46. BÖLÜM

7.8K 331 8
                                    

Keyifli okumalar!

Oy verip bana destek olabilir misiniz?

Bu arada Hayırlı Ramazanlar, geçen bölüm söylemeyi unutmuşum da🤭

Sıcak battaniyeye sokulup üşüyen bedenimi ısıtmaya çalıştım. Dışarısının soğuğu vücudumu hemen halsizleştirmişti. Üstüne üstlük dışarıda uyumanın halsizliği de vardı üzerimde. Akan burnumu her ne kadar çeksem de yine de akmaya devam ediyordu. Elimde duran beyaz peçeteyi burnuma götürüp temizledim.

Onun evindeydik.

Ben yatağına girmiştim ve o da bana ısınmam için içeride ıhlamur kaynatıyordu. Onun yatağında onu beklerken gözlerimi açık tutmaya zorluyordum. Hastalık bedenimi çoktan ele geçirmişti.

Akan burnumu tekrardan silip, önüme gelen saçlarımı arkama attım. Kapı yavaşça açıldı ve Kandemir elinde duran kupa bardağı ile yanıma geldi. Yatağın hemen köşesinin yanına bardağı koydu ve yatağa bir dizini atarak üzerime doğru eğildi.

Ne yaptığını anlamaya çalıştığım sıra elinin anlıma götürüp ateşimi kontrol etti. Büyük avucu anlımda kısa bir süre dururken Kandemir gözlerini kısarak yüzüme baktı. "Ateşin yok," diyerek geri çekildi ve bıraktığı kupa bardağını geri aldı. İçeceğimi anladığım için sarıldığım battaniyeden sıyrılıp, sırtımı yatak başlığına yaslandım.

"İç hadi," diyerek kupayı bana uzattı. Elinden kupayı aldım ve sıcak olan ıhlamurdan küçük bir yudum aldım. Sıcak olduğu için küçük küçük yudumlar alırken Kandemir, "Beğendin mi?" diye sordu. Evet anlamında kafa sallayarak ona baktım bardağı dudaklarımdan çekerek.

"Sen de içmek istemez misin?"

Kandemir dizinin tekini yere diğerini de yatağa koyarak bana baktı. Hayır anlamında kafa sallarken, "Senin içmen lazım," dedi. "Hasta olan sensin."

"O kadar da kötü değilim," dedim tekrar ıhlamurdan bir yudum alıp. "Sadece üşüyorum."

Bütün ıhlamuru içip kupayı tekrardan Kandemir'e uzattım. O da kupayı elimden alıp ayağa kalkarak çıkışa doğru ilerledi. "Bardağı bıraktıktan sonra tekrar yanıma gel," dedim arkasından konuşarak. Kandemir kapı kolunu tutup kapıyı açtığı sıra, "Yalnız uyumayacak mısın?" diye sordu bana dönerek.

Hayır anlamında kafa salladım. "Seninle birlikte uyuyacağım," dedim ve yaslandığım yatak başlığından sıyrılıp tekrardan yatağa uzandım. Kandemir bir süre kapıda dikilse de bardağı bırakmak için odadan çıktı. Kısa bir süre sonra tekrardan odaya giriş yaptı ve yanıma geldi.

Ona yer vermek için yatağın ortasında durmayı kesip geri çekildim. Kandemir boş kalan battaniye kısmını açıp yavaşça içine girdi. Benim bedenime nazaran onun koca bedeni yatağı kapladığında aramızda az bir mesafe kaldı. Ellerimi birleştirip başımın altına koyarak ona baktım.

Kandemir de gergin bir bakışla gözlerime baktı. Derin bir nefes alıp göğsünü havalandırdı. "Şimdi daha iyi misin?" Sorusuna kafa sallamakla yetindim. "Isındın mı?" diye sordu bu sefer.

"Isındım," diye fısıldayarak gözlerimi yumdum. Uykum yoktu ama gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.

"Kandemir."

"Bir yerlere gidelim," dedi sözümü keserek. Göz kapaklarımı açıp bana bakan harelere çevirdim gözlerimi. Az bir mesafede bana bakarken o da yorgun gözüküyordu.

"Seninle ben hiç yalnız kalamıyoruz. Hep bir sorun ve hep bir insan var aramızda. Bana alışamadın daha," dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. Ağzımı açıp konuşacağım sıra, "Öyle bir şey yok deme bana, çünkü var. Biz seninle hep sorunlarımız yüzünden kavga ederken bana alışamadın, beni tanıyamadın. Seninle rahat kalacağımız, kafa dinleyebileceğimiz bir yere gitmek istiyorum. Buna en çok da senin ihtiyacın var," dedi.

LÂYETEZELZEL | DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin