Keyifli okumalar!
Oy vermeyi unutmayın!
●
Kandemir bana şaşkınlıkla baktıktan sonra dediklerimin doğruluğunu ölçmek için, "Emin misin?" dedi. Biraz ondan uzaklaşıp tepiklerini daha iyi görmeyi sağladım. Yüzünde kararsız bir görünüm vardı. Her seferinde bu ilişkiyi ben saklamak istemiştim ve şu an da doğal olarak bana biraz güvenmiyordu.
"Hem de fazlasıyla. Evet, başlarda kendimize ve ilişkimize güvenmemiş olsam da şu an senden ve kendimden çok eminim. Evet, sürekli kavga ediyoruz ama her ilişki de olmaz mı zaten? Bununda üstesinden gelebiliriz bence" Yüzüne umutla ve içimde ki heyecanla baktım. Artık herkes bilsin istiyordum.
"Yani gidip annene bizi anlatacağız değil mi?" Kafa salladım tekrardan. Baldırımda duran sert ve kemikli ellerini tuttum. "Neyi bekliyoruz ki? Biz yetişkin insanlarız. Annemlerden saklamamız zaten en başından hataydı ama benim yüzümden söylemedik. Şimdi ise kendime güveniyorum," dedim kararlılıkla. Gözlerimden her şeyi rahatça görebiliyordu.
"Söyleyelim." Elimi daha çok sıkı tuttu. "Dediğin gibi, neyi bekliyoruz ki? Hadi, gidip söyleyelim." Sevinçle kafa salladım ve içimde ki kıpırtılar yüzünden dudaklarımı ısırdım. Sanki yaptığım bu hareket içimdekileri söndürebilecekmiş gibi.
Arabadan beraber inip ele ele tutuştuk, bina kapısını kendi anahtarımla açıp içeri girdik. Heyecanla, derin nefesler eşliğinde kendi katımıza çıkmaya başladık. Normalde kısa süren merdiven yolu bugün bir ömür gibi gelmişti. Merdivenler sanki çık çık bitmiyordu.
Kapının önüne geldiğimizde kalbim saatli bomba gibi atıyordu artık. Kandemir'de bu halimi anlamış gibi tuttuğu elimi dudaklarına götürüp yumuşakça öptü. "Sakinleş, heyecandan gideceksin şimdi." Sesin de ki yumuşaklık beni de sakinleştirdi ama o konuşmayı bitirdiği an tekrardan başladı imde dinmeyen heyecanım.
Benim şu an onun sesine ihtiyacım vardı.
"Az önce bu kadar heyecanlı değildim ya ben. Ne oldu da bu kadar heyecanlandım?" Dudakları yavaşça yüzünde dağıldı. "Cesaret ekmeğini yemden önce düşünseydin bunları." Alayla konuşmasına karşın bir şey demeyip derin nefes aldım. Elimi kapıya uzandı tıklanmak için ama Kandemir beni durdu sesiyle. "Eğer istersen sonra da konuşabiliriz." Gözlerimi kapıdan çekip yüzünde tuttum. "Konuşup bitirelim artık, bunu istiyorum."
Önüme dönüp elini elinden yavaşça çektim ve havada asılı kalan diğer elimle kapıyı tıklattım. Geri çekildim ve nefeslenerek kapının açılmasını bekledim. Kandemir'e döndüğüm de yüzünde ki tebessüm ile karşılaştım. "Ne gülüyorsun ya," dedim ağlamaklı ses tonumla. "Bu hallerini dışarıdan izleyebilseydin eminim sen de çok gülerdin." Umursamazca pantolonun ceplerine ellerini soktu.
Umursamazlık seviyem onun kadar olabilseydi şu hayatta sanırım her şeyi başarabilirdim.
Önüme dönmemle kapının açılması bir oldu. Görmeyi istemek istediğim en son kişi karşımda belirdi. "Neriman teyze, sen de mi buradaydın." Yüzünde ki gülümsemeyle baktı bana. "İkili kombo," dedi Kandemir sadece benim duymamı ister gibi. "Bir kahve içmeye geldim. Gelin birlikte içelim." Kapıdan çekildi geçmemiz için. "Ben geleli yirmi dakika olmadı, şansa bak." Ayakkabımı çıkartıp içeri girdim.
"Aynen şansa bak," dedim kendi kendime. Neriman teyzeye ayrı söylemeyi düşünürken onu burada görmek beni şaşırtmıştı. Kandemir'de arkamdan geldiğinde yüzünde ki sırıtma eksilmedi. "Sen istedin," dedi yanımdan fısıldayarak geçerken. "Gel kızım, annen de mutfakta kahve yapıyordu, size de yapmasını söyleyeyim ben," dedi yanıma gelerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEK
General FictionBir mahalle aşkı. Kandemir ve Nare... * Başımı çevirdim ve kahverengi gözlerine mest oldum. En çok gözlerini seviyordum. Beni kendine tutsak eden gözleri ölüm gibiydi. "Seni özledim," dedim bir anda. Bunu söylemeyi düşünmüyordum ama kalbimde ki duy...