POYRAZ VE BORA-2-

2.5K 49 0
                                    

-

''Poyraz, okuldan kaçmışsın. Hemde matematik dersinde.''

Öğretmenlerden aldığı haberlere göre bugün karşısındaki çocuk okulu ekmişti.

''Başım ağrıyordu hatta bir ara böyle böğrümde bir sancılanma bir karıncalanma oldu. Görmen lazımdı. Dedim herhalde bu sefer gerçekten gidiciyim.''

Bora göz devirmekle yetinmişti.

''Devamsızlıkların artıpta babandan fırça yediğinde göreceğim ben seni.''

'' Matematik bu ya. Az insaflı olun. Anlaşılmıyor işte.''

''Poyraz sen değil miydin ben sayısalcıyım, ne demek sözelci diyen? Şimdi ne oldu?''

''Tamam, allah belamı versin yaptım bir hata vurma yüzüme. Ama bu demek değil ki hataya devam edilmeli. Bende kökünden çözüyorum sorunu. Derse girmeyerek hata yapmıyorum.''

''Sen beni deli edersin çocuk. Gerçekten. Haftaya pazartesi seni sözel sınıfına yollayacağım. Eksik kaldığın konuları hafta içi sınıftakilerden alır halledersin.''

''Ama ben sayısalcıyım. Matematik olmasa hepsini yapıyorum?''

''Sivri zekalı, tüm formüllerin temeli ve alt yapısı matematiğe dayalıyken nasıl matematik olmasa diyebilirsin?''

''Sen de amma abarttın. Yapıyorum ben, karışma sen bana.''

Bora ters bakışlar atmaya başlamıştı ki içeriye giren Helin Hanım ile bundan vazgeçmişti. Poyraz'ın annesiydi Helin Hanım. Oldukça akıllı bir kadındı. Poyraz'ı mutfakta görünce çatılan kaşları ile bir ona bir de Poyraz'a bakıyordu. Poyraz kurtar beni, annem bu sefer canıma okur bakışları atmakla meşguldü. Boğazlarını temizledi ve Helin Hanımın kendisine bakmasını sağladı.

''Poyraz'ın dersi boşmuş. Beni arayınca bende gidip aldım.''

Diye kendini açıklamıştı. Kaç yaşına gelmişti ama hala bu velet yüzünden arada bir bu kadına yalan söylüyordu. Hala şüpheci bakışlar atan kadın fazla üstelemek istemeyen bir şekilde onaylamıştı. Bu sırada da aç olup olmadıklarını öğrenmişti.

Karınlarını doyurduktan sonra Poyraz yeni aldığı filmlerden birini izlemeyi teklif etmişti. Teklifini kırmayıp odasına geçtiklerinde aldığı filmi yerleştirmiş ve yatağının yanında bulunan dolaptan cips ve iki içecek çıkarmıştı. Burası da onun zulası sayılırdı.

Filmi izlerken Bora'ya sokulmayı ve baş parmağını tutmayı ihmal etmemişti. Bunu küçüklükten beri yapardı. Küçükken yolda yürürken ya da herhangi bir anda el ele tutuşmayı seviyordu. Ancak ellerinin küçük olması dolayısıyla sadece baş parmağını tutabiliyordu Bora'nın.

Bora buna alışmıştı ve ona sokulan bedene sıkıca sarılarak filme odaklanmıştı. Film boyu saçlarına ufak öpücükler kondurmuş. Bebek sever gibi yanaklarını öpmeyi ihmal etmemişti.

Poyraz ise her öpüldüğünde gülümseyip daha da siniyordu göğsüne. Filmin ilk yarım saatinden sonra bu bir oyuna dönmüştü sanki. Geri kalan süre zarfınca filme odaklanamamışlardı ve film hakkında bir soru sorulsa kesinlikle bilemezlerdi.

Poyraz yanmaya başlayan yanaklarıyla Bora'ya dikmişti bakışlarını. Elini her zamanki gibi yanağına koyduğunda Bora gözlerini kapamış ve avuç içinden öpmüştü. Ona karşı olan bu tavrı ve ilgisi çok hoşuna gidiyordu. Bundan cesaret alarak çenesinden sıkıca öptü.

Öptükçe öpesi geliyordu ve buna engel olması sanki mümkün değildi. Her öpüşünde biraz daha yukarı çıkıyordu. Dudaklarına varmak üzere olduğu adamın sıcak ellerini yanaklarında hissettiğinde gözlerini açmıştı. Sanki dünyanın döndüğünü şu an fark ediyor gibi bir hali vardı. Gülümsedi Bora. Burnunu öptü ve bebeğini göğsüne çekti. Sıkıca sardı.

''Büyüdün ama hala aynı bebeksin.''

''Sana karşı öyle kalmış olabilirim.''

''Bende sana karşı hala aynı olabilirim.''

Poyraz, sindiği göğse ellerini koydu. Kalp atışları elinin altındaydı tamda. Kafasını kaldırdı ve ona bakan adamı gördü. Ona bakmaya doyamayan bir yanı vardı. Bir de bakmaya bile kıyamayan diğer bir yanı bulunuyordu. Bu iki tarafın çatışmasına bir kez daha şahit oldu iç dünyasında.

Yavaşça uzandığı yerden doğruldu ve Bora'nın tamda kucağına oturdu. Sonra tekrar sindi göğsüne. Amacı rahat bir şekilde uzanabilmekti.

Bora kucağındaki çocuğun kalçasına elini koydu, yavaşça okşamaya başlamıştı. Bir yandan da saçlarını öpüyordu.Sonunda uyarılmaya başladığını hissetmesiyle çocuğu kucağından apar topar indirdi ve ayaklandı.

Bundan nefret ediyordu. Ona karşı kontrolsüz olduğu her an kendine kızıyordu. Karşısındaki beden anlamaz bakışlar attığında daha da suçlu hissetti kendini. Poyraz anlamamıştı ama anlamaya çalışıyordu. Kapıya doğru ilerleyen Bora'ya nereye gittiğini sorabilmişti kapıyı kapamadan hemen önce. Aldığı tek cevapsa hazırlaması gereken dosyayı unuttuğu içün acele ettiğiydi.

İç çekti ve hala oynamaya devam eden filme göz gezdirdi. Bir anlamı kalmamıştı zaten. Bitmek üzereydi ve film boyunca bir şey anladığı söylenemezdi. Saate baktığında duş alıp biraz uyumak için mükemmel bir zamanlama yakaladığını düşündü. Üzerindekileri çıkararak banyoya ilerledi.

Banyoya girdiğinde köşede duran sepete üzerindekileri attı ve küveti doldurmaya başladı. O sırada aklı kalçasını okşayan Bora'ya gitmişti. Bunu düşününce utanmıştı. Üstelik ellerini hissetmenin iyi hissettirdiğini düşündü. Aklının başka yerlere kaymasıyla düşünmemeyi seçmişti.

Saçma sapan yerlere varmasından çekiniyordu. Bazı şeyler yaşanırken özeldi ve sorgulanınca tam anlamıyla büyüsü bozuluyordu. Onunla ne yaşıyorsa güzeldi, baktığı nokta da bu olacaktı.

-

Poyraz Boradan küçük. Ancak Bora abartılacak kadar büyük değil. Bu yüzden uyumlular bana kalırsa.

-Ayaz

BERCESTE +18 B×B G×G B×G +Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin