➰➰➰
Evet bu sefer bölümü çabuk yazmaya çalıştım. Umarım istediğiniz lezzette olmuştur. Giflerimi, bölüm adımı ve şarkılarımı uyumlu çözmek için çaba sarf ediyorum. Umarım beğeniyorsunuzdur. Bu bölümde biraz Sezen'in hisleri ne durumda onu görün istedim. Hem özlediğimiz diğer karakterlerden bir ikisini de getireyim istedim. Destek olmayı ve oylamayı unutmayın.
♾♾♾
Cengiz Özkan-Değme felek
Öykü&Berk-Seni ben unutmak istemedim kiMert'in ağzından
Hayat... Yine beni bir yarışa sokmuştu. Kendisini ilk rakibim yapmış ve hilesiz oynamamaya yemin etmişti oyunu. Bazı insanlar kaybetmek uğruna dahi olsa adil oynar, adil kaybederdi. Bazıları ise kazanmak için her şey mübahtır der, adalete yeri gelince hiçe sayardı.
Ben öyle değildim ama. Kendimi kaybetmemek için çok kafa tutmuştum hayata. Çok tökezlemiş, çok sürünmüştüm bu uğurda. Ben savaşmıştım kendimle bile. Hayat artık beni o taşlı yola sürükleyemeyecekti. Ne olursa olsun ben adil oynayacaktım bu oyunu. Hayat bana ne kadar çelme takarsa taksın ben daha güçlü basacaktım ayaklarımı yere. Daha sıkı tutunacaktım bulunduğum yere. Adaletin sadece bir kadın ismi olmaya başladığı bu dünyada bir adaletsiz ben olmayacaktım. Bu uğurda gerekirse kaybedecektim ama "adalet adalet"diye haykıracaktım.
Vazgeçmek için fazla çabalamıştım. Şu an bulunduğum konuma gelebilmek için kendimi hiçe saymıştım kimi zaman. Şimdi bir gurur uğruna kendime ihanet edemezdim. Kaçmayacaktım. Ben kaçmayı gerektirecek hiçbir şey yapmamıştım çünkü. İnadına karşısına dikilecektim geçmişimin. Açacaktım kollarımı ve "İşte burdayım, hiçbir yere gitmiyorum" diyecektim.
İşte bu yüzden tam bu anda bu odada onun gözlerinin tam içine baktım. Eskisi gibi bakmıyordu artık ama. Gözlerinde bir buğu vardı ama sertleşmişti bakışları. Daha kendinden emin, daha umursamaz bakıyordu.
Zaman herkes gibi onu değiştirmişti. Herkes bu süreçte bazı şeylerle imtihan olmuştu. Onun ise bence en büyük imtihanı terk edilmekti. Hem de bir yalan uğruna...
Sevdiğin insanın sana inanmaması dünyanın en beter hastalığına tutulmana sebep olurdu. Hatta seni bambaşka bir insan da yapabilirdi. Önüne bir yol çıkar ve sana "seç"derdi. İşte yaptığın o seçimse seni bugünkü sen yapardı.
Ben de yaşamıştım bunu ama aramızda tek bir fark vardı. Ben sevdiğim kadının güvenini kaybetmiştim. Yaptığım yanlış bütün doğrularımı götürmeye denk gelmişti. Ben o zamanlar bilanço hatalı sanarken benim hesap cetvelimin yanlış olduğunu görememiştim.
Sonra hayat ilk defa bana iyilik yapmıştı ya da yine ben öyle sanmıştım. Bana ikinci bir şans verdiğini sanarken hata yapma olasılığımı elimden aldığını görememiştim. O ise sevdiği kadının ona inanmadığını sanmıştı. Onun başına gelen büyük bir sahtekarlığa dayanıyordu. Ama o farkında değildi. Hatası da yoktu benim gibi, en azından bu konuda yoktu.
O hayatla olan bir sınavını geçmişti. Ders almıştı ama hayat ders vermeye doyamazdı. Doyamamıştı da zaten. Bir yalan üzerine yaptırmıştı o seçimi. Ve bu seçimin sonuçlarını hepimiz yaşayarak görecektik.
Elindeki portfolyomu masaya fırlattıktan sonra arkasına yaslandı. Fakat gözlerini üzerimden çekmedi. İçimden tek kaçmayan ben mi olacağım yoksa onun için de bir şeyler değişmiş midir diye geçirdim. Cevabımı almak için çok beklememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Novela JuvenilHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...