Sen kimsin?

948 814 1K
                                    

Bu aralar bir takım aksililikler oldu o yüzden bir türlü bölümü yetiştiremedim. Hayat koşuşturmacası işte bazen bizi hiç tahmin etmeyeceğimiz noktalara sürükleyebiliyor. Bu sefer daha standart bir uzunlukta yazmaya çalıştım-gerçi ne kadar becerebildim o tartışışılır ama-.Bu bölümde bir alıntıya da yer verdim. Arada hoşuma giden bölümle alakalı olabileceğini düşündüğüm şeyleri de paylaşmayı düşünüyorum bölüm içerisinde. Umarım bölümü beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.🙏🏻

Sen Kimsin-Ayben

Sezenin ağzından

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sezenin ağzından

"Sadece geri dönsen olmaz mı?" demiştim. Bu cümleye gelene kadar tüm edebiyat bir yol olmuş, kütüphaneler döşemişti patikamdaki taşları sanki. Yüreğimi lime lime kıymıştım sanki bu yolda. Ağzımdan çıkanlar sanki dilime varana kadar tüm hücrelerimin elinden geçmişti. Sadece edebiyat parçalamakla kalmamış. Belki de şu zamana kadar uğruna yaşadığım tek şeyi de parçalamıştım. Gururumu patikadaki taşları tutsun diye harç yapmış, deliliğimin önüne sermiştim. Geri dön derken eve mi demek istemiştim aslında yoksa bana mı bilmiyorum? O kadar şeyi bilmiyorum ki belki de bu bilinmezlikler girdabı öldürecek beni bir gün.

Hayatta bu kadar bilinmezliğin içine çekilmek, hep bir yerden bir yere bir acıdan diğerine savrulmak normal mi gerçekten? Hayat dedikleri gerçekten bir bilinmezlik çalkanışından mı ibaret? Akılla kalbi bir paydada buluşturabilecek bir güç yok muydu gerçekten bu körpecik bedenlerimizde? Hayatta buna itecek bir ivme yok muydu? Sorulardan çıkıp da cevaplara baykuş gibi tüner miydik bir gün? Karanlıkta bile yolumuzu görebilir miydik yarasa misali? İçimizi yiyip bitiren kurtçuklar ilaçlanıp bertaraf olurlar mıydı bir gün?

Ve ben Sezen Aykut bir gün korkularımı, şüphelerimi düşünmeksizin sonucunun ne olacağını kestiremiyor olsam da kulaç atar mıydım hayata? Sorularımın cevaplarını henüz kendime veremiyor olsam da sen bu sorunun cevabını bana veremez misin be Kerem Atalay?

Kendi içimde Kerem'in vereceği cevaba o kadar odaklanmıştım ki kulaklarımdaki uğultunun sebebini kestiremedim. Sanki birisi ben kendi içimde kaybolmuşken bir şeyler söylemişti de bana o labirentte uğultu misali ulaşmıştı o sözler. Sözler bana ulaşamamış olsa da kalbime bir şeyler ulaşmış olacak ki kalbimde Quasimodonun çanları çalıyordu. Notredamın kamburu misali bir şeyler asılıyordu bu çanlara.

O sırada göğsümde bir balyoz darbesi hissettim. Bir el boynumun arkasındaki saçları omzuma sarkıttı. Ensemde hissettiğim nefesle irkildim. Ardından usulca kulaklarıma doğru ses titreşimleri ulaşmaya başladı. Kulağıma üflenen nefesle tüylerim diken diken olurken gıdıklanma hissiyle bir huylanma meydana geldi. Silkelendiğimde kulağıma ulaşmış ses titreşimleri yankı yapmaya başladı: "Ben senden hiç gitmedim ki, gidemedim ne kadar istesem de. O yüzden sen git diyene kadar seninleyim."

Bu Sefer OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin