Keyifli okumalar!
Oy vermeyi unutmayın lütfen!
●
Nare?"
Kandemir'in sesi geldiğinde elimde duran dosya ile birlikte ona döndüm şaşkınlıkla. Kapıyı ne ara açmıştı, bilmiyordum. Sesi bile gelmemişti kulağıma. Gözleri ilk önce şaşırmış ifademe, sonra da elimde ki dosyaya kaydı. Yüzünde duran sakinlik ifadesi kasıldı. Dosyayı ellememi istemiyordu belki de.
"Efendim," diyerek mavi dosya kapağını kapadım. Gördüğüm yüz hafızama kazınmıştı ve çıkacak gibi durmuyordu. Kandemir'e bununla ilgili sorular sorabilirdim.
"İyi misin? Başın hâlâ ağrıyor mu?"
Kafamı iki yana sallayarak, "Ağrımıyor. Şu an daha iyiyim," dedim. Sonra dosyayı hafiften havaya kaldırıp, "Bu ne?" diye sordum. "İçinde birisinin fotoğrafı vardı."
Kapı kenarından ayrılarak yanıma geldi ve elimden dosyayı yavaşça aldı. "Bu dosyayı görmen için buraya bıraktım. Seninle bu konuyu konuşmak istiyordum," diyerek bana baktı. Ne konuşacağımızı merak ettim.
"Burası neresi peki?"
Kandemir, "Kendi evim," deyince şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalktı. Onun evi mi vardı? Bu halimi görünce, "Arada sırada buraya kalmaya geliyorum," diyerek açıklama yaptı. "Yıllar önce almıştım."
"Burası da odan mı?" diyerek bu sefer daha dikkatli inceledim etrafı. Az önce uyuduğum orta boyda beyaz yatak ve ona uyum sağlayan beyaz bir dolap vardı. Odanın kalan diğer taraflarıda beyaz olması garipti çünkü burası hiç de Kandemir'in odası gibi değildi.
"Benim değil, senin odan," dediğinde kafam hızla ona doğru döndü. Burası benim odam mıydı? Bana mı hazırlamıştı bu odayı? Benim için miydi?
"Niye ki? Yani neden?"
"Belki burada kalmaya gelirsin diye çok önceden yaptım burayı." Gözleri gözlerimden ayrılıp odanın içinde gezintiye çıktı. "Eskiden burada olmanı çok hayal ederdim," dediğinde gözleri şaşkınlık içerisinde duran gözlerimi buldu. "Şimdi ise burada, hayal ettiğim yerdesin."
"Kandemir..."
"Salona geçelim mi? Sana söylemem gerekenler var," diyerek soru sordu ve cevap vermemi beklemeden arkasını döndüğü gibi geldiği yerden çıktı. Bana söyleyeceklerini merak ettiğim için arkasından ilerledim. Koridora çıkıp salon dediği yere gittiğimizde gözlerim etraftan bir dakika olsa bile ayrılmıyordu. Evine habersiz bir şekilde gelmiştim ve ilk defa görüyordum. Bu sebeple fazlasıyla meraklıydım.
Salon çok fazla minimalistdi. Her şey sade ve düzenliydi. Gri renkte olan L koltuğa oturup yanına gelmemi bekledi. Usulca arkasından giderek aramıza mesafe bıraktım ve yanına oturum. Ellerimi dizimde birleştirip merakla ona baktım.
"Evin çok güzelmiş," dediğimde sözlerimde ciddiydim. Ev her ne kadar sade olsa da benim hoşuma gitmişti. Kafa sallayarak, "Sağ ol," dedi. Sonra, "Dosyaya baktın mı?" diye sordu. Anına evet anlamında kafa salladım.
"O zaman o adamı da gördün, değil mi?" Yine kafa salladım.
"O adam-" Ben devam edemeden Kandemir sözümü kesip, "Teyzenin nişanlısı," dedi. Tahmin edip ama ihtimal vermediğim olay ile karşı karşıya kaldım. O adamın ismi yüzünden Cengiz olabileceği zor bir düşünce değildi. Ama Kandemir'in o adamla işi neydi? Asıl soru oradaydı işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEK
General FictionBir mahalle aşkı. Kandemir ve Nare... * Başımı çevirdim ve kahverengi gözlerine mest oldum. En çok gözlerini seviyordum. Beni kendine tutsak eden gözleri ölüm gibiydi. "Seni özledim," dedim bir anda. Bunu söylemeyi düşünmüyordum ama kalbimde ki duy...