Evet artık çok fazla bekletmemeye çalışıyorum sizleri. O yüzden çok okunma olmamasına rağmen bölümü attım.Bundan sonra en geç 2 yada 3 haftada 1 gelecek bölüm. Ama siz okumaları ve desteğinizi arttırsanız daha erken de gelebilir bu size bağlı. O yüzden çevrenize tavsiye etmeyi unutmayın. Bir de oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.
Balmorhea-Remembrance
Sezen'in ağzından
Gördüğüm şey karşısında dehşete düşmüştüm. Adımımı attığım yer beni boşluğa sürüklemişti. Saniyeler içinde burdan aşağı düşerken tüm hayatım bir film şeridi halinde gözümün önünden geçti. Ben kimdim, şu zamana kadar yaşadıklarım da neyin nesiydi? Hayatımda yaptığım her şeyden memnun muydum gerçekten, pişmanlıklarım mı daha fazlaydı iyi kilerim mi? Kalbini kırıp da gönlünü alamadığım küsüp de dargın ayrıldığım kimsem var mıydı acaba geride?
Şu an bu boşluktan süzülüp bir çuval gibi yere çarpıp binbir parçaya ayrılırsam ahirette sevaplarım günahlarıma denk mi çıkardı yoksa fazla mı? Ya da bir ihtimal ölmez de sağ kalırsam keşkelerimi iyi ki yapabilir miydim? Yanlışlarım doğrularımı götürmeden önce bir hayat silgisi bulup silebilir miydim yanlış işaretlediklerimi ya da hiç olmazsa izi kalıcak dahi olsa bir karakalem bulup karalayabilir miydim üzerlerini?
Netlerim hayat sınavını geçmeye yarayabilir miydi bu sefer? Yaptığım bu vicdan muhasebesinden mutlu daha doğrusu daha az mutsuz ayrılabilir miydim? Hayat boyu her şeyi bu kadar kafama takmış her şeyi bu kadar çetrefilli hale getirmişken ölümün kıyısında hayatı daha basite alabilir miydim? Şu an burda ölürsem bu dünyadan bir Sezen Aykut geçti diyip hayata kızmadan teslim edebilir miydim ruhumu? Belki hayatı basite alırsam korkmazsam ölümden, Azraille bir masaya oturabilirdim. Ya da bir anlaşma yapmaya teşebbüs dahi etmeden gönül rızasıyla göçebilirdim dünya kervanından. Gerçi şu dünyada kim Azraili yenebilmişti ki , kim onla anlaşıp da geri dönebilmişti ki yarı yoldan?
Düşünceler deryasında savrulurken boşlukta sürüklenip aniden bir yere çakıldığımı hissettim. Bedenimde felaket bir acı oluşmuştu. Tahminimce çok uzun süre düşmeden bu uçurumdaki küçücük bir toprak parçasına saplanmıştım mızrak misali. Bacaklarımda hissettiğim acı tüm benliğimi kaplarken çaresizlikten çok, hissettiğim kurtulma sevinci ve ikinci bir hayat şansıydı galiba. Ya da üç?
Uçsuz bucaksız bir uçurumdan aşağı düşerken bu kadar küçük bir toprak parçasına denk gelmiş olmam yaradanın bir lütfu muydu bana? Vücudumun her parçasının bir tarafa dağılması yerine sadece bacağımdaki tüm kemikler mi parçalanmıştı. Ya da daha az hasarla mı kurtulmuştum bilmiyorum ama gün gelip de bacağımın kırılmasına sevineceğimi söyleseler bir küfür çeşidiyle def ederdim herhalde bunu söyleyenleri. Düşüncelerim birbirini kovaladığı sırada yavaş yavaş göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim. Galiba usulca karanlığa teslim oluyordum.
🌒🌒🌒
Ne kadar süre baygın kaldım bilmiyorum ama hava iyice kararmış.Ormandan kurt sesleri yükselmeye başlamıştı. Hayatımda hiç kurtla rastlaşmamıştım ama burda iken de pek rastlaşacak gibi durmuyordum. Uçurumdan düşmemin sevinilecek bir diğer yanı da bu olabilirdi galiba. En azından kurda kuşa yem olmayacaktım. Yine de bu durum korkmama engel olmuyordu.
Zaman geçtikçe vücudumda hissettiğim acı tüm kılcallarımı ele geçirmiş bir süre sonra da narkoz etkisi oluşturmuş gibi acı yerini hissizliğe bırakmıştı. Bu duruma ilk başlarda sevinmiş olsam da buradan kurtulabilme umudum aklıma geldikçe bu durum da beni bir hayli tedirgin etmeye başlamıştı. Kendimi teselli etmeliydim. "Korkma kalbim" dedim o sırada. Bu seslenişim hamile bir kadının evladına seslenişini anımsattı o an bana. Aslında düşündüğümüz zaman her insanın yüreği de kendi çocuğu gibi değil miydi bir nevi? Hasta olduğunda iyileştirmeye çalışıp, gün be gün onu büyütmek için çabalayan, en iyisi olsun diye elimizden geleni yapan bizler bir nevi yüreğimizin bekçisi,koruyucu melekleri aslen de anneleri gibi değil miydik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Teen FictionHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...