Arkadaşlar bu diğer bölümün ikinci yarısıdır çok uzun olduğu için iki parta böldüm. Hem biraz heyecanlanın hem de sıkılmayın diye Multiye ve bölümün sonuna da farklı iki klip koydum. Yerine Sevemem şarkısıyla beraber. Bölüme uygun olduğunu düşünüyorum internetiniz varsa mutlaka izleyin yoksa bu şarkıyı dinleyerek de okuyabilirsiniz. Umarım beğenirsiniz.
Kerem'in ağzından
Sezenle en son konuştuğumuzdan bu yana 1 belki 2 gün geçmişti ama kendimi sersem gibi hissediyordum. Enis bana sadece biraz düşünmem gerektiğini söylemişti ama ben artık emindim düşünmeme gerek yoktu. Kararım kesindi. Gidecektim... Mecburdum buna...
Çünkü onun yanında Senayı unutuyordum, çünkü ne kadar istemesem de kalbime Sena'dan başkasını alıyordum. Bu da benim canımı çok yakıyordu. Zaten yeterince zordu yokluğu. Ben hep direnmiştim yokluğuna ama şimdi alışıyordum yokluğuna. İhanet ediyordum hem ona hem Sezen'e.Sezen bana güvenmişti. Tuna'nın yaptığını yapmayacağıma inanmıştı. O onu hep kankam olarak göreceğime inanmıştı. Ama ben ne yapmıştım ona nasıl o gözle bakabilmiştim. Bu yüzden gidecektim hem onun için hem kendim için. Kararımı vermiş, okul açılana kadar burda kalacağımı söylemek için Enis'in yanına gitmiştim.
Enis boş zamanlarda babasına yardım ediyor diğer zamanlarda da eğlencenin dibine vuruyordu. Okul zamanında ise derslerini de ihmal etmiyordu. Çok iyi bir öğrenciydi.Okulun her bakımdan en iyileriydik. Bir üyemiz daha vardı. O da bizim kadar iyiydi. Rüzgar. Rüzgar Güven...
Hem yakışıklı hem başarılıydı. Aramızda 1 yaş vardı ama yine de çok iyi anlaşırdık. O da Sezenle aynı okulda olduğuna göre Sezen'i ona emanet edip Sezen'in hayatından tamamen çıkabilirdim. Bu yüzden Enis babasının işlerini halledene kadar ben de Rüzgarla konuşabilirdim. Yönetici odasının önündeki koltuklarda oturdum ve telefondan Rüzgarın numarasını çevirdim. Bir iki dakka sonra telefon açılmıştı.Ben:
- Alo Rüzgar naber?
Rüzgar:
- Wowww Kerem başkan yerini bana devredip gittin. Ben iyiyim de seni sormalı. Nasılsın Sena olayını atlatabildin mi?
Ben:
- İyiyim ya ama senden bir şey isteyecektim bizi kırmaz da yaparsın umarım.
Rüzgar:
- Eyvallah abi sen söyle yeter. Problem neydi?
Ben:
- Ya sizin okula yeni bir kız geldi adı Sezen belki tanıyorsundur ne de olsa okul başkanısın. Ona sahip çıkar mısın benim için. Yapar mısın bu iyiliği bana?
Rüzgar:
- Aaa Sezen mi? Tanıyorum tanıyorum onu. Merak etme ben sahip çıkarım da neden böyle bir şey istiyorsun ki? Sezenle aranızda bir şey mi var?
Ben:
- Yo... yok öyle bir şey. Sadece bana emanet ayrıca kankam. Ben artık yanında olmayacağım bu yüzden ona iyi bak. Bi de Tuna diye bir çocuk var. Sezen'in canını sıkıyor onu da halledersen benim için sevinirim.
Rüzgar:
- Ha biliyorum o lavuğu. Zaten gözüm tutmamıştı onu. Bi yanlış yapsa da bildirsem haddini diye bekliyordum şimdi düştü elime. Sen merak etme abi hallederim ben. Abi bi saniye dursana hatta başkası var. Efendim Işıl. Ne, ne hastanesi ne oldu? Tamam adresi ver yarım saate ordayım. Abi benim gitmem lazım ama hallederim meseleyi.
Ben:
- Rüzgar oğlum düzgün anlatsana kim hastanedeymiş? Ne oldu?
Rüzgar:
- Şey abi Sezen... Sezen'i hastaneye kaldırmışlar. Ereğli Cad. Sümbül Sok. Serenler Hastahanesi... Alo alo abi iyi misin?
Lafını bitirmeden telefonu kapatmıştım.
Bir yanım git diyor bir yanımsa gitmemelisin diyor. Galiba yine istemesem de mantığımı dinleyeceğim. Ben böyle beklerken Enis odadan çıktı ve beni öyle görünce panik yapmaya başladı :"Kerem ne oluyor? Abi konuşsana korkutmasana beni. Kerem... Kerem ne olur öyle bakma. Kerem anlatsana Keremmm!" diyip bi tane patlattı nihayetinde kendime gelebildim ama zar zor konuşuyordum: "E...Enis onu hastahaneye kaldırmışlar ama ben oraya gidemem. Enis ben napacağım? Ne olur bana bir akıl ver." dedim. Enis bana sımsıkı sarılmıştı. Lafımı bitirdiğimde ise beni ayağa kaldırdı ve bi güzel sarstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Teen FictionHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...