60. BÖLÜM

4.6K 226 20
                                    

Keyifli okumalar!

Oy verip beni çok mutlu edebilirsiniz. Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. :)

Üzerime baktım. Giydiğim siyah, dar pantolonun üzerine geçirdiğim beyaz gömlek şık bir görünüm sağlamıştı. Yüzüme makyaj yapmamış sadece hafif bir ruj sürmüştüm. İşten geldiğimde dağınık olan saçlarımı da düzleştirmiştim.

Sade ve şık duruyordum. Pek fazla abartmamıştım aslında. Yemeğe gidiyordum nasıl olsa. 

Aynaya bakmayı kesip kendi odamdan çıktım.

Anneme bakmak için salon kapısından kafamı çıkardığımda telefonuna girdiğini gördüm. Dünden sonra hiç konuşmamıştım onunla. Ona dün yaptığım hareket yüzünden kendimi ne kadar suçlarsam suçlayayım görmez geliyordum.

Olması gerekiyordu. Beynime böyle idrak ettirmeye çalıştığım için bir şekilde başa çıkabiliyordum düşüncelerimle.

“Ben Neriman teyzelere yemeğe gidiyorum,” dedim ona bakarak. Gözlerini telefon ekranından alıp bana çıkarttı. Bana düz bir ifade ile bakınca ne hissettiğini anlayamadım. Kızgınlık ya da sinir yoktu yüz ifadesinde. Sadece bakıyordu.

“Biliyorum. Selam söyle Neriman’a,” dedi sakince. Kafamı sallayıp ona bakmaya devam ettim. O da bir şey demeden bana bakınca garip bir durum belirdi aramızda. İkimiz de sessiz kaldık.

“Git o zamana,” dedi sessizliği bozarak.

“Gidiyorum. Dikkat et,” dedim gözlerinin derinine inerek.

Bir şey demeden tekrardan telefonuna geri döndü.

Böyle olmasını elbette istemezdim. Onunla bu durumda olacağımı nerden bilebilirdim ki? Annem, en yakın arkadaşımdı o benim. Şimdi bu kadar kırgın olmaya inanamıyordum. Garip bir durum da olduğumuzda biliyordum. Gerçekten eskisi gibi olacağımız günleri ne zaman geleceğini merak ettim.

Evden çıktım. Karşı binamıza girmeden önce Kandemir’in arabası da kapının önündeydi. Ama bu sefer farklı bir şey vardı ki o da arabanın farklı bir model olmasıydı. Beyaz olan arabayı da ilk defa görüyordum. Bundan önce hep siyah olan arabayı kullanıyordu.
Galerici olması yüzünden farklı arabalar kullanması normaldi. O yüzden dışarıda oyalanmadan hemen en üst kata çıkıp zile bastım.

Evden Neriman teyzenin sesleri dışarıya kadar geliyordu. Ve bağırdığı şey ise fırındı çünkü ağzından yemek ile ilgili şeyler çıkıyordu.

Boğazımı silkip tek ayağımın üzerinde bekleyip kapının açılmasını bekledim. Bekleme gerek kalmadan Kandemir kapıyı açtığında yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi.

Kapının koluna dayanıp bana baktığı sıra birkaç adım atıp kapı girişine yaklaştım. Onu birkaç gün görmediğim için özlemiştim.

“Hoş geldin,” dedi bana yaklaşarak. Aramızda fazla mesafe yoktu. Sadece kapının önünde ki mermer vardı.
“Hoş buldum,” dedim gülerek.

Dikkatimden kaçmayan şey sakallarının olmamasıydı. Kestirdiği vakit göründüğü halinden daha gen gözüküyordu.

“Ne zaman kestirdin?” diye sorduğum vakit ellerim sakallarına çıkmıştı.
“Beğendin mi?” diye sorunca kafamı sallayıp çenesini okşadım. İki halini de her zaman seviyordum. Benim için bir önemi olmuyordu.

“Yeni kestirdim. Beğendiysen hep kestiririm.”

“Yok. Hep kestirme, senin sakallı halini daha çok seviyorum.”

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin