58. BÖLÜM

4.4K 243 11
                                    

Keyifli okumalar!

Oy verip bana destek olabilirsiniz!

İyi günler dilerim.

💫

Eve gelmiştim. Odamda, babamın anneme verdiği hediye ile bakışıyordum.

Anneme bunu nasıl verecektim onu bilmiyordum. Paketin içinde ne vardı onu da bilmiyordum ve bunu deli gibi merak ediyordum.

Paketin içinde kolye değil, başka bir şey vardı.

Henüz babamı aramamıştım. O beni ne zaman arardı habersizdim. Aslında biraz gergindim. Bana aldığı hediye içindi bu gerginliğim. Ben mi çok büyütüyorum desem de büyütmediğimi biliyordum. Her zaman ilk yaşanılan şeylerin bir anısı olurdu insanda. Aldığı küçük bir şey olabilirdi ama bana verdiği değer milyonlarcaydı.

Derin bir nefes alıp hediye de olan bakışlarımı kestim. Ne kadar baksam o kadar çok merak ediyordum ve merakımın sonucuna varamayınca daha çok deliriyordum.

Sabahtan beri içeriden ses gelmediği için oturduğum yerden kalktım elimde ki hediyeyle birlikte.

Her ne olursa olsun annemin bu hediyeden haberi olmalıydı. Babamdan bana verilen bir emanetti ve ben emanete sahip çıkıp ona teslim edecektim.

Odamın çıkış kapısına gidip dışarı adımladığımda annemin varlığının mutfakta olduğunu tahmin ederek oraya gittim.

Ve evet, annem mutfaktaydı.

“Anne,” diyerek içeri girdiğimde bakışları bana döndü. Ocak başında yemek yapıyordu.  

“Efendim?” dediğinde elinde ki tahta kaşığı tezgâhın üzerine bıraktı.

Nasıl diyeceğimi bilmiyordum. Nasıl bir tepki verir bilmiyordum. Bana kızar mıydı onu da bilmiyordum.

Ayakta durmayı kesip mutfakta ki yemek masasına oturdum ve “Sana vermem gereken bir şey var,” dedim ona bakarak. Annemin gözlerinde ki merakı gördüm o an.

“Ne oldu? Ne vereceksin?” dedi yanıma gelip karşıma oturarak. Sesinde merak tohumları vardı.

Masanın altında ki hediye paketine bakıp nasıl vereceğimi düşündüm.

Annem babamın burada olduğunu bilmiyordu. Ona söylemek de istememiştim. Zaten hastalık sürecinden geçmişti ve zorlu bir dönemdi onun için. Babamın burada olduğunu duysa belki üzülürdü ya da çok fazla kızardı. O yüzden babamla sessiz kalmıştık ve annemden bunu gizlemiştik.

“Nare? Kızım?”

Annemin sesi geldiğinde daldığım yerden çekildim ve bana merakla bakan gözlerini gördüm.

“Anne,” dedim gözlerimi ondan ayırmayarak. “Senin kazan olmadan önce ben Bursa’ya gittim Kandemir’le.”

Annem Bursa kelimesini duyunca kaşlarını çattı. “Neden gittin?” diye sordu meraklı bir tonda.

“Sen demiştin ya baban Cengiz diye,” dedim gözlerimi kaçırarak. Bundan sonra zorlanacağım bal gibi ortadaydı.
Çatık kaşları düzeldi. Göz bebeklerinde ki ifade dumura uğradı. Bunu dememi beklemiyor olmalıydı.

“Onun yanına gittim ben. Onunla görüştüm ve babam olarak kabul ettim onu.”

“Nare,” dedi şaşkınlığın sahiplik yaptığı sesiyle. “Sen onunla mı görüştün?”

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin