İki don kişot

1.1K 768 1.5K
                                    

Arkadaşlar çabuk yazmaya çalıştım ama anca yayınlayabildim.Çünkü fotoğraf birleştirme programı ile uğraşıyordum.Ve işte karşınızda Selami Şahin ft Burcu Güneş -Ben tek bir kadın sevdimle yeni bölüm.

Sezen'in ağzından

Donuk bana ben de seni kaybetmek istemiyorum bu yüzden git demişti. Bu ne demekti ki şimdi?Hem beni kaybetmek istemiyordu hem de git deyip beni görmek istemiyordu bu nasıl bir şeydi böyle? Birinin kaybetmemek adına nasıl gider ki biri? Gitmek kaybetmek, vazgeçmek değil midir zaten? Ya birden bire ne olmuştu ki böyle. Hem ben buraya Tuna konusunda hesap sormak için gelmiştim şimdi ise kapının önünde öylece kalakalmıştım. Beni kovacaksa bile bu konuda hesap verip öyle kovacaktı beyefendi. Bu yüzden kapıyı tekrar çaldım ama Donuk kapıyı açmadı. Ben de dedim ki: "Donuk bak eğer kapıyı açmazsan burda avazım çıktığı kadar bağırırım sen de rezil olursun. Kapıyı açman için 10'a kadar sayıyorum. 1-2-3... 10. Demek açmıyorsun sen bilirsin Donuk Bey. Aaaaaaa kimse yok mu? Bana müdürünüzü çağırınnnnnnn!"

Vayy be gerçekten bağırmıştım. Bazen kendimden bile beklenmeyecek hareketler yapıyordum. İçimde derinlerde büyük bir deli cesareti yatıyordu çünkü. Ama napim Donuk zorladı beni ayrıca nasıl olsa beni burdan kimse tanımıyor. Hahhahha ay gene başladım. Bu sırada Donuk kapıyı açıp beni içeri çekmişti. Bu taktik her zaman işe yaramıştır ama bu pozisyonda değil tabi şu an donuk beni kapıya yapıştırmış ve kolunu da kapıya koymuş bir şekilde duruyor. Hem de aramızda 2-3 cm var. Ilık nefesi suratıma çarpıyordu. Ağzından çıkan sıcak hava dalgası huylanmama neden olmuştu. Ayy çok garip hissediyordum. Zaten çok yakışıklı çocuk. Kankam olmasa kesin tavlardım bu çocuğu. Ayy zaten şu an kankam değil. Offf Sezen ne diyosun yine o sana göre hala kankan. Hem çok ayıp. Neyse diyeceğimi diyim ben artık diyip nazikçe donuğu ittim ve dedim ki: "Donuk sen Tuna'yı mı dövdürttün? Bana doğruyu söyle böyle bir şey yapmadın de mi? Yapmadım de nolur? "

Donuk gayet sakin bir şekilde ders çalıştığı masaya yaslanıp: "Evet yaptım nolcak? Sana son bir iyilik yaptım işte daha ne istiyorsun?" dedi. Bunu iyilik olarak mı görüyordu? Ben bunu duyunca çok sinirlenmiştim. Donuğun üzerine yürüyüp onun omzuna vurmaya başladım: "Ya bunu nasıl yaparsın sen Kerem? Sen bu kadar cani, bu kadar gaddar olamazsın. Bu sefer gerçekten çok ileri gittin Kerem Atalay. Çok ileri gittin!" diyip odadan fırlayıp çıktım.

Kerem'in ağzından

Sezen odadan fırlayıp çıkmıştı bense onun peşinden koşup ona sarılmak isterken burda çakılıp kalmıştım. Neden böyle olmak zorundaydı ki? Hem bana ne demişti o cani mi gaddar mı? Ya bunları nasıl söyler bana, hiç mi tanımamış beni?
Ya normalde başkası söylese hiç tınlamazdım ama işte Sezen olunca öyle olmuyor. Ben kabullendim artık zaten onun benim için ne ifade ettiğini. Artık biliyorum onun kim olduğunu. O... Benim hoşlandığım kız... Belki de aşık olduğum kız. Bunu henüz bilemiyorum, bunu zaman gösterecek.

Enis benim yine uzaklara dalıp gittiğimi ve Sezenden paparayı yediğimi görünce bana acımış olcak ki yanıma gelip kolunu omzuma dedi ki: "Kanka boşver ya kız milleti değil mi hepsi aynı. Hadi gel biz seninle kafa dağıtmaya gidelim eski günlerdeki gibi." Tam o sırada kapı çaldı. Ben de dedim ki: "Birini mi bekliyorsun?" Enis de kafasını karıştırıp:" Galiba bu pek mümkün olmayacak." dedi. Ben hiçbir şey anlamamış gibi bir ifadeyle ona baktım. Onda ise bir suçlunun bakışları vardı.

Kapıyı açmamla Tuğrayı görmem bir oldu. Ben ona "sen burda ne arıyorsun ya da buyur içeri geç" demeye kalmadan o boynuma atladı ve: "Nerelerdeydin bu kadar zaman eşşek." dedi ve bacağıma bir tekme attı. Ben gerçekten bu kadınları hiç ama hiç anlamıyorum.İki dakka önce boynumu atlıyordu şimdi de tekme atıyor bu nasıl iş? Sonra içeri geçip çantasını bir kenara fırlattı ve kalorifere yaslanıp: "Gerçekten bu kadar zaman neredeydin? Ya insan hiç mi düşünmez birileri beni merak edebilir diye? Şuna bak kaâle de almıyor yok artık ya." dedi. Ben de: "Sen peki burayı nasıl buldun?" dedim. O sırada yüzünün şekli değişti sanki canı yanmış kırılmış gibiydi ve:"Burayı nasıl buldum öyle mi?Yok artık o kadar şey söyledim ve senin tek söylediğin "burayı nasıl buldun" öyle mi? Ya nasıl olur da bu kadar vurduymaz olabilirsin ya? Tabi olabilirsin ne de olsa sen Kerem Atalaysın! Ama sen bu kadar merhametsiz, gaddar, bu kadar vicdansız biri değildin. Ya da ben öyle sanıyordum. Galiba yanılmışım. Kusura bakma rahatsız ettim." diyip çantasını alıp kapıyı vurup gitmişti.

Bu Sefer OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin