10. BÖLÜM

19.5K 628 57
                                    

Keyifli okumalar!

Bölümler ileride düzenlenecektir. Yazım hataları gibi sorunlarla karşılaşırsanız önemsemeyin. İleride ki bölümler daha düzenli ve özenli yazılmıştır.

Birkaç dakika dondum kaldım. Pınar ne diyordu böyle? Ne görmüştü ki de bunları söylüyordu? Kandemir ile aramızda bir ilişki dahi yokken dedikleri yanlış şeylerdi. Şaşkınlıkla gözlerine baka kaldım. O da biraz korkmuş ve nasıl bir tepki vereceğimi merak ediyordu. Ne diyebilirdim ki?

"Pınar, anlamadım ne diyorsun. Hangi ilişkiden bahsediyorsun?"
Cevap vermesini bekledim. Onda hangi izlenimi bıraktım da bu gibi cümleler kurabiliyordu? "Na're ben dün sizi cam da gördüm. Siz dün bitlikteydiniz yani," Kaşlarımı çatarak sinirle yüzüne baktım. Bizi görmüştü ve tek bir kelime söylememiş miydi?

"Eee, ne olmuş yani. Sen de hemen ilişkimiz olduğuna mı inandın. Ayrıca Kandemir ve ben arkadaşça buluşamaz mıyız?" Sinirli bir sesle yüzüne baktım ve şimdiden yüzünde ki pişmanlığı görebiliyordum. "Na're, ben, hani siz şey..."

Bir şeyi bilip bilmeden ortaya atlamanın sonucu bu olsa gerek. "Pınar, benimle onun arasında bir şey oldu ya da olmadı. Bu kimseyi ilgilendirmez kii, aramızda bir şey de yok. Dün de zaten önemli bir şey için buluştuk bu değil ki sana hesap veriyorum. Sadece bil ki gelip bir daha bana böyle şeyler söyleme diye." Yanakları kızarmıştı bile. "Özür dilerim, ben sadece merak ettim. Kandemir'e olan ilgimi görüyorsun. Eğer aranızda bir şey varsa ben aradan çekilirim." Dedi sakin bir sesle.

Kaşlarımı şaşkınlıkla yukarı kaldırdım. Pınar mı söylüyordu bunları? Aramız da bir şey yoktu ama ona karşı...

"Kandemir'e olan ilgini biliyorum ama dediğim gibi aramızda bir şey yok. Sen de bunu böyle bil ve bir daha böyle konular hakkında konuşmayalım."

"Hadi gir içeri." Hâlâ kararsız gözlerle bana bakıyordu. "Yanlış anlama beni. Kötü bir kadın olarak anılmak istemem. Görüşürüz." Dedi ve içeri girdi.

Derin bir nefes alıp yürümeye başladım. Bizi görmüştü ve bir şey söylememişti. Demek dün yalan söylediğimi bildiği halde yine bilmemezlikten gelmişti. Bilerek bu konuyu açmamıştım. Çünkü zararlı çıkan ben olurdum yalan söylediğim için. Ama ya bu sefer benden cesaret alıp daha çok Kandemir'e yanaşırsa?
O zaman ona bir şeyde söyleyemezdim. Her seferinde yine zararlı ben çıkıyordum.

Bu düşüncelerle kafeye gelmiştim bile. Nur'da gelmiş beni bekliyordu.
İçerisi sıcaktı ve bu beni rahat hissettiriyordu. Yanına gidip karşısına oturdum. "Nur,"
Portakal suyunu içmeyi bıraktı ve keskin ela gözleri ile bana baktı. "Sonunda gelebildiniz demek."
Kabanımı çıkarttım ve diğer koltuğa bıraktım çantam ile birlikte. Ona bütün bu olanları anlatacaktım. "Nasılsın?" Dedim ona bakarak.
Kalem gibi ince kaşları çatıldı. "Na're" dedi sonunu uzatarak. "Bırak şimdi beni. Sen bana olanları anlat. Dün neler oldu?" Yanımıza gelen garsona sütlü bir kahve istediğimi söyleyip gitmesini bekledim.

"Yani biraz karışık şeyler oldu." Dedim giden garsonun arkasından bakarak. "Burnuma çok pis kokular geliyor. Hadi bakalım." Ve ona her şeyi anlatmaya başladım. Bu sefer dışardayız diye daha yumuşaktı ama bazı yerlerde tepkisi de çok olmuyor değildi.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin