2. BÖLÜM

30.1K 920 99
                                    


Bölümler ileride düzenlenecektir. Yazım hataları gibi sorunlarla karşılaşırsanız önemsemeyin. İleride ki bölümler daha düzenli ve özenli yazılmıştır.

Nasıl böyle şeyler söylerdi, kendisi umursamaz bir adam olsada ben öyle birisi değildim. Kafama takar, gün boyu düşünürdüm. Düşünmüştüm de zaten. O sözlerden sonra onu orda bırakıp annemlere başım ağrıyor dedikten sonra Nur'u da alıp ayrılmıştım düğün yerinden. Daha yeni başlamıştı ama biz gitmek zorundaydık. Belki gitmesem de olurdu ama gitmek istemiştim.

Onunla bir kaç gündür fazla samimilik kurmuştum. Normalde bu kadar yanyana gelip, bu kadar sık konuşmazken şimdi ise başka boyutlara geçmiştik. Gereksiz yere hemde.

İş yerimde çocukların teneffüs saatinde sürekli onlar ile uğraşıyordum. 20 kişiye yakındılar ve nerdeyse hepsi çok şen şakraktı . Oyun oynamayı o kadar seviyorlardı ki, bazenleri eve bile gitmek istemiyorlardı. Şimdi ise son etkinliklerini yaptıktan sonra eve gitme saatleri gelmişti. İş saatim, birden beşe kadardı.

Onları eve uğurladıktan sonra, annemin istediği bir kaç eşyayı almak için yola koyuldum. Bugün evdeki bozuk lavaboyu yaptırmak için tesisatçı arıyacaktım. Evde anneme sorun çıkartıcak bir şey istemiyordum. Malzemeleri aldıktan sonra kendi mahallemize gelip Şükrü abinin yanına gittim. Kendisi tesisatçıydı. Elimdeki poşetler ile "Şükrü abi," diye seslendim içeri doğru. Bi kaç dakika sonra içerden gözüktü kendisi. "Oo Na're, hoş geldin kızım," diye selamladı beni.  "Hoş geldim abi," direkt konuya girdim. "Bizim evdeki lavabo akıtıyormuş da bi gelip baksan." O ise anlamayarak, "E ben bugün bizim çocuklardan birini sizin eve gönderdim ya yapsın diye. Allah Allah, yapmamışlar mı?"

Annem çağırmıştır kesin. "Ben istemdim muhtemelen annem istemiştir. "Tamam o zaman görüşürüz abi." Kendisi lafa atlayarak, "Dur bi dakika Annen Şule de istemedi ki. Kandemir söylemiş çocuklara yapsın diye." Kaşlarımı çattım, beni dinlememişti. Bir şey belli etmeden onu selamlayıp yürümeye başladım.

İstemediğimi zaten net bir şekilde belli etmiştim. Kendisi istediğini yapmak zorunda değildi. Biraz ilerleyip olduğum yerde durduktan sonra, telefonumdan numarasını tuşlayıp açmasını bekledim.

Bir kaç çalış sonra açıldı ben ise, "Ben sana demedim mi Kandemir, kimseyi gönderme diye. Ben halledicektim, sen niye karışıyorsun ki. Sana istemediğimi belli ettim ben zaten." Sinirli bir şekilde cevap vermesi için ona zaman tanıdım. "Ben de sana 'ben hallederim' demedim mi." Öyle bir şey dememiş, uzatmamam için uyarmıştı. "Ne olursa olsun. Benim meselem, benim hayatım. Sanane. Bir daha sakın karışma!" Bir şey demesini beklemeden telefonu suratına kapadım.

Bana karışsın, benimle ilgilensin istemiyordum. Sadece uzak dursun, bu kadar. Ondan istediğim tek şey buydu. Elimdeki poşetler ile eve gidip anneme istediklerini verdikten sonra duş almak için banyoya girip bi' duş aldım. Lavanta yağını da sürüp duşumu tamamladım.

Biraz Nur ile konuştuktan sonra evde canım sıkıldığı için yürüyüşe çıkmak istedim. Anneme haber verip, ayakkabılarımı giyip dışarı adımladım. Saat yedi'ye doğru geliyordu ama mahalle hâla canlıydı. Sürekli geçip giden insanlar ve oynayan çocuklar ile doluydu. Kendi başıma bir şeyler yapmayı çok seviyordum ve uzun zamandır kilden tabaklar yapıyordum. Evde kil hamuru bittiği için almam lazımdı.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin