-
Bartu bugün öğlen saatlerinde İstanbuldaydı. Uçaktan indiğinde üzerinde sade ama şık bir kombin vardı. Siyah derin yaka tişörtünü dar siyah pantolonla kombinlemiş, açıkta kalan boynunu zincirlerle tamamlamıştı. Parmaklarıysa hep olduğu gibi yüzüklüydü. Gün içerisinde takıp çıkarır, yerlerini değişirdi. Ceketi elindeydi. Valizini almaya giderken güneş gözlüğünü çıkarmış, tişörtünün yakasına asmıştı.
İstanbul havalimanından çıktığında içinde özlem vardı. Buraları özlemişti. Bir erkek için en önemli zamanlar ergenlik zamanlarıydı. Çünkü çocukluktan sonra karakteri o yaş aralığında oturuyordu. En güzel anıları burada geçirmişti.
Bir taksi çevirmiş, yıllardır Almanya'da yaşamasına rağmen değişmeyen temiz Türk aksânıyla Eminönüne gitmek istediğini demişti. Taksinin pencerelerini açmış, İstanbul'un havasını içine çekerek yolu izliyordu. Ortalama yarım saat süren yolun sonunda taksiciye ücreti ödemiş, Kadıköy'e gitmek için vapurun gelmesini beklemeye başlamıştı. Biletini aldıktan sonra vapurun gelmesine daha on-beş dakika olduğunu gördüğünden denizi izlemeye başladı.
Buraya gelmeden önce, bir arkadaşından rica etmişti evini düzene sokup temizlemesi için. Kadıköy sahilden çok da uzak olmayan evine yıllardır adımını bile atmamıştı.
Vapurda acıktığı için aldığı iki simidi martılarla paylaşmış, ortalama 25 dakika kadar "Kürk Mantolu Madonna" kitabını okumaya başlamıştı.
Bu kitap Bartu'nun favori kitaplarındandı. Defalarca okumuştu ve okumaktan asla sıkılmıyordu. Sanki kitabı her okuduğunda yeni bir şeyler buluyordu. Arabası yarın kendisinde olurdu. Bilerek böyle olmasını tercih etmişti. Biraz şehri gezmek istiyordu.
Evine varınca kapıyı açmış, anahtarı koridordaki montların asıldığı yerde bulunan masaya atmıştı. Okuldan her geldiğinde kendisiyle yarışa girerdi eskidende, atamazsa inat ederdi. Tek denemeye anahtarın masada istediği yerde durması onu burukça gülümsetmişti.
Valizini almış odasına bırakmıştı. Odaların havalandırıldığı belli olsa da bununla yetinmedi ve pencereleri açtı. Bavuldaki her şey düzenli olduğundan çok bir zaman kaybetmeden valizdeki kıyafetleri dolabına yerleştirdi. Bu evde kütüphane gibi kullandığı kısım vardı ve bunu çok seviyordu. Okuduğu kitabı komodine bıraktı ve üzerini değişti. Pantolonunu çıkarıp gri bir eşofman giyinmiş, üzerine bir şey giyinmemeyi tercih etmişti. Daha sonra banyoya gitmiş ve bir kaç kişisel bakım ürününü de oraya yerleştirmişti. Şampuan, sabun gibi şeylerin banyoda olması güzeldi.
Arkadaşı her şeyi düşünmüştü. Kendisinin yol yorgunu halde markete gitmesine gerek yoktu. Ellerini yıkadı ve mutfağa geçti Buz dolabına baktığında da her şeyin tam olduğunu gördü. Biralardan birini aldı ve açıp yudumlamaya başladı.
Ağır alkol alamazdı çünkü yarın okula gidecek, yeni öğrencileriyle tanışacaktı.
Almanyadaki öğrencileri kendilerini bıraktığı için çok fazla kırılsalar bile anlayışla karşılamışlardı bir süre sonra.
Okul başlayalı çok olmamıştı. Ekim ayının ilk haftalarındalardı. Acıkmadığı için yemek yapmamış, tostla idare ederim diye düşünmüştü.
Saat yediye geliyordu ve onun ihtiyacı olan tek şey uykuydu. Yorgun hissediyordu.
***
Sabah erkenden uyanmış, kısa bir duş almıştı. Pratik bir kahvaltı hazırladıktan sonra güzel bir kahvaltı yapıp hazırlanmıştı. Yeni öğrencilerini görmek için sabırsızlanıyordu. İlk önce müdürün odasına uğramış ve ders vereceği sınıfları öğrenmişti. Daha sonra nöbetçi öğrenciden "11-A" sınfının yerini öğrenmişti. Kapıdayken boynunu ve parmaklarını oynattı. Daha sonra kapıyı açıp öğretmen masasına kitapları bıraktı.
Dik bir şekilde akıllı tahtanın önünde durmuş sınıfa bakıyordu.
"Merhaba çocuklar, ben Bartu Ande Dewiit. Sizin yeni edebiyat hocanız."
Sınıfta fısıldaşmalar duyuldu.
Kumsal, kızların anlattığı hocanın bu kişi olduğunu anladı.
Aklından geçense, bahsedilenlerde fazlaca haklı olduklarıydı.
***
Hayalet okuyuculaaaar, burada olduğunuzu biliyooom. Ses edin lan, bölümü beğenip beğenmemek size kalmış da, yorumlar motive ediyo. Şey edin yanim arada.
Bazı yerlerde koridor sözünü kolidor yazabilirim. mazzur görün. Napayim ya, öyle aklımda kalmış, rahat geliyor.
Ayaz allah çarpsın koridor o demekten imana gelcek...
-Sanem
Bu arada imana geldim.
-Ayaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
Ficção AdolescenteKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...