-Kumsal'ı en sevdiği ders bile sakinleştirememişti. Teneffüsten sonra sınıfa girmiş ve en arka sıralardan birine yalnız başına oturmuştu. Ara sıra bacaklarını titretiyor, çenesini sıkıyordu.
"Kumsal, bir sorun mu var? Bu gün derste hiç aktif değilsin."
Hocaya döndüğünde bakışlarını sabit tutmaya çalıştı.
"Hocam biraz başım ağrıyor. Rahatsız hissediyorum o yüzden, kusura bakmayın. Çıkabilir miyim?"
Neva hoca Kumsal'ı severdi. Sınıf birincisiydi ve biliyordu ki hem onu hem de dersini çok severdi. Bazı zamanlar konuşurlardı. Bu konuşmaların sonucunda ne kadar güçlü ve sabırlı bir karakteri olduğuna kanaat getirmişti. Kıza çıkması için izin vermiş ve Kumsal üzerine hırkasını bile almadan çıkmıştı.
Okul koridorunda hızlı hızlı yürüyordu. Artık dayanamadığını hissediyordu. Üst kata çıktı ve on ikinci sınıfların olduğu kısma geldi. Aşina olduğu sınıfa geldiğinde sakinleşmek adına derin bir nefes aldı ve kapıyı iki kez tıklatıp içeriye girdi. Sayısal sınıfıydı. Matematik öğretmeni tahtada problem çözüyordu.
"Kusura bakmayın dersi bölüyorum, bu gün nöbetçi benim, müdür bey Cavid'i odasına çağırıyor."
Öğretmen kahve gözlerini Cavid'e yönlendirdi. Serseri bir tip olmasına rağmen ne yapması gerektiğini bilen biriydi. Tabi bir kaç kez kavgaya karıştığı olmuştu, bunun nedeni de kıskançlıktı.
Tüm okul Kumsal ve Cavid'in sevgili olduğunu biliyordu. Sevilen bir çiftlerdi, arada çürükler olsa bile.
Cavid sınıftan çıkmıştı. Son kavgalarından sonra Kumsal'ın ona tavırlı olduğunu biliyordu fakat güzel kız ona dayanamazdı. Her zaman ne sebeple kavga ederlerse etsinler, ona gelirdi. Gözlerinin içine bakarak
"Müdür neden beni çağırıyor?"
Diye sordu ama Kumsal cevap vermedi. Müdürün odasına gitmek için merdivenleri inlemeleri lazımdı fakat Cavid merdivenlere ilerlese bile Kumsal başka yere gidiyordu. Kaşları çatıldı ve kızın arkasından yürümeye devam etti. Her katın son sınıfısı depo olarak kullanılırdı. Genellikle müzik ve resim sınıflarına ait eşyalar olurdu. Kumsal Cavid'in kolundan kavrayıp boş sınıfa çekti ve kapıyı kitledi.
Fakat olacaklar Cavidin düşündüğünden farklıydı.
Kumsalın belinden kavramak için hamle yaptığında Kumsal kısık sesiyle onu afallattı.
"Çek o elini."
"Peki, neden buradayız Kumsal?"
"Ben şimdi seni terk ediyorum, gidiyorum, sende bir daha karşıma çıkmıyorsun."
Cavid önce genç kızın şaka yaptığını düşündü.
"Hadi ama, güzel şaka. Seni özledim..."
Yaklaşmasıyla yanağına sağlam bir tokat yemesi bir oldu.
"Uzaklaş dedim!" başkalarının duyabileceği ihtimalini umursamadan sesini yükseltmişti. Elleri titriyordu.
"Bıktım. Tamam mı? Ben sana gelmekten bıktım! Sana içimde defalarca şans vermekten ama senin bunu değersizce tepmenden bıktım. Gururumu ayaklar altına aldım senin için! Sırf sen mutlu ol diye. Ama ne gördüm biliyor musun?"
Cavid'in sinirden alnındaki damarlar belirmişti.
Kumsal ağzını açmasına izin vermeden devam etti.
"Ben çabalıyormuşum. Ben gülüşüne mutlu olurdum, sen onu görüp yetinmişsin! Ya sen beni eşya gibi hissettirdin! Defalarca dememe rağmen umursamadın. Kıskanıyorum, bencilim deyip her defasında daha fazla arıza çıkardın. Bu kadarı fazla... İstemiyorum... Ben daha fazla çabalamak istemiyorum..."
Cavid Kumsalın kolunu yumuşak sayılmayacak şekilde tuttu.
"Sinirli olduğun için böyle diyorsun. Sen benden gitmezsin Kumsal."
Duyduklarıyla Kumsal daha fazla alevlendiğini hissetti. Kolunu kurtardı ve boynundaki kolyeyi boynunun acıyacağını umursamadan çekti.
Bu, beraber taktıkları bir kolyeydi. Kumsal'ın soy ismiyle ve karakteriyle uyumlu olduğundan, onun kolyesinde alev sembolü, Cavidin kolyesinde kar tanesi sembolü vardı.
Karşısındaki çocuğun elini tuttu ve o kolyeyi onun avcuna bırakıp kapattı.
"Beni aldattığını biliyorum."
Cavid gözlerini irileştirerek bakmış, ne saçmalıyorsun diye sormuştu.
"Belki dokunmadın, belki yanına gitmedin belki bir kez olsun konuşmadın. Bu pek umrumda değil çünkü aldatma denince akla ilk gelen bu. Sen beni yanındakiyle değil zihnindekiyle aldatıyorsun..."
Ağlamamak için direniyordu.
"Arel'e aşık olduğunu biliyorum." buruk bir şekilde tebessüm ediyordu.
"Kimseye demedin büyük ihtimalle ama bakışlarından, tavrından görüyorum. İnkar edecek misin?"
Cavid susuyordu. Bu dedikleri öyle şaşırtmıştı ki savunmaya bile geçemiyordu.
"Bitti. Ben senin benimsin deyip oynayacağın, istediğin zaman geleceğin, istediğin zaman iteceğin oyuncak değilim."
Gözleri dolmuştu. Nedeni hem sinir hem de içindeki üzüntüydü. Gözlerini sildi ve ağlamamak için direndi. Bu sırada derslerin bittiğini belirten zil sesini duydu. Merdivenlerden indi ve kantindeki boş masalardan birine ilerleyip oturdu. Kollarını masada birleştirdi. Başını kollarının üzerine koydu.
Rahatlamış hissediyordu.
Yan tarafta oturan kızlar heyecanla bir şeyler konuşuyordu. O konuşmalar arasında duyduğu tek cümle vardı.
"Kızlar! Bakın bu meteormuş yeni hocamız! 29 yaşında ve bir alman. Evli de değil. Umarım bizim sınıfa dersi olur."
Gerisini dinlememişti.
Saçma sapan öğretmen düşürme aşkıydı işte onun için.
***
Kumsal'a aşık olabilirim sanırım lan... Karakteri cidden müq, arsızlık da tavan. Tabi bunu tanıtımdan anlamışsınızdır^^
Sizi kısıtlayan biriyle asla ilişki yaşamayın bebelerim. Onlar yaşatmaz, öldürür, sizin için bir kafes yaratır ve bir kalıba sığdırır.
İnsanlar özgürken güzel.
-Sanem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE +18 B×B G×G B×G +
Teen FictionKar beyazı teni tüm zerafetiyle karşısında dururken mantıklı düşünmekten anı anına uzaklaşıyordu. İçinde ona karşı büyüyen bir arzu vardı ve bu yok sayılabilecek türden değildi. Arkasından sarıldığında Poyraz irkilmiş ama itmemişti onu. Dudaklarını...