Keyifli okumalar!Bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Bölümler ileride düzenlenecektir. Yazım hataları gibi sorunlarla karşılaşırsanız önemsemeyin. İleride ki bölümler daha düzenli ve özenli yazılmıştır.
●
Araba yolculuğunu bitirmiş Galata kulesine gelmiştik. Ben 2 defa girmiştim içine arkadaşlarımla birlikte. Ama Pınar ilk defa girdiği için çok mutluydu. Araba da hiçbir şey konuşmamıştım Pınar'ın bana sorduğu sorular dışında. Ona da hiç bakmamıştım. Üzerimde ki yorgunluk dışında pek fazla bir şey hissetmiyordum. Sadece acıkmıştım ve oturup yemek yemeği istiyordum.
Buraya gelmeden önce biraz dışarda sokakları gezmiştik ve bir kaç birşey almıştık. Daha doğrusu birkaç magnet ve küçük galata kuleleri."Na're baksana buraya çok güzel değil mi?" Dışarıda demirliklere tutunmuş manzara'nın keyfini çıkartıyordum. Bana seslenen Pınar'a baktım. "Hı hı, çok güzel." Tebessüm ederek etrafı fotoğraflamak için diğer tarafa doğru ilerledi. Akşam olmasına rağmen kalabalıktı. Kimi fotoğraf çekiyordu, kimi manzarayı izliyordu. Kapanmasına daha vardı o yüzden rahatlık ile zaman geçiriyorduk.
Arkamdan birisi geldi ve yanımda durdu. Gelen kişiye baktım, Kandemir'di. Ellerini kabanına sokmuş manzaraya bakıyordu. Yönümü tekrar eski haline getirdim.
"Sen hiç geldin mi buraya." Yalnızca boş kalmamak için sorduğum bir soruydu. Derin bir nefes verdi ve buhar havada süzüldü. "Geldim."
Tek başına mı gelmişti. Yoksa arkadaşları ile mi?Bir şey demedim. Düşüncelerimi susturdum ve İstanbul'un o görkemli manzarasını izlemeye devam ettim.
"Üşüdün mü?" Bu soruyu sorması normaldi çünkü ellerim ile kendimi koruma altına almıştım üşümemek için. Evet, üşümüştüm. Kafa salladım ve arkamızdan geçen çifte yol vererek demirliklere yaslandım. Dar bir yer olduğu için rahat yürüyemiyorduk. Kandemir de yanıma yanaşıp onlara yol verdi. Ellerini bir anda belime koydu ve sıkıcı beni tuttu. Kafamı sağa çevirip yüzüne baktım. Kalbim bir anda hızlanmış, nefesim kesilmişti. "Düşme diye." Yüzlerimiz yakındı ve sıcaklığı vücudumu sarıyordu. Çekmiyordu gözlerini gözlerimden. "Kandemir," yavaş bir şekilde adını fısıldadım. İyice bana yanaştı, çenesini sıktı ve aramızda mesafe bırakmadı. "Hıı." Etrafta ki herkes silinmiş sadece biz kalmışız gibiydi.
Yüzüme vuran rüzgar, saçlarımı uçurup onun yüzünde dalgalandırıyordu. "Çekilsene." Sesli bir nefes verip buharın, yüzüne gelmesini izledim. Gözlerini kapattı. Ellerim belimde ki eline gitti. Ellerini tuttum. Gözlerini açtı derin bir nefes aldı. Çekmeye çalıştım."Ellerin üşümüş." Ellerimi çekmeme izin vermedi. Aldı ve sıkıca sardı sıcak elleri ile. Elleri neden bu kadar yumuşaktı? Hızla inip kalkan göğsüm göğsüne değiyordu. Parmaklarımı bir mengene gibi sardı yumuşak parmakları. "Pınar gelecek şimdi. Ellerimi bırak." Bizi bu halde görebilirdi ve ben yanlış anlaşılmak istemiyordum. "Umurumda değil. Ayrıca araba da neden yanıma gelmediğini de unuttum sanma."
Kızgınlık içerisinde kaşlarını çatmıştı. "Önemli bir konu değil. Lütfen sen de büyütme. Zaten yanına öylesine gelecektim. Bir anlam yükleme." Hâla yakındık ve gitmeme izin vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEK
General FictionBir mahalle aşkı. Kandemir ve Nare... * Başımı çevirdim ve kahverengi gözlerine mest oldum. En çok gözlerini seviyordum. Beni kendine tutsak eden gözleri ölüm gibiydi. "Seni özledim," dedim bir anda. Bunu söylemeyi düşünmüyordum ama kalbimde ki duy...