Geri dön

953 809 1.2K
                                    

Bölümleri kısa zamanda yayınladım bu sefer. Çünkü iki bölüm birbiriyle bağlantılı bayağı ve ikisini birbirine yakın yayınlamazsam kopuk gibi hissedecektim.Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Geri dön ve Soner Avcu- Beni Azad Et

"Vazgeçmek kaybetmektir, vazgeçmek kabullenmektir. Ve bir asi ruh asla kabullenmez! Bu yüzden Guevera'nın dediği gibi Asla Vazgeçme Çünkü Kaybettiğinde değil Vazgeçtiğinde Yenilirsin!- Işıl"

17 gün sonra

O malum olayın üzerinden tamtamına bir hafta geçmişti. Donuğun bana arkasını dönüp bir kere daha gidişinin üzerinden geçen koskoca 17 gün. 17 güne 170 senelik yorgunluk sığmıştı sanki. Hareketsiz bir şekilde iki hafta bu yatağa bağlı kalmak yatalak hastaları anlamamı sağladı bir kere daha. Empati kuramayan biri olarak bir nebze dahi olsa empati kurdurtabildi bana bile.

Ben ki "Empati denilen şey safsatadan ibaret bir anlam karmaşası. Hem bir insan kendini nasıl başkasının yerine koyabilir ki? Sonuçta herkesin karakteri farklı, fıtratı farklı. Aynı olayda verebileceği tepkiler farklı. Beyni aynı noktaya çalışsa bile kalbi çalışamaz ki. Kalp tektir çünkü başka bir şeye benzeşemez. O yüzden empati denilen şey sadece hikaye." derdim. Şu an fikrim değişti diyemem ama "Kendini onun yerine koy!" lafında denilmek istenen asıl şeyi anladım galiba.

"Hisset" demekti kısa yoldan bu, o kişinin yaşadıklarını hissedemezsen de kendinin yaşayabileceklerini hisset. "Anla" demekti iliklerine kadar anla onun durumunu, iliklerine kadar yaşa demekti o anı. Empati neydi tam olarak bilemesem de ,nerden geldiğini kimin bunu ortaya attığını... Tek bir şeyi biliyordum; önyargılarımın, vurdumduymazlıklarımın altında yatan insanlığımı hatırlatmıştı bana. Donuğun gidişi bile birçok şeyi anlamamı sağlamıştı. Mesela evladını askere yollayan annelerin gözyaşlarını yani menekşeden düşen çiğ tanelerini anlamamı sağladı. Sevdiğini toprağa gömen gözü yaşlı sevgiliyi anlamamı sağladı aslında toprağa giren sevgilisi ama ölenin hayatta kaldan olduğunu anlattı.

Gitme zamanı nedir onu kavrattı bana. İyi ayarlamak gerektiğini, ne çok erken ne de çok geç olması gerektiğini aksi halde üzülüneceğini fısıldadı kulağıma. Dönmek ya da dönmemek değildi asıl mesele bu zamanda ya da bir sebebi olması gerekmiyordu. Bazen sadece birine gitmek düşüyordu diğerine kalmak... Ya da yeni bir başlangıç için toprağın altından bir bitiş noktası arama cesaretiydi.

Vazgeçmek anlamına gelebileceği gibi yeni umutların da doğabileceğini düşündürdü bana. Fakat bu olayda bir eksik vardı. Bir hatalı parça. Yapbozumun bir parçası yırtılmıştı ve hiçbir şekilde tamamlayamıyordu resmimi. Sona gelecekken her şeyi çöpe çevirecek bir hata.
Umut değil de vazgeçmek gerektiğini kabullendirecek büyüklükte bir yanılsama. Çöldeki vahanı serap saydıracak bir akıl oyunu. Varsaymaları beraberinde getirecek bir gidişti bu. Empati adı altındaki tüm anlayışları yakıp kül edecek bir gidiş. Anlayamayacağım bir eylemdi kısacası bu.

Kabullenmek bu kadar zor olmamalıydı aslında. Bir tamam demek ağır gelmemeliydi insana bu kadar. Bacağım kabullenmişti mesela üzerindeki çimento sayılabilecek alçıları. Asi ruhum kabullenmişti bir süreliğine dingin kalmayı. Hiperaktifliğim kabullenip sineye çekmişti kendini hareketsiz durmamı sağlayıp yatağa hapsetmişti beni. Her şey bir şeyi kabullenmişti ama içimde bir nokta kabullenememişti onun gidişini. Hazır değildi onu bırakmaya belki de bir yanım?

Zamanın önemsizliğini bir kere daha anlamıştım artık. Bu kadar kısa sürede bu kadar zor geldiyse bana zaman neydi ki aslında? Büyük anlamlar yüklenen ama içi boş bir kelimeydi işte. İçini dolduran bizdik yaşadıklarımızdı. Yaşam olmasa, zamanın da önemi olmayacaktı. Ona anlamı yükleyen de bizdik çünkü.
Donuk gittikten sonra annemle eşyalarımı toplayıp eve gelmiştik. Halimi gören Didik Necmiye bile halime acımış olacak ki didiklemeyi ertelemişti. Beni isteğim üzerine direk odama çıkarmışlardı. Işıl ve Enis'de bize gelmiş olsa da o an kimseyle konuşacak vaziyette de değildim.

Bu Sefer OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin