-
Çocuk kulaklarını kapamış ve yan odadan gelen seslerin ruhunu boğmasını izliyordu. Gece annesi her zamanki gibi yanına gelmiş, saçlarını seve seve tehtit dolu uyarılarını savurmuştu.
"Eğer bu durumdan babanın haberi olursa hem annesiz, hem babasız kalırsın Kuzey. İstemezsin bunu değil mi çakır gözlüm?"
Daha sonra annesi ısırılmaktan yer yer yara olan dudaklarıyla saçlarına öpücük kondurmuştu.Yine korkudan titrediğini gördüğü oğlunu ninniyle uyutmaya çalışmıştı. Babasının her işte olduğu gece böyle bitiyordu.
Uykusundan tanıdık seslerle uyanmıştı. Utanıyordu. Utanması gereken insanlar alnı ak başı dik şekilde gezerken o hiçkimsenin gözünün içine bakamıyordu.
"Ihm... Hadi Tolga! Daha sert!"
Annesinin sesini duymaya daha fazla dayanamadı. Gözleri doldu. Yatağında küçücük kaldı. Annesinin karnındaymış gibi cenin pozisyonundaydı. Gözlerinden zayıf yanaklarına gözyaşları dökülüyordu. Bitsin artık, diye düşünüyor, tiremesinin geçmesi için saniyeler sayıyordu. Bu işkencenin bitmesini bekliyordu.
Aniden kapıda duyduğu anahtar sesiyle korkusu arttı. Babası gelmişti! Annesiyse bunun farkında değildi. Babasının en yakın arkadaşına isteklerini en mide bulandırıcı şekilde dile getiriyordu. Üzerindeki yorganı attı. Küçük çıplak ayakları zemini buldu ve karanlık odada küçük adımlarla kapıya yaklaşmaya başladı. Babası sesleri duymuştu. Siyah gözlü çocuk kapı aralığından lambayla aydınlanmış koridora baktığında babasının hızla odanın kapısına gelmeye çalıştığını gördü. Kapı kitli olduğundan o sinirle kapıya bile vurmamış, direk kırmıştı. Gördükleriyse tüm tüylerinin ürpermesini sağlayacak görüntüydü.
Karısı, canından çok sevdiği kadını bir başkasının koynundaydı. Canım dediği, sırtını yasladığı, emanet edip sofrasına oturttuğu çocukluk arkadaşının koynunda ve açıklanabilecek bir durumdan oldukça uzaktı.
Babası polisti küçük çocuğun. Gece nöbeti olduğundan her zamanki gibi öğleye doğru eve gelecekti. Fakat rahatsızlandığını hissetmiş, zor da olsa eve gitmek için izin almıştı. Bu görüntüyle karşılaşmak yerine o gece orada hastalanıp acı çekmeyi yeğlerdi. Annesinden gelen yalvarma sesleri artık değişmişti. Babasına yalvarıyordu.
Babası yani Keskin Bey'in ciddi sinir kontrol problemi vardı. Oğlununki gibi gece karası gözlerinden, delilik akıyordu. Belinde bulunan üzerine zimmetli silahı aldı. Bu sırada küçük çocuk kapıyı açtı, babasını çağırdı, ama babası onu görmüyordu bile.
Ardından altı el silah sesi duyuldu. Üç el annesinin vücuduna, geri kalan ise hep amca bilip sevdiği Tolgaya sıkılmıştı.O gece, orda bitmemişti elbette.
Babasının ellerinin titrediğini görebiliyordu. Anne diye feryadı bile babasını kendisine döndürememişti.
Babasının aslan oğluydu o. Güçlü, cesur, aslan yürekli oğlu. Ama artık babası ona karşı bir mahçupluk duyuyordu. Gözlerinin içine baktı ve
"Özür dilerim..."
Ardından silahı kendi şakağına dayadı. Küçük çocuk mahvolmuştu artık. Ona doğru atılmak isterken ayaklarının yanına serilen ceset, çocukluğunun son gününe keskin bir nokta koydu. Gözleri açık bir şekilde karşısında duran babasıysa yalnızlığının temelini atan ilk kişi olmuştu.
O günden sonra, Kuzey'in hayatı hiçbir zaman iyiye gitmedi.
***
Kuzey bir kaç saattir zar zor daldığı uykusundan ter içinde sıçrayarak uyandı. Bu sıra göğsünde olan kızı farketti ve doğrulmadan nefeslerini düzenli bir hale getirmeye çalıştı ama nafileydi. Kan ter içindeydi. Kızın başını nazikçe yastığa koymuş ve oturmuştu. Komodinin üzerindeki sürahiyi almış, bardağa dökme zahmetinde bulunmadan başına dikmişti.
Koca bir sürahi su bile içindeki yangını söndürememişti. Geceden perdeleri kapadığı için odaya güneş ışığı gelmiyordu.Saatin kaç olduğunu tahmin edemedi. Duvardakı elektronik saate baktığında öğlenin çoktan geçtiğini gördü. Gece ikisi de fazla fazla yorulmuştu.
Yatağında uyuyan minik bebeğine baktı. Teni tamamen onun izlerinden ibaretti ve çok asil duruyordu. Onu ne kadar izledi kendisi de bilmiyordu. Ona baktıkça nefesleri yük gibi gelmiyordu. Yanına ilerledi ve saçlarına hissetmeyeceği kadar hafif bir öpücük kondurdu.
"Evin benim yanım, küçüğüm... Benden gitmek yok." diye fısıldadı.
Üzerinde olan tek kıyafeti, yani baxeri çıkardı ve duşa ilerledi. Soğuk bir duş, onu düşüncelerden ve içindeki hisslerden uzaklaştırma gücüne sahipti.
***
Kuzey karakterini yazarken, özellikle de geçmişini düşünüp aklımda toparlarken duygulanıyorum. Kendimden küçük de olsa bir parça gibi. Tabiki Nare de öyle ama Kuzeyin küçük haline sıkıca sarılıp, geçecek demek istiyorum.
-Sanem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
Novela JuvenilKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...