26. BÖLÜM

11.2K 469 124
                                    

Keyifli okumalar

Oy atmayı unutmayın! Olur mu?

Aşağıda sizi bir sürpriz bekliyor olacak. Atlamayın sakın.

Gülerek başını okşadığım Esved oldukça keyifliydi bu durumdan. İş çıkışı evimin yakınına da onu görmüştüm. Günlerden cuma olmasıyla birlikte, resim kursuna gitmiştim. Kursu bırakmayı düşünüyordum bu aralar. Uzun zamandır kursta ders almıştım ve kendimi geliştirdiğimi düşünüyordum. Kendi kendime de devam edebilirdim.

"Niye bu kadar çok yemek yiyorsun ki?" Kilosu artık onu zorluyor, yürümesini engelliyordu. "Gel de birlikte spor yapalım." Beni takmayıp gözlerini kapadı. "Üşengeç ya," dedim ona kızarak. Son kez onu sevip ayağa kalktım.

"Geldiğimde kilo vermiş ol." Anlamış gibi kafasını kaldırdı ve havladı. "Azıcık ver ya." Tekrar yüksekçe havladı ve ben de biraz korkup uzaklaştım ondan. "Hesaplaşacağız seninle," dedim ve bu hallerine gülüp yürümeye başladım.

Evime geldiğimde hızlıca üzerimi çıkartıp şık bir elbise giydim ve hazırlanmak için aynanın karşısına geçtim. Emre ve Nur ile buluşup, yemek yemeğe çıkacaktık. Sade bir makyaj ve düzleştirdiğim saçlarımla güzel bir görünüm elde edip topuklu ayakkabımı giydim.

"Anne, çıkıyorum ben." Mutfağa gittim ve sarma saran annemin yanına gittim. "Nur'la yemek yiyeceğiz." Dalgınca sardığı sarmadan kaldırdı başını ve irkilerek bana baktı. "Hı." Bir bardak su aldım içmek için. "Diyorum ki Nurla dışarıda yemek yiyeceğiz." Kafa salladı ve tekrar işine döndü.

"Sen iyi misin?" Bir gariplik vardı yüzünde. "İyiyim, yoruldum biraz." Sudan büyük bir yudum alıp kenara koydum elimde ki bardağı. "Gidiyorum o zaman ben." Büyük bir tebessümle baktı bana. "Git hadi, geç kalma."

Tekrar içeri geçip çantamı ve telefonumu alıp dış kapıdan dışarı çıktım. "Görüşürüz," dedim bağırarak ve kapıyı kapadım. Çıkmadan önce evin önüne bir tane taksi çağırmıştım. Gideceğim yer biraz uzaktaydı, otobüs ile gidemezdim. Binadan da çıktım ve beni bekleyen taksiye bindim.

Adresi taksiciye söyledim ve giden yolu izledim. Nur önceden gittiği için ben tek başıma gitmek zorundaydım. Telefondan mesaj kısmına girip bilinmeyen kişiden mesaj var mı diye baktım. O günden sonra bana yazmamış kayıplara karışmıştı.

Kandemir'le de o günden beri görüşmüyorduk. Tam bir haftadır küstük ve onunla barışmayı da düşünmüyordum. Hatalarım elbette vardı ama Kandemir'de sütten çıkmış ak kaşık değildi. İlk adımı ondan bekliyordum.

Hadi ben kırıldığımdan gitmiyordum yanına, peki o neden gelmiyordu yanıma? Sadece bir kere görmüştüm onu ve trip atarak uzaklaşmıştım yanından ama yanıma dahi gelmemişti. Kararlıydım, uzun bir süre affetmeyecektim onu.

Bu düşüncelerle birlikte varmıştım geleceğim yere. Ücreti ödedim ve arabadan inip ileride ki resttorant'a geldim. İçeri de ki kalabalık insanlardan aradığım ikiliyi gördüm ve yanlarına gittim. Yan yana oturmuş sohbet ediyorlardı, beni fark etmemişlerdi bile.

"Selam," dedim gülerek. Beni gören Nur, Emre'den uzaklaşarak ayağa kalktı. "Hoş geldin," diyerek sarıldı bana. Sarılışına karşılık verip, "Hoş buldum," diyerek geri çekildim. Nur yerine oturdu ve bu sefer Emre ayağa kalktı. Onunla da kısa bir sarılma faslı yaşadıktan sonra yerime oturdum.

"Çok geç gelmedim değil mi?" İtiraz ederler gibi hayır anlamında kafa salladılar. "Sipariş verelim mi?" Kafa salladım anında. İşten çıkıp bir de üzerine yol geldiği için çok acıkmıştım. "Bakar mısınız?" Emre garsonu çağırırken ben de içeriye göz attım.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin