-
Kumsal gözlerini açtığında başı çatlıyordu. Kendisini odasında sandığından elini sağ tarafa saati almak için uzatınca elinin alışık olmadık yerde olan komidine değmesiyle irkilerek kapalı gözlerini açtı. Ani bir panik yaşamış, nerede olduğunu kavramayı denemişti. Bir odadaydı ve daha önce buraya gelmediği kesindi.
Üzerine baktığında sadece topuklu ayakabılarının çıktığını görmüştü. Başının ağrıdığını hissediyordu. Vücudunun acı, sert bir kahveye ihtiyacı vardı.
Yatağın yanında gördüğü çantasını eline almış, kurcalayarak telefonunu aramıştı. Ana ekranını saate bakmak için açtığında saatin öğlen üçe geldiğini görmesi onu epey bir afallatmıştı. Haftanın hangi günü olduğuna baktığındaysa pazar olduğunu görmüştü. Dün cumartesiydi ve o bara gitmişti.
Baya içtiğini ve orada delirmiş gibi durmadan dans ettiği görüntüler gözünün önüne geliyordu. Kolundan çekildiğini hatırlıyordu.
"Başka... Başka..." diye kendisine soruyor, hatırlamaya çalışıyordu.
"Siktir! Mavi!"
Gözlerinin önünde olan mavilikler daha hiçbir şey olmadan kızarmasına sebep olmuştu. Muhtemelen onun evindeyim diye düşünmüştü. Hızlıca yerinden kalkmış ve hiçbir yerini kapamasına yardımcı olmayan elbisesini çekiştirerek düzeltmişti.
Sandalyenin üzerinde kıyafetler görmesiyle oraya doğru gitmişti. Bir eşofman, yanında da tişört vardı.
Elbisesini değişmesi için onları oraya Bartu koymuştu.
Kumsal rahat edemediği elbiseyi üzerinden sıyırmış, sadece tangasıyla duruyordu. Tam o an Bartu Kumsal'ın uyuduğunu varsayarak sakin bir şekilde odaya girmişti ama yatağın boş olduğunu görüp Kumsal'a doğru döndü.
Her şey bir anlık olmuştu ve Kumsal neredeyse çıplak bir şekilde Bartu'nun gözlerinin önündeydi. Her ikisi de hareket etmeden bir birlerine bakıyordu. Bartu'nun gözleri ilk önce Kumsal'da gezinmiş hemen ardından gözlerine çıkmıştı. Bir kaç saniye gözlerinin içine bakmıştı. Bu bakışma ikisi içinde asırlar sürmüş gibiydi.
Kumsal da, Bartu da sanki inat etmiş gibi gözlerini birbirlerinden çekmiyordu. Fakat bu an bir an önce bitmeliydi. Bartu hızla arkasını döndü. Hafifce öksürerek sesini temizledi.
"Saat çok geç oldu. Uyandırmak için gelmiştim."
Kumsal titrek bir sesle,
"Biraz önce uyandım, teşekkür ederim..."
"Ne için?"
"Evinize getirdiğiniz için..."
Kumsal konuşurken vücuduna titreme gelmesi sonucu çıplak olduğunu hatırladı. Hızla tişörtü eline aldı ve üzerine geçirdi.
"Orada olman doğru değildi Kumsal."
Bartu'nun soğuk sesini duyması Kumsal'ın göz devirmesine sebep olmuştu.
"Siz eskiden hiç öyle eğlenmediniz sanki hocam."
"En azından evrakta sahtecilik yapmadım."
"Bunu görmezden gelebiliriz bence."
"Gelmeseydim şu an karakolda olurdun evimde değil. Elini yüzünü yıka ve aşağıya in. Bir şeyler atıştır. Gece kustun, midende bir şey kalmadı."
"Rezilliğin daniskası..." diye mırıldanmıştı. Bartu duysa bile yanıt vermemeyi seçmiş, aşağı inmişti.
Kumsal banyoya girdiğinde, küçük çaplı bir şok yaşamıştı. Tüm makyajı çöp olmuştu ve göz altları simsiyahtı. Dudaklarının çevresi de rujuna bulanmıştı.
Kesinlikle miselar su anca kurtarırdı. Suyla çıkarmayı deneyecekken aklına çantasında bulunan makyaj temizleme suyu barındıran mendiller geldi. ne olur ne olmaz diye hep yanında bulundururdu.
Banyodan tekrar odaya gelmişti ve üç mendil almış, birinin ambalajını ağzıyla açarak yeniden banyoya girmişti. Makyajını tamamen çıkardıktan sonra ferahlamış hissediyordu.
Üzerinde alkol kokusu olduğundan dişlerini fırçalama isteği vardı içinde. Diş fırçalarının olduğu yere bakınca ise tek fırça görmüştü .
"Demek ki yalnız yaşıyor..."
Diye mırıldanmadan da edememişti. Dişlerini fırçalayamayacağını anladığında dolabı karıştırıp ağız çalkalama suyunu bulmuştu. İşini bitirip merdivenlerden yavaş yavaş inerken tekrar kızardığını hissediyordu.
Dün neler olduğunu hatırlamamasıysa cabasıydı. Kim bilir neler yapmıştı.
Merdivenlerden çokta uzak olmayan mutfağa adımladığı sıra erkek stil siyah sporcu atletiyle salata yapan hocasını görmüştü.
Bartu başını kaldırmadan
"Kahve var sıcak. Oradan kupayı al ve sıcak kahve al kendine. Kafan açılsın."
Kumsal bıçağın ucuyla gösterdiği dolaba baktı. Kedi gibi dediğine uysal bir şekilde uyup kahve aldı.
Bundan sonraki bir saat, sessiz ve konuşmasız geçmişti. Kumsal sakince kahvesini içmiş, daha sonra gitmek için ayaklansa bile Bartu kesin bir dille gitmesine izin vermemişti yemek yemeden.
Genç kız yemek yerken, Bartu kollarını koynunda birleştirmiş bir şekilde onu izliyordu.
Bu bakışlar altında Kumsal heyecanlanmıştı. Belki de biraz stresli hissediyordu. Tabağını hızla bitirmiş, ağzında bir şeyler geveleyerek gitmesi gerektiğini demişti.
Bartu bırakabileceğini dese bile Kumsal taksi çağırmıştı.
Kızın tüm bu hallerini Bartu tek bir salisesini kaçırmadan gözlemlemişti. Dün gece olanlar ise zihninin bir köşesinde durmadan dönüyordu.
Kumsalsa bu anları, takside, kesik kesik hatırlamaya başlamıştı. Sağ elinin ince parmakları dudaklarının üzerindeydi ve bir daha Bartunun gözlerinin içine bakamayacağı kendince kesindi.
***
Bu çift cidden yazılmaya doyulmuyor... 650 kelime olmuş neredeyse, kaptırmışım')
-Sanem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
أدب المراهقينKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...