🗣🗣
Arkadaşlar söz verdiğim gibi 100 okunma oldu ve ben de yeni bölümü attım. Gittikçe sezon finaline yaklaşıyoruz. Geri sayım başladı. Sezon finalinden sonra yaklaşık 2 ay ara vereceğiz, biraz merak oluşturmak açısından. Hatta yapabilirsem size yeni sezon tanıtımı yapmayı düşünüyorum. Neyse şimdi sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Oy ve yorum yapmayı ihmal etmeyin.
🗣🗣🗣İlyas Yalçıntaş-İçimdeki Duman
Mert'in ağzından
Yıllarca bugün yanında olabilmeyi istemiştim ben onun. Her ayrı olduğumuz doğum gününde hediyesini alıp bir kenara koymuştum. Her yaşında ne isteyeceğini hayal edip dilediği şeyi alabilmek adına çok çabalamıştım. İlk kazandığım parayla da zaten ona almıştım hediye. Gerçi hiçbirini verememiştim ama saklamıştım bir gün verebilme umuduyla.
Bugün ona tüm yaşlarını, kaçırdığımız tüm doğum günlerini vermek istemiştim. En özel hediye benim olacaktı teker teker sıraladığımda hediyelerimi. Tabi o mekanı koşarak terk etmiş olmasaydı...
Enis denilen çocuk, sanıyorum ki Kerem'in kankası oluyor, artık ona ne söylediyse yıldırım gibi uzaklaştı buradan. Seslendim ama aldırış etmedi. Bugün bizim için özel bir gece olmalıydı ama yine Kerem her şeyi mahvetmişti. Biliyordum, bu işte onun bir parmağı vardı. Başka türlüsü mümkün olamazdı. Sözünü tutup Sezen'i kendinden soğutmuş olsa da bir şekilde yine Sezen'in ona gitmesini sağlamıştı. Bu anlaşmayı bozmak değilse neydi? Eğer o bozduysa benim de devam ettirmemin bir manası olamazdı.
Herkes gibi ben de salonu terk edip Sezen'in adımlarını izlemiştim. Onu bulmam gerekiyordu ama nerede olduğunu bilmiyordum. Öğrenmem gerekiyordu ama ona soramazdım. Her yanım çıkmaz sokak diye düşünürken çıkışın aslında çıkmazın kendisi olduğunu anladım. Sezen'e soramazdım belki ama Kerem'in nerede olduğunu öğrenebilirdim. Sonuçta ben ne dersem onu yapmaya mahkumdu.
Kozlar benim elimdeydi, benim kartlarım daha güçlüydü ve ne pahasına olursa olsun bu sefer ben kazanacaktım. Aşkta ve savaşta her şey mübahtı çünkü. Benim aşkım da savaşım da birdi. Bir nevi daha şanslıydım. Hayatım boyunca şans bana gülmemiş olsa da bu defa şansım yaver gitmek zorundaydı. Çünkü hayat, benden aldığı o kadar şeyden sonra en azından bunu borçluydu bana.
Telefonu elime alıp Kerem'i aradım. Telefon birkaç kere çaldıktan sonra açılabilmişti sonunda. Ses tonu gıcırtılıydı, dişlerini sıkarak benle konuştuğu belliydi. "Ne istiyorsun allahın cezası? İstediğini yapmadım mı?" bağrışı öfkesinin ses tellerine ustalıkla tırmandığının göstergesiydi. Başkası olsa bu ses tonundan korkabilirdi bile ama benim için bu bağrışlar tuzağa yakalanan yaralı bir kaplanın çatırtılı kükreyişlerinden farksızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Teen FictionHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...