13. BÖLÜM

18.5K 551 43
                                    

Keyifli okumalar.

"Görüşürüz!" İş arkadaşımdan ayrılıp otobüs durağına yürüdüm. Bugün Kandemir ile buluşacaktık. Sabah, normal günlere göre biraz daha güzel giyinsem de yine de çok yorulmuştum. Bu yüzden o güzellikten pek bir eser kalmamıştı.

Bu aralar otobüs nedense biraz geç geliyordu. Bu durumun şu an için bir sıkıntı çıkarmamasını diledim. İş çıkış saatine de denk geldiğinden durak bi hayli kalabalıktı. İnsanlardan uzak bir yerde durup, otobüsü bekledim.

Biraz beklemenin ardından otobüs geldi ve kalabalıkla birlikte otobüsün içine girdim. Akbil'i basıp yer olmadığı için ayakta bekledim. Sürekli inip duran insanlar ve gelen insanlar yüzünden itilip duruyordum. Bu durum ineceğim yere kadar devam etti. En sonunda durağımın gelmesiyle kalabalıktan sıyrılıp aşağı indim.

Sinirle giden otobüse bakıp yürümeye başladım. Kendi arabamın olması artık bir istek değil bir ihtiyaç haline gelmişti. Kendi şartlarım altında imkansız olsa da belki yıllar sonra kendi arabam olabilirdi. Kim bilir?

Uzun bir süre yürüdüm ve kafeye geldim. İçeri girip herhangi bir masaya oturup Kandemir'in gelmesini bekledim. Garson yanıma geldi ve bir şey isteyip istemediğimi söyledi. Sütlü bir kahve ve elmalı turta istemiştim. Genelde işten döndüğümde oluyordum. Şu an sadece bunlar ile yetinecektim.O sırada sıkılmamak için telefona girip internet'te gezdim.

Gelen kahveyi yudumlayıp, elmalı turta'dan bir çatal aldım. Hafif bir tatlı olduğu için severek tüketiyordum. Biraz vakit geçirdikten sonra kafenin kapısı açıldı ve içeri Kandemir girdi. Elimde ki kahveyi yerine bırakıp, gözleri ile beni arayan adama baktım. Sağına döndü ve aradığı kişiyi buldu.

Bana doğru yürüdü ve yanımda durdu. "Hoş geldin." Dedim neşeyle.
Bir anda bana uzandı ve saçımı koklayarak alnımı öptü.

"Hoş geldim." Dedi ve sakince geri gidip yerine oturdu. Ben de dumura uğramış bir şekilde yüzüne baka kaldım. Seslice yutkunup gözlerimi kaçırdım. Yanağımdan  kızardığım net bir şekilde anlaşılıyordu. Ben bu öpücüğü beklemiyordum ki.

"Çok geç gelmedim değil mi?" O, sakince konuşurken benim bu halimin farkında değil miydi? Utançtan ölüyordum be adam.

Yerimde dikleşip bana bakan adama baktım. "Yooo. Erken bile geldin diye biliriz." Saçımı düzeltip görüş alanımı açtım. "Bir şey ister misin? Ben acıktığım için bir şeyler aldım."
Az önceki olanları unutmaya çalışıp kendimi bu ana vermeye çabaladım. Ya da çabalamaya çalıştım.

"Açsan başka bir yere gidelim." Diye bir teklifte bulundu. "Güzel burası. Doydum zaten." Onu böylece reddettim.

Bu sefer onun için gelen garson, Kandemir'e ne istediğini sordu. Sadece sade bir kahve istediğini söyleyip garsonu yanımızdan gönderdi. Baş başa kaldık böylelikle.
"Ee, bir şey demeyecek misin?" Masaya yaslanıp gözlerini yüzümde gezdirdi.

Onu ben çağırmıştım ama aklımda olan bütün düşünceler silinip gitmişti. Bir sonuca varmamız lazımdı ama nasıl ve nerden başlayacağımı bilmiyordum.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin