NARE VE KUZEY-9-

3.5K 61 1
                                    


-

Düşünceleri duman altıydı. Düşünüyordu, ama ne düşündüğünü bile bilmiyordu. Öylece boşluğa bakıp  duruyordu. Kalkmak istiyordu ama yapamıyordu.

O olayın üzerinden iki hafta geçmişti. İki haftadır Kuzey'i görmüyordu. Eksik hissediyordu. Kabul edemese de onu özlemişti. Günler sonra yemek yemeyi kabul etmişti. Fakat bu defa yemeği Kuzey değil yardımcı bir kadın getirmişti. Onu ilk kez görüyordu. Muhtemelen Kuzey kendisine yardımcı olması adına onu işe almıştı. Kırklı yaşlarının sonunda gibiydi. Yemeği getirdiğinde teşekkür etmek maksadıyla  sadece birkaç kelime konuşmuşlardı. Onun dışında günlerdir biriyle doğru dürüst iletişim kurduğu yoktu. Olmasını da istemiyordu.

Yeniden kapı çaldığında akşam yemeğinin geldiğini düşündü. Giriş izni verdikten sonra gördüğü, elinde bir tepsi yemek olan güler yüzlü kadınla tahminin doğru olduğunu anladı. Konuşma sırasında kendini tanıttığını hatırlıyordu. Ama o sıra düşünceli olduğundan doğru hatırlayıp hatırlamadığından bile emin değildi. Sanırsam Şirindi ismi, diye düşündü.

"Yemeğini getirdim güzel kızım. Hadi kalk da ye güzelce."

Nare robot gibiydi. Komutları verilmiş, programlanmış gibi kalktı ve odada olan küçük sehpaya baktı. Ardından sandalye çekti ve oturdu. Göz altları uykusuzluktan çökmüştü.

O zaman bir sandalyenin de çekildiğini hissetti. Karşısında Şirin Hanım oturuyordu.

"Umarım oturmamda sorun yoktur kızım, ama, seninle konuşmak istediğim bir husus var. Aslında, konuşmaktan daha çok anlatmak istediğim."

Nare elindeki kaşığı geri bıraktı. Güçsüz çıkan sesiyle,

"Buyurun." dedi ve kadının ne anlatacağını ilgisizce beklemeye başladı.

"Lütfen rahatsız olma. Yemeğini yemeye devam et."

Sanki kadının anlatacakları kalbine yükmüş gibi derin bir nefes çekti içine.

"Kuzey'i yıllar önceden tanırım ben. Yetimhaneden beri."

Narenin gözleri irileşti. Kuzey'in geçmişi ile ilgili ilk kez bir şeyler duyuyordu. Öğrenme şansı  olduğunu düşünmüyordu ama demek ki vardı.

Kadın kızın ilgisini çeken bakışlarını gördüğünde, bu bakışlardan cesaret aldı. Sesini temizledi ve anlatmaya devam etti.

"Kuzey yetimhaneye geldiğinde küçük sayılmayacak yaştaydı. Erkekler ve kızlar binası ayrıydı. Fakat onu herkes tanırdı. Ah hayır, maalesef ki başarıları yüzünden değil... Bozulan psikolojisi yüzünden."

Nare içinden, küçükken de böyleymiş diye geçirdi.

"Kuzey, güvensiz biridir Nare. Çok küçükken ilk olarak  annesinin babasına olan ihanetini görerek büyümüş... Dosyasında, her iki ebeveyni ölü yazıyordu. Tabii bunu bilen kişi yok denecek kadar azdır. Kendisi anlatmaz, araştırarak bulursun. En kötüsü de şu ki, denilenlere göre babası annesiyle onu aldattığı kişiyi öldürdükten sonra Kuzey'in gözü önünde kendisini öldürmüş..."

Şirinin mavi gözleri dolmuştu. Göz altındaki kırışıklar ıslanmıştı. .

Nare duyduklarına nasıl bir tepki vermesi gerek bilmiyordu. Bir anlığına, kendisini ona hep ailesi konusunda destek olan, baba şefkatiyle yaklaşan, ailenin önemini anlatan kişinin yerine koydu. Annesi gözü önünde ölmüş, babası intihar etmiş birinin yerine. O an kalbine tonlarca tuğla konulduğunu düşündü.

Nefes almak daha önce hiç bu kadar zor ve acı gelmemişti.

"Yetimhanede dışlandı... Bilirsin, çocuklar biz yetişkinlerden daha acımasızdır bazen. Katilin oğlusun sen, sende katil olacaksın, öldürürsün bizi diye hep onu safdışı bıraktılar. Oyun oynamadılar, toplarını paylaşmadılar.Orada  ağlarken tek desteğin gözünün yaşını silecek arkadaşların ve hayallerinin olmasıdır. O küçük çocuğun hayali  ise ölümdü."

Nare dayanamadığını hissediyordu. Kötüydü ama her insan isteyerek kötü olmuyordu. Katildi, tıpkı babası gibi...

Susuyordu, hangi kelimeleri senkronize bir şekilde dizip cümle haline getirmesi gerektiğini kavrayamıyordu.

"O kabuslar sonucu kaldığı yeri yakmaya bile çalıştı ... Bileklerindeki izler çocukluğundan, vücudunda silik lekeler aldığı cezalardan... Kuzey'in sakin bir uyku uyuduğunu seninle gördüm. Güldüğünü, sabrettiğini. Senin içinde ona karşı sevgi, aşk olmasa bir dakika bile burada durmazsın, biliyorum. Onu kabul etmek istiyorsan, ellerindeki kanıyla değil, içindeki o yaralı çocukla kabul et. O çocuğun yaraları iyileşirse Kuzey de iyileşir."

Daha sonra bir şey dememiş, sakince kalkmış ve aşağı inmişti. Nare bir kaç kaşık içtiği çorbaya daha sonra elini bile sürmemişti.

İçi yanıyordu.

Yanan tarafıysa, Kuzey'e deli gibi hissler besleyen tarafıydı. O tarafı onu kundaktaki bebek gibi sarmak istiyordu.

Kuzey'i, iyileştirmek istiyordu.

On dört günün sonunda, Nare kapısını kitlemeden, açık bırakarak yatağına girdi.

Uykuyla uyanıklık arasında hatırladığı tek şey ise saçlarına konulan öpücüklerdi.

***

Birine yuva olacaksan, önce yaralarını sev. Göz yaşını, izlerini, düşüp yardığı çenesindeki dikiş izini. Hatalarıyla kabul et. Ama hatalarını görmezden gelme, yüzüne de vurma. Sanki alfabeyi ilk kez öğrenecek bir çocuğun öğretmeniymiş gibi sabırla öğret. Sadece yaralarını değil, geçmişini de kabul et.

İster aşka inan, ister aidiyete... Aşk, anlayışla, saygıyla güzel ve uzun ömürlü...

Duygulandım sanırım...

BERCESTE +18 B×B G×G B×G +Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin