-Son günlerde Arif biraz garipti. En son oynadıkları oyundan sonra ondan hayatının en büyük itirafını yapmasını istemişti Aslı. Arif ise düşünmesi için biraz süre ver diyerek zaman tanımasını söylemişti. Buna hayır dememiş ve izin vermişti. Ama şimdi Arif ortalarda yoktu. Yazıyordu ama cevap vermiyordu.
Aslı: Kaç saat oldu hala ortalarda yoksun Arif. Neredesin? Bak artık telefonuna.(20.16)
Aslı: Endişelenmeye başlıyorum. Lütfen dön bana.(21.35)
Aslı: Alt tarafı bir iyiyim yazacaksın be adam, çok mu zor?(22.10)
Aslı: Hay ben senin telefon kullanım anlayışını sikeyim Arif, oldu mu?(22.44)
Aslı: Sen gerçekten beni delirtiyorsun!(23.00)
Sohbetten çıktıktan sonra Arif'in en yakın arkadaşına yazmak geldi aklına. Endişe ve stresten bunu daha önce akıl edememişti. Kendi kendine nasıl bu kadar aptal olabilirsin diye söylenirken Arif'in en yakın arkadaşı Murat'a yazdı. Onun numarasını zamanında sana ulaşamazsam ona yazarım diyerek almıştı. Bunu yaptığı için kendini tebrik etmeyi ihmal etmeden Murat'a yazdı.
Aslı: Murat, Arif'ten haber alamıyorum saatlerdir. Nerede biliyor musun?(23:04)
Murat: Arkadaşları ile bara gidecekti. Almanyadan geldiler falan diyordu.(23.08)
Aslı: Barın adını ya da nerede olduğunu dedi mi? Dediyse lütfen söyle.
Murat: Yani yenge bir şey demedi. Ama her zaman gittiği mekanlardan birinde olurlar.
Kendisine yenge demişti. Ekranla bakışmayı kesmesi gerekse bile nedense kalbi hızlanmıştı. Bunu yok saymaya çalıştı ve cevap verdi.
Aslı: Tamam, sağ ol.
Sohbetten çıkıp üstünü başını umursamadan arabaya bindi. Her zaman gittiği iki bar vardı. Biri daha nezih, daha lüks iken bir diğeri tam tersiydi. İlk önce oraya bakacaktı. Üzerindeki şapkası ayıcıklı olan hırkasına baktığında halinin komik olduğunu fark etti. Ama şu an önceliği kendi görünüşü değildi. Ulaşamadığı bir adam vardı ve bir şey oldu korkusu yüzünden mantıklı hareket dahi edemiyordu. Eli ayağı birbirine karışmıştı. Arabayı mekana doğru sürerken aklında olan tek şey bir an önce Arif'e ulaşıp iyi olduğundan emin olmaktı.
Hızlı sürmezdi normalde ama şu an durum normal değildi. Girişe geldiğinde aracı öylece park edip mekana girdi hızlıca. Şu an aracı doğru düzgün park etmekle uğraşamayacaktı. Burnuna dolan ağır alkol kokusu ile yüzünü buruşturdu. Dans eden insanlar arasından geçerken bir yandan da Arif'i arıyordu gözleri her yerde. Sonunda gözleri fondip atan Arif'e değdi. Derin bir nefes aldı ama bu seferde tüm hücrelerine sinir doldu. İnsan gibi ben iyiyim bardayım dese olmazdı sanki. Hızlı adımlarla yanına gidip elinden aldı içkiyi. Bakışları kendisine dönen adamla şaşırdı. Çökmüş bir hali vardı.
''Sana ulaşamadım, delirmek üzereydim! Ne oldu sana? Ne bu halin?'' derin bir nefes aldığında Arif önüne döndü ve üzgün olduğuna dair bir şeyler mırıldandı. Aslı ise çatık kaşları ile onu izliyordu. Sabrının son demlerini yaşadığını hissederken derin bir nefes aldı ve bebeğine yol gösteren bir anne edasıyla çıkışa sürükledi koca adamı. Arif ses etmeden arkasından gelirken adımlarını hızlandırdı.
Dışarıya çıktıklarında soğuk hava her ikisini de içerideki o mayışmış halden çıkarmıştı. Aslı Arif'in ellerinden tuttu. Kendisine bakan adamın hali onu korkutuyordu. Bir şey varsa bile anlatmalıydı. Beraber halledebilirlerdi.
Öptüğü avuç içleri ile içi huzur dolmuştu. Saatlerdir haber alamadığı için neredeyse kafayı yiyecekti. Arif gözlerini kapatmış ve avuç içini öpen kadın karşısında aciz hissetmişti. Hislerini yok sayamıyordu. Ama en başından beri arkadaş kalacaklarına söz vermişlerdi. Canı yandı. Karşısındaki kadına olan sevgisini itiraf etmeye cesareti yoktu. Hayatının en büyük itirafı bu aşktı. Ama söylemeye cesareti yoktu işte. Ellerini Aslı'nın elinden çekip yanaklarına koydu ve özlem duyduğu dudakları öptü, her öpüşünde ruhunda açan çiçeklere şahit oldu. Aslı korkmaya başlamıştı. Arif'i ilk defa bu kadar yıkılmış bir halde görüyordu. Elini karşısında duran adamın yanağına koydu.
''Ne oldu sana böyle?Korkutma beni Arif, lütfen söyle.''
Arif iç çekti. Söylemekten çekiniyor gibi duruyordu.
''Sadece sarılsan olmaz mı?''
''Olmaz, ne olduğunu anlamam lazım ne üzdü seni?...''
''Lütfen Lila.''
''Lütfen Arif.'' dedi, alnını alnına yasladığında Arif yutkundu. Çaresiz hissediyordu.
Ağzından çıkacak iki kelime ile kaybedebilirdi sevdiği kadını. Ama böyle de yapamıyordu, kalbi acıyordu.
''Lila, ben...'' dedi ve sustu. Aslı ise''hm''layıp dudağının kenarından öptü.Bir yandan rahatlaması için saçlarını okşuyordu.
''Söyle birtanem. '' dedi bu sefer.
Arif gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Hemen ardından ağzından döküldü kelimeler.
''Benim en büyük itirafımı söylememi istemiştin ya... Buldum ben onu...'' dedi, gözlerine merakla bakan Aslı ile buruk bir tebessüm etti.
''En büyük itirafım sana olan aşkım Lila. Sana aşığım ben. Biliyorum, aşık olmak yoktu ama ben-'' dediği sırada dudaklarına kapanan dudaklar ile sustu ve gözleri kapandı. Bunun ne anlama geldiğini biliyordu.
Lila, onun kadınıydı.
-
Bu çifti yazarken baya sevdim ve bağlandım diyebilirim. Özel bölüm atmak isteyeceğim bir çift oldu. İlerleyen bölümlerde belki yazarım.
Burada Aslı ve Arif çiftine final veriyorum. Sevdiğinizi umduğum bir çiftti. Genel anlamda cinsel yönlerini işledim ancak aralarındaki bağı da iyi işlediğimi düşünüyorum.
-Ayaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
Teen FictionKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...