalık havuza girmiyosam nasıl havuzdan kazıyacaklar beni. Bi de trip atıyor şuna bak ya!" diyince ben de: "Sen geç dalganı doğru söylüyorum ben havuzda su yokken havuza girersen seni havuzdan kazırlar diye düşünmüştüm. Ama sonradan aklıma geldi su yokken neden havuza atlıyasın de mi? Neyse sen de her gün birine meydan okursun böylece kimse seni kafana su döktüğün için yadırgamaz. Sen de serinlemiş olursun böylece havuza ya da denize girmene gerek kalmaz. İyi fikir değil mi?" dedim. Bu seferde garip garip bakmaya başladı. Ardından: "Tamam Sezen ya yürü hadi, iyice saçmaladın. Bunların yerine duş alırım, klimayı çalıştırırım." dedi. Yine ezmişti beni. Yani nie böyle yapıyordu ki, beni ezince ne geçecekse eline Allah Allah. Yine başlamıştım kendi kendime konuşmaya biri görse bunu kesin beni Bakırköy deliler hastahanesine yatırır o zaman da iş işten geçmiş olur. Ben de yakın zamanda onlar gibi camlara falan vurmaya başlarım. Hayır ya olamaz bu? Ayy o zaman herkesin diline de düşerim. Ya hayallerim... Hayallerim ne olacak?
Tamam kabul ediyorum yine saçmaladım. Ama napiyim elimde değil. Zaten saçmalamamak nasıl elimde olsun ki somut değil sonuçta. Zaten donuk tutturdu okul okul diye kimse sormuyor ki "Sezen sen okula gitmek istiyor musun" diye ama hiç... Yarın okul açılacak ve beni okula donuk bırakıcak. İnşallah görenler yanlış anlamaz. Yani onun yüzünden gelecek tekliflerden geri kalmak istemem. Ne yani kötü şeyler yaşadım diye sevgilim olamaz mı? Aşka inanmıyorum diye sonsuza kadar evde mi kalmalıyım kimseyle çıkmamalı mıyım? Mutlu olmak benim de hakkım. Ben kendimle müzakere etmeyi bitirdiğimde gelmiştik eve . Donuğa "hoşçakal" diyip direk odama çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Teen FictionHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...