Bugün daha kötü ne olabilirdi ki?

1K 667 1.4K
                                    

Uzun bir aradan sonra geri döndük. Biliyorum bu kitaba ve siz Bu Sefer Olmaz ailesine çok büyük haksızlık ettim. Belki gerçek okuyucularımdan bir kısmı beklemekten bitap düşüp pes etti sonunda. Ama ne olursa olsun yeniden dirilticem ben bu kitabı. Ve siz yanımda olursanız bunu daha kolay yapabilirim. Bu arada bölümümüz biraz uzun. Çok zaman geçtiği için özellikle biraz uzun olsun istedim umarım beğenirsiniz. Multideki klipte Sena ve Kerem bulunuyor. İzlemenizi tavsiye ederim. Vote ve yorumlarımızı eksik etmeyelim lütfen!

Manga-Bir kadın çizeceksin

Sezenin ağzından

Babaannemle konuştuktan sonra sanki o an zaman durmuştu benim için. Bende o akreple yelkovanın arasına sıkışmıştım sanki. Zaman tekrar akmaya başlasa o an sanki kaybolacakmış ve ben babaannemi ikna edememiş olacaktım. Diğer yandan da eğer ben bu saliseler ve saniyeler arasında sıkışırsam sanki Donuğu da kaybetmiş olacaktım. Zaman ansızın bir seçim yapmamı beklemişti benden ve bu seçimi yapabilmem yine o saniye ve saliseler içinde olacaktı. Yapmıştım seçimimi, Donuğu seçmiştim ben.

Derin bir nefes alıp koşmaya başlamıştım. O an sanki ben koşmuyordum da rüzgar sırtına almış beni götürüyordu. O an ben koşmuyordum da ruhum koşuyordu sanki ona. İçimdeki bu heyecan ve bu korku neyin nesiydi şimdi? Sanki ayaklarımı ben yönetmiyordum da ilahi bir güç itiyordu onları. İçimde karman çorman olmuş bir duygu çöplüğü oluşmuş gibiydi. Ama hiçbirinin bir önemi yoktu şu an, hiçbir şeyin önemi yoktu. Bu yüzden tekrar söyledim kendime "Hadi yüreğim ha gayret" ve bir kez daha tekrarladım yürekten: "Beni bekle Kerem Atalay! Sezen Aykut geliyor..."

Evin avlusundan çıkalı kaç dakika olmuştu bilmiyorum, zaman kavramını kaybetmiştim sanki. Son bağrışımdan sonra etrafıma baktığım anda ormanlık bir arazide olduğumu fark ettim. Ben buraya nasıl gelmiştim, neresiydi burası? Ne yapacağımı bilemez bi vaziyette sadece etrafa bakıyordum. Artık bunlar ne ağacıysa tamamen gökyüzünü kapatmıştı. Gökyüzünün kırıntıları halinde ormanın içine sadece küçük ışık hüzmeleri yayılıyordu. İç sesimin yine haklı çıkıp devreye girmemesi için o kadar çabalamama rağmen yine başarısız olmuştum.

Bravo Sezen yine kendini çıkmaz sokaklara soktun. Şimdi ne yapacaksın söyle bakalım! Ama söyleyemezsin de mi çünkü ne yapacağını bilmiyorsun, sadece şu an kendini çok aciz hissediyorsun. Ya iç ses yeter artık ama sen niye hep bana sallıyorsun, senin benle derdin ne bir anlayabilsem. Bir de hep haklı çıkıyorsun yeter artık ama onurum, gururum inciniyor, özgüvenim zedeleniyor ya! Senin yüzünden travma geçircem ayyy geçireceğim resmen. Zaten bu TDK'ya uygun konuşma mevzusunu iyi kıvıramıyorum, bu durumdan nasıl kurtulcağımı da bilmiyorum zaten, bir de sen çıkma başıma!

Sezen yine saçmalamaya başladın ama. Özgüvenimi zedeliyorsun diye dert yanıyorsun ama atladığın bir şey var. İnsan kendi kendinin özgüvenini nasıl zedeler? Hadi zedeledi diyelim insan kendine travma geçirtebilir mi ya ? Sen psikolojinin hangi boyutusun acaba? Seni incelemeleri lazım bence. Laboratuvarda senin üzerinde deney yapsalar para falan alır mıyız acaba, bir soruştursak mı biz bu mevzuyu?

İç ses gerçekten sana diyecek söz bulamıyorum. Tamam travma mevzusu biraz abartı olabilir ama sen de beni hemen kobay yaptın yani! Ya ne diyorum ben, şu an bir ormanın ortasında kaybolmuş durumdayım ve çözüm üretmeye çalışacağıma iç sesimle kavga ediyorum. Benim gerçekten bir tedaviye ihtiyacım var belki de. Neyse Sezen tamam sakin ol! Telefonun çekiyor mu bir onu kontrol et!

Telefonumu alıp şebeke çekiyor mu diye bütün esnekliğimi, jimnastik yeteneğimi konuştursam da şebeke yok yazısından kurtulamamıştım. İç sesimle daha fazla kavga edemeyeceğim için onu kovalayıp salim kafayla düşünmeye ve yürümeye devam ederek bir çıkış yolu aramaya başlamıştım. Sakin ve emin adımlarla ormanın içinde yürüyordum. Evimizin yakınlarındaki ormanın bu kadar güzel ve huzur verici bir yer olduğunu hiç tahmin etmemiştim.

Bu Sefer OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin