35. BÖLÜM

9.8K 411 21
                                    

Keyifli okumalar!

Oy vererek beni motive edebilirsiniz. Emeğimin karşılığını alamadığımı düşünüyorum maalesef...

Yemek yediğimiz masada oturmuş, uzaktan sallanan çocukları yüzümde ki gülümseme ile birlikte izliyordum. Kahvaltımızı çoktan yapmış, karnımızı doyurmuştuk. Nur, annem ve Neriman teyze ormanlık alanda gezmek için yürüyüşe çıkmıştı. Ben de Kandemir'le birlikte masada oturuyordum.

"Sallanmak ister misin?" Kandemir'in sesi beni daldığım yerden sıyırdı ve dikkatimi ona çevirdi. Ben masanın iç tarafında oturuyorken o, dış taraftan oturmuş kollarını arkadan masaya yaslamıştı.

"Bilmem. Olur mu ki?"

"Gel," diyerek ayaklandı ve elini bana uzattı. Heyecanlandım ve masanın içinden ayaklarımı çıkardım. Elini tutup onu takip etmeye başladım. Buraya gelen çocukların aileleri onlara eğlenmeleri salıncak yapmışlardı ağaca.

"Çocuklar," dedi ilerideki çocuk kalabalığına seslenerek. "İzin verir misiniz biz de binelim?" Gülerek çocuklara baktım. "Olur abi," dedi salıncağa binen çocuk ve sallanmayı kesip salıncaktan indi. "Gelin biz de yakan top oynayalım," dedi arkadaşlarını kast ederek. Hep birlikte koşarak topa ilerlediler ve bağırarak aralarında gruplaşma yaptılar.

Hemen Kandemir'in elini bıraktığım gibi salıncağa bindim ve sert ipi sıkıca tuttum. Kandemir arkama geçti ve belimden tutarak yavaşça beni sallamaya başladı. İlk başta yavaş olan salıncak giderek hızlanmaya başladı.

"Daha hızlı," dedim mutluluk içinde. O kadar güzel bir duyguydu ki, sanki kendimi uçurumun tepesindeymiş gibi hissediyordum. "Kandemir, bu çok güzel," dedim kahkaha atarak. Her ileri gittiğimde yerdeki topraktan uzaklaşıyordum. Ayaklarım kendiliğinden öne doğru gidip salıncağa daha fazla hız katıyordu.

Eli artık belime değmiyordu bile. Saçlarım yüzüme değip, gelen rüzgar yüzünden geri gidiyordu. "Daha hızlısını ister misin?" dedi arkamdan. Hevesle, "Evet!" diyerek bağırdım. Sonra bir anda hiç gitmediğim kadar hızlıca yükseğe çıktım. Nefesim yarıda kesilirken, "Oha abi!" dediğini duydum az önceki çocuğun.

"Bir daha yap," dedim hızlı bir nefes verip yere alçalırken. "Yine yap Kandemir," dedim heyecanlı sesimle. Sonra tekrar yaptığında az önceki gibi yükseğe uçtum. Gözlerimi kapadım ve büyük bir zevkle ileri geri gittim. "Yine yapayım mı?" Her ne kadar istesem de kahvaltıyı yeni yaptığım için midem bulanmaya başlamıştı. "Midem bulandı," demekle yetindim.

"Durdur kendini," dese de hayır anlamında kafa salladım. "Kendi kendine dursun," dedim. Zaten yavaş yavaş salıncağın hızı azalıyordu, artık etrafımı daha net görüyordum. Kandemir salıncağın arkasından çıktı ve önüm de belirdi. Salıncak yavaşça durdu, sıkıca tuttuğum ipi bıraktım ve terleyen ellerimi kotuma sürdüm.

"Acayip iyiydi," dedim gülerek. Yanıma geldi ve sağ elini yüzüme götürüp dağılan saçlarımın bir kısmını kulağımın arkasına götürdü. "Yüzün kızardı," diyerek saçlarımda ki eli yanağıma gitti. Bu hareketi bana o geceyi anımsattı. Aynı pozisyon, farklı mekanlar.

Belki de onun da aklına o gece gelmiş olmalı ki bakışları değişti. "İleride kendimize ait bir evimiz olursa salıncak alacağım senin için." Gözüm yüzünde sabit kaldı. Onunla evlenmek... Hayal gibi bir şeydi.

"Almamı ister misin?" Gözü gözlerim de geziyor, ne söyleyeceğimi bekliyordu. "Salıncak almamız için teraslı bir evde oturmamız lazım," dedim tebessüm ederek. O da tebessüm etti ve "Evleneceğiz yani?" dedi merakla. "Tabii ki de evet!" dedim ve "Yoksa benimle evlenmek istemiyor musun?" diyerek sahte bir şüpheyle yüzüne baktım.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin