KALE VE HAKAN-4-

6.1K 68 5
                                    

-

Karşısındaki beden çayını yudumlarken o da mailleri kontrol ediyordu. Kaya ile çıktıkları tatil sebebiyle bir kaç dersi kaçıracaklardı. Arkadaşları destek atarız dediğinden bunu pek umursamamayı tercih etmişlerdi.

Kaya bugün pek bir güzel olmuştu. Siyah saçları dakgalıydı ve  dudakları her zamanki  gibi emilmekten kiraz gibiydi. Altına giydiği mavi kot şort ona tam anlamıyla turist havası vermişti.

''Kahvaltıdan sonra denize girelim mi bebeğim?''

''Olur ama çıplak girmek yok.''

Bu dediğine göz devirmişti Kale

''Denize ne ile girmemi bekliyorsun? Nevresim setiyle gireyim istersen?''

''Denizin ortasında sikilmek istiyorsan çıplak gir tabi.''

''Yemezler. Sikemezsin.''

''Fazla emin konuşuyorsun Kale. En son seni feth ettiğimde daha hızlı ve orası diye inliyordun. Bir daha düşün.''

''Fatih sultan mehmet misinde feth ediyorsun amına koduğum.''

''Sen Kalesin ben Hakan. Başlı başınca sana oturmam ve koymam için varsın resmen.''

''Buna ne diyeceğimi bilemedim lan. İsim değişim hakkımı talep ediyorum sayın mezun olamayan avukat bey''

''Dikkatini çekerim benim ikinci bölümüm o''

''Sonuç itibariyle hala mezun olamadın.''

''Çünkü daha 2 senem var zaten?''

''Hıh, erken mezun ol zaman. ''

''Yavrum, regli mi oldun sen hm?''

''Hayır... Sadece sabah çok güzeldin ama seni öpemeden kahvaltıya indin. '' dedi sitemle.

''Hayatım açken ben  , ben değilim ne yapabilirim?''

''Yemek mi ben mi Hakan dememek için zor duruyorum her gün ya.''

''Bir erkeğin kalbine giden yol lezzetli şeylerden geçer.''

''Yemek yerine başka lezzetli şeyler sunabilirim sana ama sen illa yemek diyorsun.''

''Deliğinden bahsediyorsun değil mi? Yediğim en güzel yemek o zaten.''

''Yuh ama Hakan ya. Deliğime de mi yemek muamelesi yapıyorsun?''

''Evet,o yüzden her türden sosu döküyorum.''

''Pes sana.''

Çalan telefon ile muhabbetlerini kesip kimin aradığına bakmışlardı. Arayan Kale'nin annesiydi. Tatile geldiklerinde paylaştıkları fotoğrafı görmüş olmalıydı. Hakan'ın boynuna sıkı sıkı sarıldığı ve burnunu öptüğü fotoğrafı çekilirken oldukça mutluydu. Hayatının her anı Hakan'dan ibaretti. Annesine söylediğinde evlatlıktan red etmiş ölümle tehdit etmişti. Benim oğlum olamazsın o iğrenç herifin oğlusun sen diye de ver yansın etmişti. İlginç olansa tüm bunlara rağmen ölmemişti. Aşkının arkasında durmaktan gurur duyuyordu. İlk başlarda gerçekten korkmuştu annesinden duyacaklarından. Ama o annesi üzülmesin kafasına gittikçe ne huzurlu oluyordu ne de mutlu. Annesi onun için yaşamıyordu. Kendi için vardı bu hayatta. Herkes kendi için yaşıyordu bu hayatı. Bir başkası ya da bir kimse için değil. Ama aşk öyle değildi. Nefes aldığı her an karşısındaki adamın varlığına daha da kapılıyordu. Annesi yüzünden keyifleri kaçmayacaktı. Umursamaz bir şekilde kapattı çalan telefonu ve kendisine bakan Hakan'a döndü. Onun üzüldüğünü düşündüğünü biliyordu ama üzülmüyordu. Bu üzüntü değildi. Kırgınlıktı. Annesi ver yansın uğruna onu da silmişti. Bunca yıllık oğlunu yok sayabilmişti.

Hakan bebeğine baktıktan sonra tebessüm etti. Eskisi gibi değildi bebeği. Daha olgun olmuştu. Kendini sevmeye başlamıştı. Bir ev inşa etmişlerdi ve her tuğlayı beraber koymuşlardı. Güzel olanda buydu ilişkilerinde. Onlar önce bedenleriyle buluşmuş, ruhlarını ise bedenlerinin ateşiyle yakmışlardı. Sonra beden yok olmuştu sanki. Kalpleri yanıyordu. Yüreklerindeki aşkla.

Hakan Kale'yi öpmek için ayaklandığında Kale ondan önce ayaklanmış  ve sevdiğinin kucağına bırakmıştı kendini. Teras gibi bir yerdelerdi ve kimseler yoktu. Olsa da umursamazlardı ama şu durumda birilerinin gereksiz laf atmalarını duymak istemiyordu.

Öpülüp sevildikçe daha bir bebek oluyordu. Karşısında kendini pamuklara saran adama aşkla baktı. Yanaklarını ve dudaklarını''Oh'' diye diye öptü.

Sonunda birbirlerine doyamasalarda kalkmışlardı. Ardından el ele sahilin yolunu tutmuşlardı.

Çok geçmeden sahile varmış ve insanların çokta yoğun olmadığını görmüşlerdi. Bu Hakan'ın işine gelirdi. Kenara geçip üstlerini çıkardıktan sonra denize girmek için suya adımladılar. Ancak Kale için su fazla soğuk duruyordu. Güneş doğalı çok olmamıştı ve öğlen sıcağı henüz denize hakim değildi.

''Hiç sıcağa benzemiyor. Sen gir istersen hayatım.''

''Girersen alışacaksın, hadi birtanem, beraber girelim.''

''İstemiyorum ulan, donacağım girersem. Gir sen, gelirim ben.'''

''İyi be.''

Göz devirip kendisine nazaran sıcak soğuk dinlemeden denize kendini bırakan sevdiğine baktı.Ayaklarına dalgalardan az da olsa su gelecek şekilde oturduğunda onu izlemeye koyuldu. Suya hakim olmasına şaşırmamıştı. Çok geçmeden sudan çıktı ve kendini Kale'nin yanına bıraktı. Suya girmek isteyen sevgilisine

''Kucağımda girersen üşümezsin. Beraber girelim mi?'' dedi. Kale başta sıcak bakmasa da masmavi su fazlasıyla cezbediyordu. Onaylayıp kucağındaki yerini aldı ve birlikte suya girdiler. Başta gerçekten üşümüştü ama Hakan'ın dudaklarını boynunda ve yanaklarında hissetmek onu ısıtıyordu. Kendisiyle dalgan geçen adama kötü kötü bakarak suya alışmaya çabaladı. Aradan geçen dakikalar sonucu suya alışmış ve yüzmeye başlamıştı. Hakan ise aklında olan şeyler sebebiyle sırıtarak bakıyordu. Suyun altından giderek Kale'yi bir anda çekti ve çığlık atıp korkan bebeğini kayalıkların olduğu kısma sürekledi. Ardından gülerek bir süre kendisine sövmesini dinledi.

''Küstüm sana!''

''Çok güzel duruyorsun, götünü başını ısırasım geldi. Ne yapsaydım?''

''Manyaksın sen, gerçekten manyaksın.''

''Hm evet, öyleyim. Gel bakayım sen şöyle.''

Belinden yakaladığı çocuğu kuytu kesme çekti ve boynuna eğildi. Ona itiraz etmek yerine ayak uydurmayı seçmişti Kale. Az sonra boynunu mosmor bırakan adamla derin bir öpüşme içine girmişti. Şortunu çıkaran Hakan ile etrafa baktı ve

''Yakalanırsak canımıza okurlar bebeğim.'' dedi. Hakan ise umursamadı ve

''Sevgilimle düzüşeceğim. Bunda hiçbir sorun yok.''

Kaleyi ters çevirdi ve arkasında kaldı. Ardından eğildi ve çıkardığı şort sebebiyle çıplak kalmış tende dudaklarını gezdirdi. Kale gülüyor ve merakla yapacaklarını bekliyordu. Birkaç dakikanın ardından öperek deliğini turladı. Sevgilisini tekrar kendisine çevirdiğinde bu sefer Kale önünde diz çöktü ve ağız işi yapmaya başladı.

Aradan geçen dakikalar  ardından her ikisi de birbirine arzu ile bakıyordu. Kale arkasını  dönüp beklemeye başladığında Hakan daha fazla beklemeden içine girmiş ve deliğini becermeye başlamıştı. Kale derin inlemelerine sahip olmaya çalışsa bile olamıyordu. Kendisini sertçe becermekte  olan sevdiğine bakıyor ve ağlamaklı sesiyle ismini mırıldanıyordu. Hakan hızlandı ve Kale'yi kavradı. Onu çekmeye başlamışken kendisi de zevkle kasılıyordu. Aynı anda sona geldiklerinde sıkıca sarıldı Kale'ye ve

''Sana aşığım lan.'' dedi. Kale ise koca öküzüne gülümseyip

''Bende sana aşığım birtanem'' diye cevap vermişti.

-

Kale ve Hakan çifti burada bitiyor. İlerleyen bölümlerde belki özel bir bölüm yazılabilir.

Görüşmek üzere.

-Ayaz

BERCESTE +18 B×B G×G B×G +Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin