-Aylar içerisinde kız bazı şeyleri farketmişti. Bunun ilki, Kuzey'in çok güçlü olduğu ve onu incite bilecek ihtimallerin çok az olduğuydu. Bir diğeriyse Kuzey'in zaaflarıydı.
Zaaflar bir insanı yöneten en korkunç duygudur. İradeye bağlı değildir. Düşüncelerden üstündür ve hisslerin kırmızı noktalarını iyi bilir. Kuzey en büyük zaafını bulmuştu, Nare'ydi.
Kendisiydi yani.
Tabiki bunu gözlemlemeden kısa sürede anlamak mümkün değildi. Kız ilk önce bunu düşünürken kendisine saçmalama demiş olsa bile beyni mantıklı düşünceler öne sürüyordu.
Adamın gece çok kötü kabuslar gördüğünün farkındaydı. Buna defalarca kez şahit olmuştu. Sakinlemesinin uzun süre aldığı, yorucu ve korkunç olduğu ortadaydı. Ne yaparsa yapsın sonunda yine yeşil gözlü kıza geliyor, başını boynuna gömüp ciğerlerini kızın kokusuyla dolduruyordu.
Bencilliği kıskançlığa dönmüştü. Onu paylaşmak istemiyordu. Kuzey'in, daha önce birilerini kıskandığını görmemişti oysaki.
Bazı geceler, Nare'yi bilerek erken uyutur saatlerce izlerdi. Geceleri uyumaz, sanki tüm yüz çizgilerini aklına kazırdı. Onun olduğunu fısıldadığı binlerce an vardı. Kadınım dediği, ona ait ettiği. Belki de ona ait hissettiği.
Nare de bunu kullanmıştı.
"Eğer beni buradan çıkarmazsan, yanında olmam. "
Kuzey burada Nare'nin her anlamda yanında olmayacağından bahsettiğini iyi biliyordu. Yanından ayrılamazdı. Kuzey buna izin vermezdi. Genç kızın sinirlerinin son saatlerde gergin olduğunun da farkındaydı. O yüzden üstelemedi.
Nare'nin yanına geldi ve yürümesine yardım etmek adına elini koluna koyduğunda Nare başının dönmesini umursamadan sert bir hamleyle kolunu çekti.
"Dokunma." dedi dişlerinin arasından, sadece ikisinin duyabileceği bir tonda.
Siyah gözlü adam sabır diliyordu. Yavaş yavaş sinirlendiğini de hissediyordu. Bir şey dememek için yumruklarını sıktı. Ağır adımlarla Nare'yi takip ediyordu artık.
***
Eve geldiklerinde Nare Kuzey'in yüzüne bile bakmamış, odalarına bile geçmemişti. Telefonunu ve kulaklığını almış, boş odalardan birine geçmişti. Oda düzenli olarak temizlense bile nevresimleri değiştirme ihtiyacı duymuştu. Dolaptan takımlardan birini aldı. Yatağa bıraktı ama bembeyaz yatağı görünce bile aklına ilk gelen şey yerin kan içinde olduğu ve Denizin beyaz gömleğinde tek beyaz yer kalmayışıydı.
Vücuduna ürperme geldiğini hissetti. Bunları gözünü kırpmadan yapmak korkunçtu. Kaç kişi canını yakmıştı? Çok olduğu kesindi. Kuzey'in çok zülm ettiğinin, kan döktüğünin, can yaktığının kesin olduğu gibi.
O eller ona dokunmuştu.
Sevmişti, kimsenin sevmediği saçlarını o sevmişti. Örmüştü bile. Halbuki Nare saçlarını örmeyi bile annesinden değil kendi başına öğrenmişti. Kuzey'e aylar içinde o kadar alışmıştı ki, gerçekten attığı kahkaha bile o evin duvarlarına çarpmıştı.
Her seferinde yemek yemek için onu bekliyor, onu işe yollarken onunla birlikte kıyafet seçiyordu.Bazı günler gece çok geç gelirdi ve o olmadan uyuyamazdı Nare. Sanki babasını bekleyen küçük bir çocukmuş gibi onu bekler, sonra göğsüne sinip ninnisini dinlerdi. Gün geçtikçe içinde olan sevgiye aşina oluyordu. Aşkı hissediyordu. Özellikle onun yanında birini gördüğünde. Bazen müşterileri, bazen arkadaşları olsun, bir kadın ona gülümsediğinde Kuzey de karşılık veriyorsa Nare delirirdi içten içe. Kıskançlığı saçının tellerinde bile hissederdi.
Ama bu farklıydı işte.
Orada düşünerek saatlerini geçirdiğinin bile farkına varamadı. Düşüncelerinden sıyrılmasına, kapısının çalması sebep oldu. Kapıda anahtarı görünce ne zaman kitlediğini bile hatırlayamadı.
Ardından Kuzey'in sesini duydu.
"Nare... Aç kapıyı. Bana zor kullandırmak zorunda bırakma. Yemek yemen lazım, ilaç saatin birazdan."
"İstemiyorum."
"İsteyip istemediğini sormadım."
"İstemiyorum Yener! Sen sormadın ama ben söylüyorum. İstemiyorum. Yemeyeceğim ve sen bana bu defa istemediğim hiçbir şeyi yaptıramazsın."
Nedenini bilmese bile Nare'nin gözü doldu. Kapıya doğru gitti, eli kapı kolundaydı ama aşağı indirmedi. Gururu o kapıyı açmasına izin vermiyordu.
Kapıya sırtını yasladı ve yere çöktü. Telefonunu çıkarıp müzik uygulamasına girdi ve listeyi karıştıra basıp müziğin tüm odayı doldurmasını bekledi.
"Geçerim kendimden hepten
Yürürüm bu yolu yekten
Gece ve gündüzüm hep sen
Aklımda hep sen..."Bu sırada kapıda bir hareketlilik hissetti. Sesler duyuyordu. Kapının hafif ses çıkarmasıyla Kuzey'in de kapıya yaslandığını anladı. Ardından sesini duydu.
"Kendime gelirim ararım seni
Sayılı günleri karala karala
Buluşmak için bi' neden mi var
Kendini boş yere parala parala..."Sesini duydukça mahvoluyordu sanki. Bacaklarını kendine çekti ve başını kapıya yasladı göz yaşı yanağından boynuna nehir açarken.
"Gururu boş verip yanıma gel..."
Şarkının bu kısmından sonra durdu. Bir süre eşlik etmeden öylece dinledi. Sanki demek istediklerini şarkı söylüyordu.
"İllegal ortağım benim
Üstümde kokun ve tenin
İçime çekerim seni
Bırakmam seni ben yemin..."Sona doğru sesi boğuklaşıyordu. Acı çekiyor gibiydi.
"Gitme demem hiç istemem
Bunun sonu nereye gidiyor
Kal yanımda gitme demem
Kal kalbimde gitme desen..."Şarkının bitmesine fazla kalmadan yeniden hareketlenme hissetti. Muhtemelen ayağa kalkmıştı.
"Bir canavarla aynı evdesin ve bu canavar seni bırakmayacak. Çünkü bırakırsa ölür. Seni öldürecek belki ama nefes aldığın bir hayat yaşaman için elinden geleni de yapar, yapacak. "
Bu cümleler, belki de Kuzeyden duyduğu en samimi cümlelerdi.
***
Selaaam.
Medyadaki şarkı benim için özeldir, rahatlatan bir şarkı. Anlamı ve ritmi de çok güzel. Dinlemeyi sevdiğim bir şarkı kısaca.
Genelde Ayazla kavga ettiğimde dinlediğim bir şarkı. Buraya yakıştığını düşündümm... Garip bir aurası var ve sanki birinin birine olan aitliğini, bağını anlatıyor. Listenize eklemenizi tavsiye ederiim.
-Sanem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
Teen FictionKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...