Keyifli okumalar!
Oy vermeyi unutmayalım olur mu?
●
Önüme gelen bifteğe ve mezelere bakarken aç olmadığımı hissediyordum. Evde pek fazla bir şey yemesem de hâlâ karnım acıkmamıştı. Odak noktam biftekten Kandemir’e çevrildi.
O benim aksime acıkmıştı ve bifteği kesmek ile uğraşıyordu.
“Çok mu acıktın?” diye sorduğum an bakışları kestiği etten bana döndü. “Sabahtan beri bir şey yemedim.” Ardından kafası ile benim önümde ki yemeği işaretleyip, “Kesemezsen yardımcı olayım mı?” diye sordu.
“Yok, sağ ol,” diyerek elime çatal ve bıçağı alıp yavaşça eti kesmeye başladım. Bu kadar hazırlığı benim için yapmıştı. En azından birkaç çatal yiyebilirdim.
“Hiç aklıma gelmemişti doğum günüm,” diyerek ona bakıp eti kesmeye devam ettim. Kandemir etini çoktan yemeye başlamıştı bile.
“Bu kadar karmaşa içinde hatırlamaman normal.”
Doğru. Her şeyin düğüm olduğu bu dönemde bir şeyleri unutmam garip değildi.
Etin anca yarısını yiyebilmiştim. Daha fazlasını midem kabul etmiyordu. Önümde ki diğer atıştırmalıklara hiç dokunmamıştım bile. Elimde ki çatalı ve bıçağı tabağın üzerine koyup deniz manzarasına kafamı çevirdim.
Boğazın hemen altında, bir teknenin içinde, çalışan adamı saymazsak tek başımızaydık. Etrafta ki görüntüyü hiçbir zaman bu kadar yakın görmemiştim. Şimdi ise tam yakınında bir teknenin içinde yemek yiyordum.
“Çok güzel,” dedim dalgın dalgın manzara bakarken. Ellerimi çenemin altında tutuşturmuş ve büyük bir hayranlıkla denizi seyrediyordum.
“Öyle,” dedi Kandemir. Denizde ki bakışlarım onu bulduğunda onun da beni izlediğini gördüm. Derin bir nefesle, “Çok güzel,” dedi.
Bana dediğini biliyordum.
Yutkunup gözlerimi tekrardan deniz manzarasına çevirdim.
Gerçekten bana hissettirdiklerini anlatamıyordum. Nerden bilebilirdim ki hayatımın bu kadar odak noktası olacağını? Nerden bilebilirdim ki Kandemir'in bir zaman sonra benim sevdiğim adam olacağını?
Nerden bilebilirdim ki beni seveceğini?
“Bazen eski zamanları çok özlüyorum,” dedim denizin dalgalarına bakarken. Sallanan tekne biraz midemi bulandırmış olsa da bu ağır bir şey değildi. Çalışan adamın nerede olduğunu mera etsem de içeri de ki koridordan bir yere geçmişti.
Gözlerim deniz manzarasından ona çevrildi. Oturduğu sandalyeye yayılarak oturmuş, kol tutacağına kolunu yaslayıp başını ellerinin arasına almıştı. Bir şey sormasına izin vermeden, “Senden öncesini değil, bu olanların olmadığı zamanları özlüyorum,” dedim açıklık getirerek.
“Her şey daha sakin ve daha iyiydi.” Bir şey söylemeden dediklerimi dinledi. “yani bu kadar sorunla savaşmıyorduk. Ama sonra aklıma babam geliyor. Ondan habersiz yaşadığım yılları düşününce ona çok üzülüyorum. Bunların hiçbirini hak etmiyor,” dediğimde Kandemir kafasını sallayıp, “Sen de hak etmiyorsun,” dedi.
“Konu ben değilim,” dediğimde kaşları çatıldı. “Konu sensin Nare,” dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım.
Boğazını temizleyip, “O kadar olay da tek suçsuz sensin. Baban da suçlu, annende ve o adam da ama bir tek sen suçsuzsun,” dedi. İlk defa bu konu hakkında ki düşüncelerini benim ile paylaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEK
General FictionBir mahalle aşkı. Kandemir ve Nare... * Başımı çevirdim ve kahverengi gözlerine mest oldum. En çok gözlerini seviyordum. Beni kendine tutsak eden gözleri ölüm gibiydi. "Seni özledim," dedim bir anda. Bunu söylemeyi düşünmüyordum ama kalbimde ki duy...