36. BÖLÜM

8.9K 352 35
                                    


Keyifli okumalar!

Oy vermeyi unutmayınız lütfen:)

Verdiyseniz başlayalım.

Ona geldim...

Bugün sana gelmek için hazırlandım. Seni görmek için sana geldim... 

Ama bu iyi niyetli bir görüşme isteği değildi. Bu, seninle olacak yüzleşmemizdi.

Hazır değildim. Ne onunla konuşmaya ne de ondan duyacaklarıma. Derin nefes alıyordum ama sanki ciğerime hava gelmiyordu. Aldığım hava bana yetmiyordu, daha fazla hava lazımdı bana.

"Gitmek istemiyorum dersen, şimdi seni alıp gideceğim." Âşık olduğum adamın sesi gelince gözlerimi uzun binadan alıp ona baktım. Buraya gelmeden önce bana yine buna benzer şeyler söylemişti. Ama hayır, korkularımdan kaçıp cesaretsizliğimi yenecektim.

"Hayır, gidelim," dedim kararlı sesimle. Sesim net çıkıyordu ama içimde ki duygular sesim kadar net değildi. "Konuşalım ve bu konu bitsin." Kafasını sallayıp inmem için gözleriyle kapıyı işaretledi. "İn o zaman."

"Sen gelmiyor musun?" dedim aceleyle. O gelmeliydi. Gelmezse yapamazdım...

"İlk sen in Nare, arabayı park edeceğim," dedi. Derin nefes alıp gereksiz endişemi yok etmeye çalışıp arabadan indim. Mavi renge sahip olan önümde duran binaya baktım. Çok fazla uzun olmayan apartmanın yeni yapıldığı çok belliydi.

O kadınla birlikte burada yaşıyordu. Bizden sadece 1 saatlik uzak olan bu mesafede birlikte yaşıyorlardı.

Utanmadan hem de.

Arkamdan Kandemir elimi tutup, "Gidelim," dedi. Kafa sallayarak yaşadıkları binaya doğru ilerlemeye başladım onunla birlikte.

Binanın önüne geldiğimizde Kandemir elini uzatıp zile bastı. Boğazımda düğümlenen yumruğu zorla yutup, terleyen avucumu üzerime sildim. "Nare iyi değilsin," dedi Kandemir bana dönerek. İtiraz ederek, "İyiyim ben. Sadece biraz tedirginim," dedim ve ona dönerek yüzüme inandırıcı bir tebessüm koydum. Yüzünde bana inanmayana bir ifade olsa da bir şey demedi.

Belki de evde değillerdir diye düşünürken kapı otomatiği açıldı. Kandemir kapıyı iteleyip geçmem için yol açtı. Yavaş adımlarla ilerleyip binanın içine girdim. "2. Kat." Kandemir'in direktifi ile önümde ki merdivenlerden çıkmaya başladım.

Deli gibi konuşup ondan bir şeyler öğrenmek istiyordum ama yüzleşmeye de korkuyordum. Cesur bir kız değildim ben.

Dairelerinin olduğu kata geldiğimde dikkatimi etrafta ki süslemeler çekti. Kapı önünde küçük biblolar ve farklı süslemeler vardı, güzel gözüküyordu. Kandemir arkamdan geldi ve yanımda belirdi. "Niye açmadılar acaba?" diyerek merak ve tedirginlikle ona baktım. "Zile basayım mı?"

"Bas," dedi kafası ile zili göstererek. "Ama kendini zorlama. Bırak neyi söyleyeceklerse o söylesin. Belki de geçmişte sandığın gibi şeyler olmamıştır."

"Umarım, umarım senin dediğin çıkar Kandemir," dedim ve zile uzanıp bastım. Geri çekilip kapının açılmasını bekledim ve Kandemir'in elini tuttum sıkıca. "Kendime hâkim olamazsam sen araya gir," dedim sabırsızlıkla kapının açılmasını beklerken.

Kapı açıldı...

Beklediğim kişi değil, karısı, teyzem belirdi kapıda.

Gözleri beni görmesi ile birlikte şaşkınlıkla açılırken, yüzüne baktım içimde ki nefretle birlikte. Yüzü yaşlanmış, eski güzelliğini kaybetmişti. Gözlerinde ki şaşkınlık hissizliğe büründü, bana nefret ya da kinle bakmadı. Bana sadece baktı.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin