İlk defa bu tarz bir sahne ve bölüm yazdığım için. Tereddütte kaldım biraz. Bundan ötürü biraz bölümü zor yazdım ve gecikti bölümüm. Hatalarım olabilir o yüzden ilk seferim olduğundan mazur görün lütfen. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. 🙏🏻
Hande Yener/Seksendört-Rüya
Lamjakehill-Phobetor
Murder King-Kabusun Sonunda"Sen sadece gözlerini kapa! Kabuslarını ben sırtlarım. Eğer istersen Phobetor'dan bir ömürlük kabuslarını satın alırım."
Sezenin kabusuna benzer bir gif
Bodrum gibi bir yerde gri demir bir kapıdan içeri girdi Sezen. İçerisi oldukça karanlıktı. Buranın ne için kullanıldığı dahi anlaşılmıyordu. Çocuktu daha o zaman. Yerde bir adet futbol topu duruyordu. Kaçan topunu almak için girmişti büyük ihtimalle buraya. Topu almak için eğildiğinde ise arkadan dank diye bir ses geldi. Ani bir hareketiyle arkasına dönmesiyle topu düşürmesi bir olmuştu. Kapı üstüne kapanmıştı...
Koşup kapıyı yumruklamaya başladığını gördü. Sanki kendi yaşamını üçüncül bir gözle izliyor gibiydi. Hem kapıyı yumrukluyor hem de birine sesleniyordu. Söylediklerini yarın yamalak duyabiliyordu. "Arkadaşlar topu aldım işte. Şakanın sırası değil hem burası çok karanlık. Hadi açın kapıyı. Şimdi açarsanız öğretmene de şikayet etmiyeceğim ki sizi ben hem. Ne olur açın şu kapıyı ben.. be... ben çok korkuyorum. Açın kapıyı lütfen!" diye halen orda olduklarını umut ettiği arkadaşlarına sesleniyordu. Ama ses yoktu...
Sessizliğin içindeki küçük bedenin içindeki umut Sezenin içinde umutsuzluğa neden oluyordu. Belki de artık küçük olmadığından ya da o çocuk olmadığındandı içine düşen umutsuzluk. Küçük Sezen bir süre kapıyı yumruklamıştı. Etraf karanlıktı, karanlık an be an küçük bedeninin üstüne geliyordu. Karanlıkla beraber duvarlarda üstüne üstüne gelmeye başlamıştı. Bir kaçış yolu arar gibiydi masum küçük gözleri. Ama her yer duvardı. Bulunduğu depo zindandı sanki.
Olduğu yerde dursa bile sanki oda etrafında dönüyordu. Odayla beraber başı da dönüyordu. Midesi bulanıyor, göz bebekleri büyüyordu. Küçük bir kalp krizi geçiriyordu sanki. Etraf dönüyor her şey dönüyor. O korkudan kaçmaya çalışıyordu. Kaçmaya çalıştıkça her şey daha çok üstüne geliyordu.
Geri kapıya koşuyor yumruklamaya devam ediyordu. Depoda her yerde patates çuvalları vardı. Tavandan her otuz saniyede bir damla damla su akıyordu. Her şıp sesinde kulakları tırmalanıyor, geriye kayıyormuş gibi oluyor beyninin kılcalları geriliyordu sanki. Yorgunluğunun yanı sıra korku da an be an küçük ruhunu kaplıyordu. Yine de pes etmiyordu küçük bedeni.Sanki bir film sahnesinden diğerine atlıyormuşçasına kendini farklı bir konumda görüyordu. Pes etmişti bu sahnede, oracıkta çökmüştü yere. Yer soğuktu, üşümeye başlamıştı. Artık ne kadar zamandır burda olduğunu da bilmiyordu. Sesi kısılmaya çaresizlikse boy göstermeye başlamıştı. Boğazı düğümleniyor, boğazında yumrular oluşmaya başlıyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Teen FictionHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...