Bu bölümü can dostum, sırdaşım, kardeşim, ailem olan, sevincimi, hüznümü, kısacası her anımı paylaştığım ve bundan sonra da paylaşacağım bi tanecik 남푠'uma haabusra 'ya ithaf ediyorum.Kitabım boyunca bana destek olan kimi zaman inanmayanlardan olsa da bana hep bir ağlayacak omuz bırakan yegane destekçime çok teşekkür ediyorum.Umarım bundan sonra da hep hayatımda kalır ve o omzunu bana vermeye devam edersin.Seni çok seviyorum bi tanem.사랑해내작구!
🍀Yeniden doğmak ister bazen insan, olamayacağını bile bile. Yeniden inanmak ister insan, güven kavramının silindiğini bile bile. Hiçbirini yapamasam da yeni bir sayfa açmak için gidiyorum bu şehirden.Kaçmak bir çözüm mü bilmiyorum ya da bana ne kazandıracak onu da bilmiyorum. Sadece gidiyorum...
Doğduğum, gözlerimi ilk açtığım andan beri beni gülen gözlerle karşılayan kız kulesi bile hüzünle karşılıyor beni.
Halbuki doğduğum an babam beni buraya getirip Galata ile olan aşkını anlattığında sadece ne kadar cesaretli, ne kadar güçlü olmam gerektiğini anlatmak istemişti bana.
Kendimi bildim bileli en az bin kere anlatmıştı bu hikayeyi bana. Her seferinde farklı bir ders çıkarmam için.Huzurun tek anlamı olmuştu bu yer bana. Denizi bile bir başka kokardı bu şehrin.
Gökyüzü bile başka bakardı sanki bu şehre.
Sanki bütün doğa büyük bir aşkla kucaklardı bu şehri.Son kez oturduğum bu bank bile itiyor artık beni. Sanki bütün İstanbul birlik olmuş beni göndermek için. Her gün yarım simitimi paylaştığım martılar bile istemiyor simitlerimi, onlar bile bana küsmüş gibi. Sokak sokak yürüdüğüm kaldırımlar ayağımın altından kayıyor, sendelemem için bütün taşlar iş birliği yapıyor sanki.
Hem karnımı hem gönlümü doyuran köşedeki köfteci Mehmet Amca bile bana git der gibi "Satılık" yazısını yapıştırmış cama.
Sokağın başındaki çöplüğün yanına düşmüş olan kanadı kırık güvercin bile iyileşmiş. "Artık sana ihtiyacım yok" deyip uzak diyarlara uçuyor.Eve girdiğimde koca bir sessizlik, gideceğime kabullenmiş sanki. Biri çıkıp gitme derse gitmeyeceğim belki de ama herkes, her şey gitmemi söylüyor bana.
Her seferinde binbir zorlukla sığdırdığım kıyafetlerim bile kolaylıkla sığdı bavuluma. Gitmek için her şey tamam yani.
Geriye sadece gitmek kaldı. Gün ışığına her gün kucak açan penceremden son kez bakıyorum dışardaki güneşe. Sanki başka bir yerde böyle doğmayacak artık.Kendim istemişken bunu, şimdi neden kendimi ikna etmeye çalışıyorum bilmiyorum. Halbuki kaybedeceğim bir şey olmadığından başlamam daha kolay olmaz mı?
Terminal'e geldiğimde annem her zamanki gibi bir banka oturmuş bana bırakmıştı her şeyi. İlk gişeye girdiğimde hâla tereddütlerim vardı. Bir işaret bekledim emin olmak için. Sıra vardı, ben de sıraya girdim.
Küçük bir çocuk ağlıyor annesini sık boğaz ediyordu. Onun da isteği tam olarak bu değildi galiba. Annesi biletini aldı ve çocuğu kolundan çekerek otobüse bindirdi. Çocuk yaşlı gözlerle cama yapışmış belki de son kez bakıyordu bu şehre ya da ben öyle hissediyordum.
Sıram gelmişti son bir umutla" İzmir'e bilet var mı diye sordum?"
Adam gayet heyecanlı bir şekilde:
"Son iki kişilik yerimiz kaldı, çok şanslısınız. Beş dakika sonra hareket edecek otobüs. Çok fazla beklemenize gerek de yok. Buyrun biletiniz." dedi.Artık emindim gitmem gerekiyordu. Annemi de alıp hayatımı değiştirecek otobüse biniyorum şu an. Bavullarımızı itinayla yerleştirmişti muavin. Biz de yerlerimizi almıştık. Ben cam kenarına annemse koridor tarafına oturmuştu. Zaten yolculuklarımız da hep böyle olurdu. Cam kenarı benim yerimdi yüzümü cama dayayıp o serinliği hissetmeye ve yolculuk boyu müzik eşliğinde dışarıyı seyretmeye bayılıyordum. Bu sefer arabesk dinleyecektim galiba.
Ben Sezen Aykut. 17 yaşındayım. Derler ya 'Yazsam roman olur' diye işte ben öyle bir konumdayım.
Otobüs hareket etti şu an yaklaşık 6 saat sonra İzmir'de olacağız. Babam saygın bir beyin cerrahı, annemse hala büyüyemeyen bir ev hanımı. Hala çocuklar gibi hareketler yapıyor. Hala gençler gibi eğleniyor.Bense şu an eski hayatımdan, kırgınlıklarımdan kaçıyorum. Yeni bir şehre gidiyorum bu yüzden... Kendimi affetmeye gidiyorum bu yüzden... Ne kadar mümkün olmayacağını bilsem de. Babamın bu dünyada en değer verdiği insanım, gözü kapalı güvendiği insan... Bu güveni kaybetmemek için gidiyorum.
Gökyüzünde bir leylek uçuyor. Derler ki uçan bir leylek görmek uzakta bi yere gideceğinin göstergesidir. Artık her şey tamamlandı. Kulağımda 'Sil Baştan' şarkısı ile etrafı seyredalıyorum. Üzerime çöken ağırlıkla da uykuya dalıyorum. Gözlerimi açtığımda başka bir şehir kucak açıyor bana. Ne kadar süredir uyuduğumu kestiremiyorum. Yol mu çok uzundu,beni buraya getiren hayat mı bu kadar yormuştu bilmiyorum. Ve şu an bu otobüsten inerek hayatıma sil baştan başlıyorum.
🍀
Nasıldı? Kısa bir bölüm oldu ama diğerleri uzun olacağı için ilk bölümden sıkmak istemedim.Yorum ve votelerinizi bekliyorum. Bir dahaki bölüm de göreceğiz. Sezen gerçekten sil baştan başlayabilecek mi? Bir dahaki bölümde görüşmek üzere okuyucular...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sefer Olmaz
Roman pour AdolescentsHayat dediğimiz şey hep bir şeylere olmaz diyerek ya da şüpheyle yaklaşarak geçirdiğimiz bir döngü değil miydi zaten? Acılar yaşadığımız, ihanetlere uğradığımız bir daha yapmam desem de yine aynı şeyleri yaptığımız bir kısır döngü değil mi? Her şeyi...