"Saat sabah dokuz, çift sıfır. Günaydın!" diye anons yapıldığında kurtulduğumu sanmıştım ama hiç öyle olmadı.
Selim duyuru yapılmamış gibi boğazımı sıkmaya devam ediyordu.
Ellerimle ellerini tutup çekmeye çalışsam da nafile.
Konuşmak, yardım istemek için ağzımı açtım ama işe yaramadı. Konuşamıyordum. Boğazımdaki elleri çok sıkıydı.
Gözümden yaş akarken Selim'den kurtulmak için çırpınıyordum.
Gözlerim istemsizce kapanırken öleceğimi kabullenmiştim.
Boğazımdaki eller başta olmak üzere üzerimdeki ağırlık kalktığında kurumuş boğazıma hava girdi.
Gözlerimi açtığımda Selim'i tutan Kayra ve Yavuz'u gördüm.
Onların arkasında ise takım elbise giyen adamlar ve Sarp ile Sıla vardı.
Selim sinirle solurken takım elbise giyen bir adam konuşmaya başladı.
"Duyuru yapıldı. Süren doldu. Niye hedefini öldürmeye hala çalışıyorsun?"
Selim kendisini tutan Yavuz ve Kayra'dan sertçe kurtuldu. "Ölmek üzereydi. Bırakmamı istemeniz çok saçma!"
"Kuralları çiğnedin. Bunun bir geri dönüşü olacak." dedi takım elbiseli adam ve diğer görevliler ile yanımızdan uzaklaştı.
Dolan gözlerim ile Sarp'a baktım. Kayra bana sarılacakken Sarp ondan önce davranıp bana sarıldı.
Gözyaşlarına hakim olamadım. Neredeyse ölecektim. O ölümün yakınlığını hissetmek, öleceğimi düşünmek korkunçtu.
Kollarını sıkıca bana sardığında güvende hissetmiştim.
"Şışş, artık güvendesin. Sakin olabilirsin."
Sarp'tan bir adım uzaklaştım ve gözyaşlarımı sildim.
Selim'e baktığımda sinirle asıl binaya gidiyordu. Selim'e normal zamanda da dikkat etsem iyi olacaktı.
Yavuz olayları umursamadan, sanki hiçbir şey olmamış gibi gidince geriye bizimkiler kalmıştı.
Sıla'nın çaktırmadan ağladığını görünce "Sana ne oldu?" diye sordum.
"Seni o halde görünce çok korktum. Zaten Kayra kapısı açılsın diye çok uğraştı. Sarp çok endişeliydi. Korkunçtu."
Bu dediğine gülümsedim. Gözüme çok tatlı görünmüştü.
"Bir şeyim yok. Hem artık hangi gün dikkat etmeliyim. Öğrendim. Artık çok dikkatli olacağım." dedim.
Kayra'ya baktığımda dik durmaya çalıştığını gördüm. Ne kadar korkmuştu.
Gülümseyerek "Kayra." dedim.
Kayra, "Efendim." dediğinde "Sarıl hadi." dedim.
Hızla bana sarıldığında "Sana bir şey olacak diye çok korktum." dedim.
Ne kadar yalanını ortaya çıkarmış olsam da yalanının mantıklı bir sebebi olma olasılığı kafamı kurcalıyordu.
Benim için yakın dost olmuştu. Öyle devam etmesini istiyordum.
"Benden o kadar kolay kurtuluş yok." dedim sırıtarak.
"Kurtulmak isteyen kim?" diyen Kayra'ya güldüm.
Yavuz'un uzakta bize baktığını gördüğümde kaşlarımı çattım.
Ona baktığımı fark ettiğinde kafasını olumsuz bir anlamda sağa sola salladı.
"Hadi gel, şu yaralarına bakalım." diyen Kayra'ya "Aslında benim bir işim var." dedim.
Kayra, "Ne işi?" diye sorarken "Sonra açıklarım." dedim ve Yavuz'un yanına gittim.
Yavuz bana "Hayırdır?" diye sorduğunda "Seni odamda misafir edeceğim." dedim.
"Vay gelişmişsin." dediğinde "Tabii ki." dedim.
Yavuz cebinden mendil çıkardı ve burnumdan akan kanları sildi.
"Önce bir temizlenseydin. Sonra misafir edersin." diyen Yavuz'a "Aslında haftalık duşumu bugün kullansam iyi olabilir." dedim.
"Bence de iyi olur." diyen Yavuz ile binaya doğru yürümeye başladık.
Binaya girdiğimizde Eyüp ve İlayda bize baktı. Ortak salonda oturmuş bize bakıyorlardı.
"Vay, ilk ölmeyen oyuncu!" diye bağıran Eyüp'ün ardından İlayda, "Bakalım yaşamaya devam edebilecek misin?" diye sordu.
"İlayda önce kendi canınızı düşünün, ölmeyin." diye cevap verdi Yavuz.
"Kızma patron." diyen Eyüp'ün ardından Yavuz bana "Devam et, devam." dedi.
Birlikte odama gittiğimizde Yavuz, "Ben odamdayım. Misafirliğe çağırmazsan sana dadanırım." dedi.
Gülümseyerek "Ben mesajı aldım." dedim.
Yavuz bana gülümsedikten sonra kendi odasına gidince dolaptan kıyafet ve havlu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümüne Oyun
ChickLitTek bağlantısı cinayetin sadeliği olan üç cinayeti araştıran polislerimiz dava üzerinde çalışamadan ilginç bir şekilde açığa alınırlar. Cinayetin baş şüphelisinin eski bir tanıdığı olduğunu fark eden baş karakterimiz onun kim olduğunu hatırlamak içi...