Karanlığın içindeki saklı gerçek

843 839 867
                                    

Yeni bölüm geldi sonunda. Artık sırlardan birinin ortaya çıkma zamanı geldi. Çok sövmemeniz dileğiyle. Umarım beğenirsiniz bölümü. Ayrıca bu bölümde fikirleriyle bana ışık tutan  KelebekEtkisi93 teşekkür ederim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Suretler-Pişmanlık

Suretler-Pişmanlık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sezen'in ağzından

Yine aynı kabusu görmüştüm ama yine şanslıydım. Yalnız değildim çünkü. Korkularımı da kabuslarımı da sırtlanmak isteyen bir adam vardı yanımda. Yüreğini yüreğime saklayan bir adam. Dostum, sırdaşım, kankam dediğim ama son zamanlarda kendime bile ihanet etmeye sevk eden bir adam. Hiçbir zaman aslında kim olduğunu kestiremediğim hele ki son zamanlar aklıma düşen şüpheler doğruysa beni bir girdapa çekecek bir kara delik. Karanlıkla aydınlık arasında sıkışmış grinin en belirgin tonu. Beni karanlığına hapsedebilecek güçte karanlık gözlere sahip bir gece bekçisi. Yüreğime su serpmek için gerçekleri efsaneleştiren bir kahraman var yanımda. Kendisine lakap diye "Donuk" dediğim ama en çok benim içime donduran Kerem...

Son söylediği cümleyle yüreğimi söküp almıştı sanki. Artık kalbim bende atmıyor gibiydi. Ne oluyordu bana? Kabustan mıydı bu oluk oluk akıttığım terler? Boğazımda oluşan yumrular onun söylediği sözün mü kabusun mu yan etkisiydi? Kafamı karıştıran bu his hormonal miydi yoksa hissel mi? Hormonalse adrenalin mi endorfin mi? Endorfinse hormonalden hissele doğru bir kapı açmıyor muydu bana? İkisi de aynı kapıya çıkmıyor muydu sonuçta. Adrenalinse ne içindi? Hepsi ayrı soru hepsi ayrı şüpheydi. Ama umarım hissel değildir diye geçirdim içimden çünkü bu çirkin hissi ne aklım kabul edebilirdi ne benliğim.

Kendimden vazgeçemezdim ben hiçbir şey ya da kimse için. Ben ben olabilmek uğruna kaç kurban vermiştim hem kendimden hem çevremden. Her gün pişman olmamak uğruna beni baştan çizmiştim. Alt yapıda sıkıntı yoktu belki ama restorasyona gitmezse sağlam kalamayacak bir ben vardı ben içinde. O yüzden hatayı kendimde arayıp mimarımı değiştirmiştim. Şimdi yeni yetme bir müteahhide benim sil baştan kurduklarımı yıktıracak kadar henüz aklımı kaybetmedim.

Bu yüzden sarstım kendimi. Bir kere yetmedi iki kere üç kere sarstım. Kabustan diye düşünüp sorgulamadı Kerem. Bugün yanımda olarak ismini hak etmişti benden. Anlattıkları çok güzeldi. Ufkumu genişletmişti. Bir gün belki efsanesini de anlatırım demişti. Benim de aklımı dağıtmam gerekiyordu.

Bu yüzden: "Sana gördüklerimi anlatmadan önce biraz daha korkum hafiflesin istiyorum. Efsanesini de bugün anlatsan olur mu bana?" diye sordum. Kerem ruh haletimden o kadar etkilenmişti ki şu an absürt bir şey de istesem yapacak gibiydi o yüzden "Peki madem anlatayım" diyerekten başladı anlatmaya:

"Biliyorsun ben de meraklıyım bayağı bu mitoloji işlerine. Bunları da bi köşe yazısında okumuştum. Aklımda kaldığınca anlatmaya çalışacağım şimdi sana. Yunan mitolojisinin gece tanrısı Nyx ikiz çocuk doğurur. Bunlardan biri ölüm ve diğeri de uyku tanrılarıdır. Thanatos ölümün tanrısı ve Hypnos da uykunun tanrısı olarak söylencelerdeki yerini alır. Gecenin ve karanlığın insanda çağrıştırdığı iki şey, biri ölüm diğeri de uyku. Ölüm sonunda başka bir aleme geçiş yapacağın bir aktarma yeri. Uyku ise uyanana kadar yaşadığın ölüm ama içinde yaşarken, ölmemişken göreceğin şeylerin sana bağlı olduğu ve gündüze evirilen uyku.

Bu Sefer OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin